26

40.6K 3.9K 3.5K
                                    

"Bizimkilerin yanına geçiyorum ben tribüne bol şans paşam."

Jungkook soyunma odasının aynasından kendine bakıp saçlarını düzeltirken yüzünün asıklığı tüm gün olduğu gibi şimdi de devam ediyordu. Gideceğini belirten Seokjin'e aynadan bakıp kafasıyla onu onaylarken Seokjin bir an da gitmekten vazgeçip geri yanına gelmişti.

Son iki dersleri okul toplantısı yüzünden boştu ve koçları ise bunu öğrendiğinde hemen Jungkook'u bulup takıma haber vermesini istemiş hızlı bir antrenman yapmak istediğini de belirtmişti. Bunu duyan diğerleri de yapacak daha iyi bir şeyleri olmadığından tribündeki yerlerini aldıklarında antrenmanın başlamasını bekliyorlardı. Jungkook ise futbol grubuna antrenmanı mesaj atmıştı.

Taehyung'u özlese bile onu kiminle göreceğini bilmediği için gerildiğinden teneffüslere de çıkmamıştı tüm gün. Öğle arası ise korktuğu olmuş Lisa ve Taehyung ikilisini yan yana yemek yerken görmüştü. Taehyung da kendisini gördüğü an yemeği bırakıp kendisine kitlense bile pek bir şey yapmamıştı Jungkook. Bakmamaya çalışmıştı.

Dün akşamki konuşmaları mutlulukla başlasa bile Jungkook'un üzgünlüğüyle bitmişti. Sinirinden ağlamıştı bile. Onun kafaya taktığı ikisinin arkadaşlığı değildi ki Jungkook asla arkadaşlığını bitir gibi bir şey de isteyemezdi Taehyung'dan. Sadece temaslarını azaltmasını isterdi ki kafaya taktığı da bu temaslarıydı zaten.

"Neyin var lan senin? Hani manitayız diye başımızı sikiyordun neyi taktın yine kafaya?"

Saçlarını düzeltmeyi ve aynadan bakmayı bırakıp Seokjin'e döndü ve derin bir nefes sonrası kalçasını mermere yaslayarak kollarını göğsünde bağladı. İçi içini yiyordu sanki ve birinin sormasıyla yeniden ağlayacakmış gibi hissetti.

"Lisa randevuya çıktığımız gün Taehyung'a açılmış. Taehyung'un o gün yüzü asıldı bir ara ama belli etmedi. Dün akşam da aramız gayet iyiyken bunu bana söyledi. Ben de dedim ki ikiniz de bunu bilirken temaslara devam ettiniz ve ediyorsunuz... Demek istediğim arkadaşlıkları değil bak, temasları. Bir de mesaj attım gruba antrenman var diye görmemiş bile gelmeyecek herhalde."

Sesi sonlara doğru titrerken büzülen dudaklarıyla birkaç saniyeliğine yüzünü sıvazladı.

"İlk olarak Taehyung'dan duyman iyi olmuş bunu. İkinci olarak seni anlıyorum yani senin kafaya taktığın temasları. Şu andan sonraki temasları da. Olacak mı olmayacak mı nasıl olacak bilmiyorsun ve bu da geriyor seni."

Seokjin'i dinlerken ısırdığı alt dudağıyla kafasını onaylarcasına sallıyordu. Kendisini anlamasıyla ise daha fazla dayanamadan yeniden ağlamaya başladı. Kızgınlığı mı yaklaşıyordu acaba çok duygusaldı.

"Jungkook bunların yanında her şey senin için yeni. Beraber olduğun bir omega, beta ya da alfa değil. Bir de delta. Bunun da baskısı var üzerinde onu da biliyorum. Ailen daha hiçbir şey bilmiyor ve sen Taehyung'un yanında çok mutlusun. Bunun bozulmasından da korkuyorsun yani ben içten içe anlıyorum senin tüm telaşlarını ama lütfen sakin ol. Taehyung kimse için seni bırakacak gibi durmuyor."

Seokjin'in konuşmasıyla Jungkook daha da rahatlarken ikisi de bir an da birbirlerine sarılmaya başladılar. Jungkook iç çekerek ağlamasını azaltırken arkadaşı da sırtını sıvazlıyordu. Jungkook pek belli etmediğini sansa bile içten içe bir sürü şey düşünüyordu. Sadece Taehyung'un yanında ara veriyordu bu düşüncelerine. Dolmuştu baya. İyi hissediyordu ama şu an. Biraz daha iyi en azından.

"Eminim o da senin demek istediğini anlar, anlayacak yani. Şimdi yukarıya çıkıp o gelse de gelmese de antrenmanda göster kendini."

Birbirlerinden ayrıldıklarında Seokjin ağlaması duran arkadaşının yanaklarını silmiş ve omzuna vurmuştu hafifçe. Jungkook derin nefeslerle kafasını onaylarcasına sallarken ikisi de kıkırdamıştı.

delta? oh shit. |bangtan ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin