20. Bölüm

27.6K 1.4K 216
                                    

Merhaba,
Dayanamadım yazdım. Oy ve yorumlarınız arttıkça mutlu olup dayanamıyorum. Teşekkür ederim. 💜💜💜
***
1 Ay Sonra

Feride hocasının kendine verdiği kitaplara bakarken başında dikilen adamın ona doğru baktığını görünce kaşlarını çatarak yukarı doğru baktı. Karşısındaki beyaz tenli, uzun, sıska, kemiksi yüzlü adamı üstünkörü inceledi. Ne diye başında kazık gibi dikilmişti bu adam?

"Ben Semih. Sen de Feride'sin değil mi?"

Feride adamın söylediklerinde anlam bulamayıp onu anlamaya çalışır gibi bakıyordu.

"Bir sıkıntın olursa bana gelebilirsin Ben liseyi bitirdim. Sana herkesten daha çok yardımım dokunur." Feride hala bu adamın başında niye durduğunu kendine niye bunları söylediğini anlayamamıştı. Ancak hocalarından sonra tahsili en yüksek olanın bu çocuk olduğunu yeni fark etmişti. Diğerleri ya onun gibi ilkokul ya da ortaokul mevzunuydu.

"Sağ ol." dedi ayıp olmasın diye sadece gülümsemişti genç kız. Gözlerini adamın üzerinden çekip önündeki kitaba baktı genç kız.

"Ben yirmi beş yaşındayım." Niye gitmiyordu ki başından? Çok net gösteriyordu hareketlerinden memnuniyetsizliğini.

Başını olumlu anlamda salladı kız ona hiç bakmadan. "Sen kaç yaşındasın?" Başındaki çocuğu paylayacağı sırada Kenan hocası ders aldıkları sınıfa girip Semih'in yerine oturmasını söyleyerek imdadına yetişince mutlu oldu genç kadın.

Ders boyunca sakince adamı dinleyen kız ders sonunda toparlanıyordu ki Kenan hocasının başında durmasıyla ona baktı gülümseyerek.

"Nasılsın Feride?"

"İyiyim hocam siz nasılsınız?"

"Ben de iyiyim." Elindeki kitabı Feride'nin önüne koydu adam. "Şüphem yok bitireceğinden ama bitir olur mu Feride? Burada senin adaşın olan öğretmenin Anadolu'daki mücadelesi var." Önüne konulan Çalıkuşu romanına baktı. Hep tarih, coğrafya, felsefe kitapları okuyan kızın ilk romanıydı bu. Büyük bir gülümsemeyle baktı yeni maceralar göreceği kitabına. Hele kendi adaşı ve öğretmen olan bir kızın başından geçenleri anlatması onu daha da heyecanlandırmıştı.

Kenan Bey karşısında kitaba gülümseyerek bakan kıza hayranlıkla baktı. Bu zamana kadar çok kişiye öğretmenlik yapmıştı ama bu kadar hevesli öğrenci az buluyordu adam. Sırf bu yüzden kıza elmas bulmuş madenci gibi bakıyordu. "Feride senin ortaokul okumanı sağlamamı ister misin?"

Kızın parlayan gözleri bu sefer adamı buldu. "Okuyabilir miyim?"

Gülümsedi adam. "Neden olmasın? Açıköğretim var seni oraya kayıt edelim. Ben sana ileride yardım da ederim. Sınavı geçeceğinden adım kadar eminim zaten. Ondan sonra açıköğretim sınavlarına girersin. Olur mu?" Adamın sakince kendine anlattıklarına gülümsedi genç kız. Başını salladı.

"Olur." Diyen kız kendisiyle detayları konuşan adamın hiçbir sözünü es geçmeden her dediğini harf harf dinledi.

***
Gergince oturduğu yerde ellerini sıkan Ali aklına gelen görüntülerle akıl sağlığını kaybedecek gibi hissediyordu. Feride'nin ona yaklaşan yüzü, teninde hissettiği nefesi, burnuna dolan gül kokusu unutamıyordu. Adam genç kızı o kadar çok özlemişti ki eve gitmek için direnen vücudunu zorlukla arkadaşının evine atıyordu. Ondan uzak durmak için bir aydır bir arkadaşının yanına geliyordu akşamları. On ikiye yakın çıkıp birde evde oluyordu. Sabahları işe erkenden kıza görünmeden çıkıyordu. Ancak görmeden ne çıkabiliyor ne de eve girebiliyordu. Çıkarken de girerken de odasına girip kıza uzaktan uzağa bakıyor sonra yanına gitmek için direnen ayaklarına inat onun yanına değil kapıya doğru gidiyordu.

Kayıp YazmaWhere stories live. Discover now