I

223 65 30
                                    

Erlik Han; hasetin, kinin, nefretin, kıskançlığın, kaosun ve tüm kötü şeylerin efendisi idi

Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.

Erlik Han; hasetin, kinin, nefretin, kıskançlığın, kaosun ve tüm kötü şeylerin efendisi idi. İnsanda var olan bütün kötü şeyleri insan ruhuna o üflemiş, o yaratmıştı. O kötülüğün yaratıcısı, lanetlenmiş kötü ruhların tanrısıydı.

Erlik yerin yüzlerce kat altında bulunan. Yeşil demirden yapılmış, duvarları simsiyah is ile kaplı sarayının büyük taht odasında, lanetli insan kemiklerinin oluşturduğu, kara demir ile örtülmüş, iki ucunda ejderha kafası bulunan tahtında oturuyordu.

Yerin yüzlerce kat altında yaşamasının sebebi ise Tanrı Ülgen idi. Ülgen ilk insanı saf iyilikten yaratmıştı fakat Erlik bu saf iyiliği bozup insan ruhuna kötülük verdi. Sonra yer yüzünde iyi insanlara dehşet veren yaratıklar yarattı. Ülgen bu kötülükler yüzünden ilk önce Erlik'i, sonra bu yaratıkları lanetleyip Erlik'in yanına yer altına göndermişti. Dünyada kötülük yapıp ruhunda kötülük ile ölen insanların ruhunu da lanetleyip sonsuza dek Erlik ile beraber olmaları için yer altına gönderdi.

Erlik yer altına gönderilmişti gönderilmesine ama ruhani gücü elinden alınmamıştı. Büyü gücünü kullanabiliyor, yer altını büyük bir evrene döndürüyordu. Erlik burada kendine küçük siyah bir güneş yarattı, bu güneş yer yüzüne yansıyan aydınlık ışık yerine Erlik'in yer altı dünyasına kırmızı ışık yayıyordu. Bu ışık ile yer altı alemi bir nebze aydınlanmış, Erlik ve hizmetkarları için daha yaşanılabilir bir ortam sunmuştu.

Surları yeşil demirden yapılan, burçlarından ölen lanetli insanların kanı akan, nehirleri yaratık kanlarından oluşan yer altı sarayı ise Erlik Han'ın yaşadığı bir mekandı.

Kara Şaman Etingü, Erlik'in büyük taht salonuna girdi. Buraya birçok kez girmişti fakat her girdiğinde hayretler içinde etrafa bakmayı devam ettiriyordu. Erlik'in tahtına doğru yürürken gözüne tavandaki insan kemiklerinden oluşmuş avizelerin etrafını saran ejderha kanatları takıldı. Çürümeye yüz tutmuş, zaman zaman yere düşen parçalar Etingü'nün midesini bulandırmıştı.

Birkaç adım daha attığında Erlik'in kızları Etingü'yü karşıladı. Kızlar Etingü'yü rahatsız edecek derecede yanına yaklaşmış, ellerini onun vücudunda dolaştırıyordu. Erlik'in kızlarından Erke Solton,

"Tenin çok hoşmuş. Yumuşacık ve ince, hadi gel seninle beraber ceset bahçesine gidelim."

Etingü yüzünü karşı tarafa çevirdi, ona bakmamaya çalışıyordu.

Erke Solton elini Etingü'nün göbeğine doğru götürdü, parmaklarıyla şamanın kıyafetlerini sıkıyor, elini yavaşça kasıklarına doğru götürüyordu.

Erke Solton, "Hadi gel, bu zamana kadar hiç kimse bana karşı gelmeye cesaret edemedi."

Etingü yere tükürdü, Erke Solton'un elini tutup kendinden uzağa savurdu.

Erlik: Tamu TanrısıWo Geschichten leben. Entdecke jetzt