8. Bölüm

26K 1.2K 69
                                    

Evde telaşla hazırlık yapan annesi ve Feraye'nin aksine bir köşede oturmuştu. Feride günlerdir babasının kendine bakmayışını düşünüyordu. Önceden gözleri hep üstünde olurdu sanki adamın. Ne zaman komik bir söz söylese gözleri ilk Feride'ye giderdi gülüyor mu diye? Ama şimdi adam çok fazla konuşmuyor. Sadece iki üç lokma yemek yiyor sonra da sofradan kalkıyordu.

Önceden de öyle çok şen şakrak bir aile değildiler ancak en azından iki kelam eder kalkarlar birkaç komiklik yaparlardı. Gözleri dolan Feride kendini suçlamadan duramıyordu. Onun yüzünden ailesinde huzur kalmamıştı. Sonra Ali'ye kızıp onu suçlamaya başlıyordu. Köyde kız mı kalmamıştı da gelip onu bulmuştu adam?

"Feride!" Asya'nın sesini duyan Feride oturduğu yerden kalktı. Yüksek ihtimal annesi Asya'yı yardım için çağırmıştı.

Kendisine doğru hızla gelen arkadaşına sarıldı. O günden sonra sanki buna ihtiyacı vardı da Asya'dan başka kimse bu isteğini görmemiş gibiydi. Asya'nın da kıza sıkıca sarılmasıyla genç kız üç gündür sessizce döktüğü yaşları hıçkırarak dökmeye başladı.

Arkadaşının evlilik haberini alan kız Seher Hanım'ın onu çağırmasıyla arkadaşının yanında olma fırsatı kaçırmayıp koşarak gelmişti. Kendini görür görmez kollarına atlayan kızın hıçkırıklarına içi sızlayıp kendini tutamayıp o da ağlamıştı. Ağıt yakmamak için kendini zor tutan genç kız önce kendini sakinleştirdi ardından Feride'nin saçlarını okşayarak usulca konuştu.

"Feride, baba evini sevdiğini bilirdim de bu kadar düşkün olduğunu bilmezdim. Ne diye ağlıyon kız?"

Arkadaşının sakinleştirici sesi onu pek etkilememiş ağlamaya devam etmişti.

"Üzme kendini Feride. Ali ağabey iyi insandır. Seni üzmez, kırmaz." Asya bunları söylerken yalan dememişti. Ali gerçekten iyi bir insandı. Feride'nin yazmasının alıp kaçanın Ali olduğuna bile inanmamıştı başta hatta biri çıkıp ben yaptım Ali'nin üzerine attım deseydi inanırdı hemencecik.

Hıçkırıkları biraz dinen kız sinirle söylendi. "İyi insansa niye beni evimden etti? Babamın yüzüne bakamıyorum Asya. Zorla evlenmek isteyenden hayır mı gelir?"

"Ben de anlamadım." Kendi kendine mırıldanan kız duruma hala anlam veremiyordu. Çok mu sevmişti Feride'yi de yazmasını çalmayı göze almıştı. "Belki seni çok sevdi Feride. Belki Haşmet amcayla konuştu o da yok dedi."

"Öyle sevgiden hayır mı gelir Asya? Bana sormadı rızan var mı diye? Nereden bileceğim bu adamın bana bir kötülük yapmayacağını?"

"Yapmaz, Ali ağabey iyi insandır." Sabahtan beri üzüntüsünden Asya'nın kendine karşı Ali'yi savunmasını yeni dikkati çeken kız gözlerini kısarak arkadaşına baktı.

"Hayırdır Asya! Pek bir bilgilisin Ali hakkında." Yutkunan arkadaşı yeni aldıkları kahverengi dolaba doğru aceleyle giderken konuşmaya başladı.

"Ne bilgili olacağım. Evlerimiz karşılıklı az çok biliyorum."

Şüpheyle ona baktı Feride. "Pek öyle değil gibi neredeyse kefil olacaksın adama."

Dolaba doğru giden kız arkadaşına baktı. "Öyle tabii. Babamı bilmiyor musun? Dışarı çıkardığı mı var? Var yok onları görüyorum bir de sağ olsun Haşmet amcadan dolayı sizi." Kendisine hala daha şüpheyle bakan kızdan ayırdı bakışlarını. Şimdi nikahtan önce söyleyip kafasını karıştırmak istemiyordu kızın zaten üzgündü bir de bunu düşünüp hepten kötü olmasın diye düşündü.

"Kalk da hazırlayalım seni! Bir saate imam da gelir muhtar da."

Derin nefes alan kız minderin köşesine çöktü. "Hiç içimden gelmiyor Asya."

Kayıp YazmaWhere stories live. Discover now