IX. Bölüm

16 6 1
                                    

Hava kararmaya başlıyordu. Erlik yanına iki yüz kadar asker alıp Çin-Japon köle ticaretinin yapıldığı Tianjin Limanına gitti, liman oldukça kalabalıktı denizciler bu hengâme içerisinde tuz çuvallarını atlı arabaya yüklemeye çalışırken limanın diğer tarafında daha sakin ve tedbirli bir şekilde zincirler halindeki insanlar yelkenlilerden indiriliyordu. İndirilen insanlar Han askerlerinin kontrolü altında idi. Erlik ve Ejder birliği ise tamamen sivil kıyafetler giyinmiş birbirlerinden ayrı fakat iletişimlerini koparmadan limanda bekliyorlardı. Erlik fark ettirmeden limanın öbür ucunda olan olayları izliyordu. Bu sırada Japonya flamaları olan on yelkenli daha limana yaklaştı. Gemilerden inen Japon askerler itekleyerek ve zorbalıkla gemide zincirlere bağlanmış köleleri Tianjin sahillerine indirildiler. Tüm köleler zincirlere bağlanmış sıra halinde sahilde bekliyorlardı. Sahilin bu kısmı büyük bir köle sürüsünün işgali altına uğramış gibi gözüküyordu. Bu sırada birkaç atlı süvari önden alana girdi, hemen ardından bir atlı araba da sahile doğru yaklaştı. Arabanın içerisinden üzeri değerli altınlar ile bezeli bir adam inmişti. Erlik'in subaylarından biri hemen yanına koştu. ''Efendim bu gelen adam Han Hanedanı'nın bakanı.'' Erlik kafasıyla onayladı hâlâ olanları izliyordu.  

Han Hanedanı'nın ticaretten sorumlu bakanı Japon tüccarın yanına gitti, arkasındaki askerler ellerindeki büyük sandıklar ile bakanı takip ediyorlardı. Çinli bakanın işaretiyle askerler ellerindeki altın dolu sandıkları Japon tüccarın adamlarına teslim etti. Altın dolu sandıkları teslim alan Japonlar kölelerin zincirlerini Çinli askerlere teslim etmeye başladı. Çinli bakan, Japon tüccara yaklaştı bir şeyler söyledi lakin Erlik bu mesafe uzaklıktan onların ağızlarını okuyamıyordu. Tüm köleler teslim edildikten sonra bakan emrindeki askerler ile iki bin kadar köleyi alıp Tianjin'in kuzeyinden Langfang şehrine doğru yola çıktı. Sahil boşaldığında Erlik meydana geldi, yanına birkaç asker çağırıp hızlıca bir mektup yazdı. Mektubunda Han askerlerinin izleyeceği yolu ve sayılarını yazmıştı.

Erlik elindeki mektubu askere uzattı, ''Çabuk bu mektubu Togon'a götür.'' 

-Langfang Geçidi-

"İleri! " 

Yüzlerce asker Han askerlerinin üzerine akın akın koşmaya başladı. Kafilenin başındaki Çinli Kraliyet Bakan'ı atlı arabanın içerisinde kadın bir Japon esir ile vakit geçiriyordu. Çinli komutan atını hızlıca Bakan'ın arabasının yanına sürdü. "Efendim, baskın yedik!" Bakan ne olduğunu anlayamamıştı. Yanındaki kadını kenara itip kılıcını çekti. "Kimler, kimler saldırıyor?"

Komutan, "Efendim haydutlar olabilir, lütfen arabada kalın."

Komutan birkaç askeri bakanın atlı arabasını korumaları için görevlendirdi. Askerlerinin arasına girip yüksek sesle bağırdı.

"Pusu kurmuşlar, kılıçlara sarılın!"

Erlik arkadan Ejder birliği ile Han askerlerinin üzerine saldırıyordu. Ejderler Han askerleri ile göğüs göğse çarpışırken tepelerden "Atış!" sesi duyuldu yüzlerini Erlik ve birliğine dönen Han askerleri Togon tarafından ikinci bir pusuya düşürülmüşlerdi. Arkadan da baskın yiyen Han askerleri ne olduğunu anlamamıştı artık ganimeti değil, kılıçlarını canlarını kurtarmak için savuruyorlardı. Hanların liman komutanı ve Han subaylar arkadan çevrildiklerini anladıkları anda meydandan sıvıştılar fakat geriye kalan rütbesiz askerler bu çemberden nasıl çıkacaklarını anlayamamış, teker teker ölmüşlerdi. Meydan kan kokusundan kırılıp geçiyordu, kan kokusunu alan vahşi hayvanlar ve yırtıcı kuşlar meydana doluşmuş kargalar ölen Han askerlerinin gözlerini oyuyordu. Togon ve Erlik köleleri teslim alıp Eski Saraya doğru yola çıktılar.

Erlik, ''İyi iş çıkardın Togon. Bu esirler çok işimize yarayacak.''

Togon, ''Evet öyle, Yi Bang bizimle gurur duyacak. Gün geçtikçe gücümüze güç katıyoruz fakat yukarıdakilerin dikkatini çok çekmekten de çekiniyorum.''

Erlik: Tamu TanrısıWhere stories live. Discover now