IV. Bölüm

69 42 5
                                    

General Yi Bang asker adaylarını teftiş için saraya geldi, bahçeye girdiğinde sarayı beklediğinden daha bitap halde bulmuştu. Ayağıyla yıllar önce döşenmiş ahşaba vurdu. "Gaozu'nun bana reva gördüğü yer burası fakat bekle Gaozu bu çöplükten bir ejderha doğacak" diye düşünüyordu. Biraz ilerledi, bahçede ahırlara doldurulan insanları gördü, iç sarayın kapısına yaklaştığında onu Togon karşıladı.

Togon'a "Bunların hepsine bir top pirinç dağıtın" dedi. Togon Yi Bang'ın yanından ayrılıp subayları ile birlikte herkese birer top pirinç dağıttı.

General Bang eski iç sarayın ana binasının balkonuna çıktı. Dışarıyı ve bahçeyi izliyordu. Uzun uzun duvarlarını ağaçların sardığı surlara baktı. Aklından "savunma açısından güçlü bir bölgede, surları onca yıl geçmesine rağmen hâlâ sağlam" diye geçirdi fakat sol tarafına baktığında içi tekrar hüsranla doldu, sarayın ahşaptan yapılan korkulukları tahta kurularına esir olmuştu.

Biraz sola doğru ilerleyip eski kralların bahçeye baktığı noktaya geldi. Burada iki sandalye duruyordu, sandalyenin üzerine kuşlar yuva yapmıştı, balkonun bu kısmı çalılar ile kaplıydı. Balkonu dolaştıktan sonra kral odasına gitti. Büyükçe bir salondan sonra eskimiş merdivenlerden kral tahtına çıktı. Kral tahtının metal parçaları hırsızlar tarafından çalınmış yalın bir şekilde duruyordu. Yi Bang tahta oturdu. Bir an kendini bir kral gibi hissetti. Gözünün önündeki yağmalanmış saray onu korkuttu. Devrilmiş bir kral... "Adaletsiz yönetenler devrilir" diye düşündü.

Sonra geniş salonun büyük sütunları dikkatini çekti, sütunlar üzerindeki işlemler yosunlaşmaya yüz tutmuştu. Zemindeki tahtalarda böcekler dolaşıyor, kurtlar geziniyordu. Kral hayali yarıda kesildi. Bu sarayın güzel bir tadilata ihtiyacı vardı, buranın nasıl onarılacağını düşünmeye başladı.

Saray uzun zamandır terk edilmişti ve çoğu yeri yıpranmıştı. Tozlar insanın boğazını gıcık ediyordu. Ahşaptan yapılmış pencereler ayakta zor duruyordu. Mum korkulukları yerlerde, kraliyet salonu büyük bir savaş atlatmışa benziyordu. Halbuki buraya ne savaş gelmişti ne de deprem olmuştu. İç sarayın bu denli yıpranmasının nedeni Kral Gaozu'nun ondan önceki hanedanlara başkentlik yapmış bu şehri sevmemesiydi. Maiyeti ile beraber burayı terk ettiğinde saray kendi yalnızlığına gömülmüştü.

Yi Bang ne kadar eski de olsa burayı sevmişti, temizlik işlerini hemen başlatmalıydı diğer türlü işlerin rayına oturması çok uzun sürebilirdi.

"Bu saraya yüz kadar hademe alsam iki haftada burayı tertemiz ederler" diye düşündü.

Şu an sarayın içinde kışladan aldığı iki yüz kadar asker vardı. Bu askerler asayişi sağlamak için görevlendirildiler. General Yi Bang çeşitli eyaletlerden kralın kendisine verdiği parayla askerleri yetiştirmek için subay çağırttı.

Şehirde şu an için başıboşlara askeri, ahlaki ve ilmi eğitim vermek için elli subay bulunuyordu. Sarayda Kralın görevlendirdiği iyi eğitimli üst düzey de dört subay vardı. Bu dört subay Eski Çince ve Antik Çince biliyor. Çeşitli edebi ve felsefi eserleri rahatça okuyup yazabiliyorlardı. General Yi Bang Gaozu'nun bu subayları eğitim işleyişini aktarması için görevlendirdiği casuslar olduğunu çok iyi biliyordu. O yüzden bu subaylarından bir an önce kurtulmak istiyordu.

Hava kararmaya başladığında Yi Bang ve Togon şehirde buldukları temiz bir hana geçip orada gecelediler.

Ertesi gün sabah erkenden Togon ve General Yi Bang saraya gittiler. Saraydaki subaylar çoktan uyanıp zırhlarını giyinmişlerdi bile fakat toplanan başıboş askerler hâlâ ahırlarda uyuyordu. General Yi Bang tüm subaylara başıboşların hepsini avluya çağırmasını söyledi. Subaylar ahırları geziyor askerleri uyandırmaya çalışıyordu. Askerlerin hepsi ancak birkaç saat sonra avluda toplanabildiler. Sayıları toplam on iki bini bulan çapulcu askerler düzensiz bir şekilde avluda kalabalık oluşturmuştu.

Erlik: Tamu TanrısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin