XXXI

65 14 2
                                    

O günün üzerinden neredeyse 2, 3 gün geçmişti. Ve Senar'ı daha görmemiştim. Bugün hava yağmurluydu. Mayıs'ın sonraları da olmamıza rağmen birden yağmur bastırmıştı. Ve çok fazla yağıyordu.

Ben de penceremin önünde, arkadan çalan şarkıyla yağmuru izliyordum.

Yağmur her insan için farklı anlamlara sahipti. Bazılarına neşe, bazılarına üzüntü ya da öfkeydi. Bazılarına hatırlatmaması gerekenleri hatırlatırdı. Benim için ise bilinmezlikti.

Cama çarpan su damlaları yavaşça aşağı doğru süzülüyordu. Bazıları o kadar şiddetliydi ki direkt kayıyordu. Sokağa baktığım zaman küçük çukurların içi çoktan suyla dolmuştu bile. Düşen damlalarla güzel bir görüntü oluyordu. Yağmurun altında kalan insanlar koşturarak kaçıyordu. Yağmur daha çok hızlandığı zaman sertçe cama çarpıyordu.

Ani bir kararla oturduğum yerden kalktım ve araba anahtarını alıp evden çıktım. Dışarı çıktığım da ıslanmaya başladığım zaman ceket almayı unuttuğumu anladım. Önemli değildi zaten arabayla gidicektim.

Arabayı çalıştırıp Can'ın evine doğru sürmeye başladım. Yağmur her yağdığı zaman aklıma sadece tek bir şeyin gelmesini istiyordum. Senar'ın.

Onunla yağmurda beraber yürümek, gülmek, ıslanmak istiyordum ve şu an onu gerçekleştirecektim.

Sanki isteğimle su damlaları daha hızlı yeryüzüne inmeye başladı. İnsanlar ıslanmamak için cafeleri doldurmuşlardı. Başka bir zamanda yağmurlu havalarda yürümek ne kadar güzel diyorlardı. Ama yağdığı zaman ise kaçıyorlardı.

Evin önüne gelmemle Senar'a mesaj attım.

Siz: Aşağı insene.

Senar: Ne, neden?

Siz: Hadi in bekliyorum.

Senar: Yağmur yağıyor?

Siz: O yüzden çağırıyorum zaten.

Siz: Üstüne ceket almayı unutma.

Mesajımı görmesiyle hazırlandığını anladım. Yaklaşık 5 dakika sonra aşağı inmişti. Ben de o sırada arabadan inmiştim. Arabayı kilitleyip anahtarı cebime koydum. Ve Senar'a doğru ilerlemeye başladım.

Tabii ki  şaşkındı. Onu yağmurlu havada aşağı inmesi için çağırmıştım. Karşısında durduğumda gülümsedim. Yağmur çoktan beni ıslatmaya başlamıştı bile.

"Selam."

"Selam ama yağmurlu bir günde evde oturmak daha iyi olmaz mıydı?" Sorduğu soruyla sırıtmaya başladım.

"Olmazdı. Hadi ama ıslanmaktan korkuyor musun yoksa?"

Şaşkınca bana bakıyordu. "Hayır da ama tuhaf."

"Hadi ama gidelim."

"Nereye?"

"Yağmurun altında yürümeye." Kolundan tuttum ve yürümeye başladım.

Ördek yavrusu gibi peşimden geliyordu. Bu haline gülümsedim. Daha yürümeye başlayalı 5 dakika olmamıştı. Ve çoktan sırılsıklam olmuştuk.

Yanımda yürüyen Senar'a baktığım zaman saçları sırılsıklam olmuştu.

"Gerek var mıydı?" Sorusuyla ona baktım.

"Ne güzel işte birlikte olduğumuz anları bir yenisi daha eklendi." diyerek cevapladım.

Şaşkınca bana baktığı zaman ben önüme döndüm ve sırıtmaya başladım.

Gümüşservi /Texting Where stories live. Discover now