XXIX

68 14 2
                                    

Yavaş yavaş gözlerimi açtığım zaman ilk önce nerede olduğumu anlayamadım. Ama daha sonra Can'da kaldığımı hatırladım. Sehpanın üzerindeki telefonumdan saate baktığım zaman saatin 10.30 olduğunu gördüm. Bayağı uyumuştum.

Yattığım yerden kalkarken aynı zaman da esniyordum. Ayakta 1, 2 dakika hayatı sorguladıktan sonra yatağa toplamaya başladım.

Çarşafları katlayıp en sonunda yastıkla beraber üst üste koyup koltuğun üzerine koydum.

Salondan çıkıp banyoya doğru ilerlerken mutfaktan bir takım sesler duyup oraya doğru ilerledim. Baktığım zaman Senar'ın kahvaltı hazırladığını gördüm. Mutfağa girdiğimde beni daha fark etmemişti ve konuşmaya başladım.

"Günaydın." Sesimi duyduğu zaman hafif irkilmişti. Daha sonra bana dönüp O da gülümseyerek "Günaydın." demişti.

"Yardım edecek bir şey var mı?" Sofraya bakıp konuştu.

"Aslında her şey hazır ama çay demlemeyi unutmuşum demleyebilirsin."

"O zaman elimi yüzümü yıkayıp demleyeyim." O da beni onaylamasıyla mutfaktan çıkıp banyoya gittim.

Banyoda güzelce elimi yüzümü yıkadıktan sonra aynada biraz saçlarıma düzelttim. Çok dağılmışlardı. Şimdiki hali daha iyiydi.

Banyodan çıkıp Can'ın odasına gidip ne yaptığına baktım. Kapıyı hafif açıp baktığım zaman hala uyuduğunu gördüm. Sanki uyuyan güzel.

Mutfağa girdiğimde fazla zaman kaybetmeden çaydanlığa biraz su koyup çayın demlenmesini bekledim.

Ocağın yanında beklerken cebimdeki telefon çıkarıp Tumblr'a girdim. En son iki üç gün önce konuşmuştuk ve bir daha yazmamıştı.

vedalarkalicidir: Heyy, yaşıyor musun?

Mesaj attıktan sonra içimdeki bir dürtü ile tezgahın üzerinde duran Senar'ın telefonuna baktım. Hiçbir bildirim gelmemişti. Tekrardan mesaj attım.

vedalarkalicidir: Ben yazmasam senin yazacağın yok.

Tekrardan telefona baktığım zaman hiçbir bildirim gelmemişti. Sanki bu benim bir tık üzmüştü.

Yanıma gelen Senar'la telefonun ekranı kapatıp ona döndüm.

"Çay hazır oluncaya kadar ben Can abiyi uyandırayım, kahvaltı hazır zaten." Onu onaylandıktan sonra mutfaktan çıktı.

Yaklaşık 5, 6 dakika içerisinde ikisi de geldi. Ve o sırada da çayı demlemiştim. Can söylenerek masaya oturmuş, misafir çocuğu gibi bekliyordu.

"Her yerim ağrıyor ya."

O zaman senin üzerindeki dilimlenmiş salatalardan bir tane alıp üzerine attım.

"Haber verseydin öyle her yerin ağırmazdı geri zekalı."

"Tamam yaptık bi eşeklik yüzümüze vurma işte."

Omuz silktim. "Bana ne."

Senar gülerek halimize bakarken konuştu, "Hadi artık yiyin sonra didişirsiniz."

Kahvaltı etmeye başladık. a
Aynı zamanda Can'la birbirimize laf atıyor, Senar bizim bu halimize gülüyordu.

Kahvaltı yaptıktan sonra hep beraber ve zorla Can'la da topladıktan sonra salondaki kıyafetlerimi alıp banyoda üzerimi değiştirdim.

Saat 2'ye doğru geliyordu. Ve artık eve gitmem lazımdı. Girmem gereken dersler vardı. Ayrıca ilacımı da içmem lazımdı.

Salonda beraber otururken ben ayaklandım. "Size doyum olmaz ama benim gitmem lazım. Girmem gereken dersler var." Senar hastalığımı bilmediği için ilaçlardan bahsetmemiştim. Ama canın anladığını biliyordum.

"Şükür okuduğun aklına geldi."

"Ama diyene bak." Diye homurdandım.

Hoşça kal diledikten sonra ben kapıya doğru giderken Senar da arkamdan geliyordu.

Ayakkabılarımı giyinirken, o da kapının oradaydı. Ona baktığım zaman tebessümle bakıyordu. 

"Kendine iyi bak."

"Sen de." Deyip el sallayarak merdivenlerden doğru inmeye başladım.

Bu kız bana iyi geliyordu.



🕸️

Bölüm nasıldı?

Instagram hesabım: passsionatekisss

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınn.^^

Gümüşservi /Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin