2.2

299 31 30
                                    

"Burası tamamdır! Kolileri arabaya yerleştirmeye başlasak mı?"

Hyunjin ellerini beline koyup soluklanmış sonrasında bir süredir sesi çıkmayan sevgilisine seslenmişti tekrar. "Chan?"

"Buradayım çiçeğim, gel."

Mırıltı gibi çıkan sesi içini sıcacık ederken bar kısmından ayrılıp arka tarafa doğru ilerlemişti. Chan'ı odasının hemen önünde iç çekerek dikildiğini görürken burnunu omzuna yaslayıp elini tutmuştu. Onun için yıllarını verdiği bu yeri bırakmak kolay değildi, anlıyordu.

Odadaki boşluğu fark edip kaşlarını çattı bir an. "Koltuk nereye gitti?"

"Yaktım."

"Ne?" Gözleri kocaman açılırken Chan'ı tişörtünden tutup kendine döndürdü. "Niye ya?"

"Üzerinde seviştiğimiz koltuğu o orospu çocuklarına bırakacağımı düşünmedin herhalde." Hyunjin mümkünü varmış gibi daha da şok olurken ciddi olup olmadığını düşündü bir süre. Fakat Chan gayet ciddiydi. Barı devretme fikrinin kesinleştiği gün gizli geçidin sonundaki boş arazide yakmıştı hatta.

"Ay, sen gerçekten manyaksın." Omzuna hafifçe vurup gözlerini devirdi.

Chan gülerek elini tutup öpmüş sonrasında onu kendine çekip "Kızma hemen, söz başka koltuklara bırakırız izlerimizi." diye fısıldamıştı kulağına. Hyunjin ürperse de bozuntuya vermedi. "Bugün o koltuğa kıyan, yarın arabama neler yapmaz." demişti iç çekip. Arabasının güzelim koltuklarında seks yaptılar diye her an yakabilir korkusu salmıştı.

Chan'ın minik kıkırtısı kulaklarına dolarken korkunç düşüncelerinden sıyrılmıştı ki "Evet, o yüzden arabanı sonsuza kadar satmaman gerekiyor." demesiyle korkusu iyice büyümüştü.

Geri çekilip saçlarını geriye attı. "Sen bu aralar bir coştun. Havanı almak lazım senin."

"Hmm," diyip tekrar sevgilisine yaklaştı Chan. Sakağını omzuna yaslarken sıcak nefesi Hyunjin'in boynuna çarpıyor ve huylandırıyordu. "Al bakalım madem."

"Patron başka koli kaldı mı, arkadaşlar soruyor da."

Jungwoo içeriden seslenirken Chan onu duymamış gibi yapmıştı fakat Hyunjin onu dürtünce zorla da olsa ayrılmıştı ondan. Oflayıp ayaklarını yere vura vura içeri giderken Hyunjin kafasını iki yana sallayıp sapşallığına gülmüştü.

Yardıma gelen birkaç kişiyle kolileri hızla araca yüklemişlerdi. Mutfak eşyaları ve birkaç süs eşyasından oluşan koliler kim bilir nereye gidecekti şimdi. Onları satmak, emektarı olan bu barı satmaktan daha zor gelmişti ona.

İki küçük koli bir köşede dururken Hyunjin "Bunlar gitmeyecek mi?" diye sordu. Chan kolilere ufak bir bakış atıp kafasını iki yana salladı. "Bize ve diğerlerine birkaç şişe ayırdım. Yarın yemeğe gidince götürürüz."

Pahalı şaraplar ve birkaç lezzetli içkiydi işte.

Sıra vedalaşmaya gelmişti şimdi. İç çekmekten bitap düşen Jungwoo kollarını ona saran Chan'a karşılık verirken ağlayacak gibi olmuştu. Chan bunu fark edip "Oğlum üzülme lan, mis gibi iş bulduk sana. Hayatını yaşa, buraları düşünme artık." diyerek teselli etmişti çocuğu.

"Üzerimde çok emeğin var patron, senin yanında büyüdüm ben." Islak kirpiklerini silip burnunu çekti. "Hakkını asla ödeyemem, bu yüzden ömrüm boyunca hep mutlu olmanı dileyeceğim."

Hyunjin ikisini yüzündeki buruk gülüşle izliyordu. Buraya ilk gelişi, Chan ile ilk karşılaşması gözlerinin önünden bir film şeridi gibi geçip gitmişti. Başlangıçları olan bu yeri el ele beraber terk edeceklerdi. Tesadüf değildi hiçbir şey. Kader bizi tekrar birleştirdi, demişti içinden. Onu bulmuş ve birlikte yeniden doğmuşlardı.

Vous avez atteint le dernier des chapitres publiés.

⏰ Dernière mise à jour : Jun 10, 2023 ⏰

Ajoutez cette histoire à votre Bibliothèque pour être informé des nouveaux chapitres !

perfume, hyunchanOù les histoires vivent. Découvrez maintenant