on dördüncü bölüm

Start from the beginning
                                    

Bozuntuya vermeden sordum "Neden okulda değilsin?" Diyince gözlerini yüzümdeki iyileşmeye başlayan yaralardan çekip gözlerime baktı.

Az önceki tebessümü yakınarak "lan sende annem gibi her gün okul istiyorsun anladım o dırdırıma dayanamıyor sana ne oluyor olm bugün tatil." Diyince gülmeye başladım. "Ne kızıyorsun lan ne biliyim tatil olduğunu ne zamandır okula geldiğim mi var?" Diyince bana hak verdi.

"O zaman bugün nereye gidiyoruz." Dedi.

"Bugün iş aramaya başlayacağım en yakın zamanda kendi evime geçmem gerek size daha fazla yük olamam ozan amca anlayışla karşıladı ama olmaz yapamam size daha fazla yük veremem" diyince kızmaya başladı tam yarım saat beni azarladıktan sonra nasıl oldu bilmiyorum ama beni ikna etti.

Şuan ise alışveriş merkezinde beni sağdan sola sürükleyerek alışveriş yapıyorduk.

"Ay Asena bu kolye sana çok yakışır"

"Vav güzelmiş" dedim tam fiyatını soracakken üzerinde yazan 250 TL görünce gözlerim büyüdü. Aslında  bu para büyük bir para değildi ama benim üzerimde o kadar para bile yoktu.

"O zaman alıyorum iki tane hemde biri sana biri bana " dedi neşeyle. Kasaya yürümeye başlamıştı ki kolunu tuttum. "Hop hop nereye"

"Kasaya gidiyorum Asena şunları alacağım" diyince buna engel oldum. Bunu ona aldıramazdım.

"Ne kasası kızım saçmalama istersen" dedim yapmacık bir kızgınlıkla.

"Sana soran olmadı Asena hanım" diyerek beni kenarıya çekip onunde sallana sallan yürüdü. Bu hali Komik görünse de engel olamadım.

İnat edip almış olduğu kolyeyi boynuma taktıktan sonra üstünede tembihledi bunu çıkarırsan gözüme görünme diye. Şimdi ise oradan çıkmış kozmetik ürünlerinin satıldığı dükkanlara gidiyorduk. Aslında bu aralar şu yaralar için makyaj malzemesine ihtiyacım vardı ama o kadar bıkmıştım ki makyajdan sanırım almayacaktım. Alacak param da yoktu zaten. Sabahtan beri hangi mağazaya gitsek Miray aldıklarından ikişer tane alıyordu inada daha fazla yük olmamak için dükkana girmemeye karar verdim.

Dükkanın önüne gelince kiraya bakarak "Sen gir al bende burda bekliyom çok yoruldum." Dedim yorgun görünmeye çalışarak aslında yorulmuştumda.

Bu halime inanmış olacak ki kabul etti. O içeriye girerken bende dükkanın yanında duran ayakkabı mağazasının vitriminde ki ayakkabılara bakıyordum. Gözlerim yavaş yavaş ilerlerken siyah bir stiletto ayakabıya kaydı çok güzel ve şık olan ayakkabının fiyatı pahalı geldiği için almaktan vazgeçtim.

Ben gözlerimi oradan ayıramazken arkamdan gelen sesle dikkatim o yöne kaymıştı. "Çok güzeller değil mi?" Bu sesin sahibi bu iğrenç gülüşün sahibi hayatımı mahveden adama aitti.

"Senin burda ne işin var? Beni mi takip ediyorsun?"dedim sesimi kısık tutmaya çalışarak.

"Almak ister misin?" Dedi o iğrenç gülümsemesi beni hayattan soğuturken.

"Bak senden ilk defa birşey istiyeceğim" dedim. Gözlerinde bir ışık parladı. Galiba beni gerçekten seviyordu beni en çok korkutan da işte buydu.

"Tabi güzelim ne istersen" dedi heyecanla.

"Öncelikle şunu demeyi kes ve benden uzak dur." Diyince gülmeye başladı.

"Bu dediğin olanaksız güzelim ama başka birşey istersen seve seve yaparım" diyince sinirlerim iyice zıplamıştı.

"Uzak dur benden uzaaaak! İstemiyorum seni nefret ediyorum senden." dedim artık kendimi tutamıyordum. Gözyaşlarım yüzüme hücum ederken kendimi zor tutuyordum.

"Ah güzelim bir şans versem nasıl mutlumolacagız göreceksin" dedi üzgün çıkıyordu sesi. Ben ona acırken aklıma arda ve aramda olanlar geldi ben de onu bu kadar severken beni istememesi yengesi olarak görmesi canımı acıtıyordu. Zorla tuttuğum göz yaşlarım akmaya başlamıştı. Ben onu istemiyordum ki bu adam babam yaşındaydı bende onun yigeni yaşındaydım azıcık utanmalıydı.

"Sakın! sakın birdaha yanıma yaklaşma" dedim hıçkırıklarım arasında. Bu halime dayanamamış olacak ki daha fazla diretmedi.

"Lütfen ağlama gidiyorum ama bu dediğin imkansız güzelim özür dilerim ağlama lütfen" dedi beni sakinleştirmeye çalışırken ve arkasına bakmadan gitti.

O gittikten sonra kendimi susturup beklemeye devam ettim, on, onbeş dakika sonra Miray içeriden çıkınca eve gitmeye başladık çok yorulmuştum. Miray ağladığımı anlamış olacak ki yol boyu soru sorup durdu bende evde anlatırım diyip geçiştirdim.

Eve geldiğimizde akşam yemeğini yiyip odaya çıktım. Saolsun Gülsüm teyze ve eşi şeref amca konuk sever oldukları için ses etmemişlerdi. Miray annesine yaşadıklarımdan bahsedince Gülsüm teyze ne kadar isterse o kadar kalsın o da artık bizim bir kızımız demiş ama onlara yük olmamak için yarın hemen ev hem de iş aramaya başlıyacaktım.

Odama çıktım son 2 aydır okuyamadıgım kitabımi elime aldım ve okumaya başladım. Yarım saat sonra kapım çalındı."Gir!" Dedim.

"Nasılsın kız?" Diyerek içeriye girdi neşeli bir sesle Miray.

"İyim canım, gelsene." dedim yatağı oturması için gösterirken.

Miray sabah olanları anlattım. Baştan sona en ince ayrıntısına kadar. Miray ne kadar şakaya vursa da oda bu olanlara çok üzülüyordu. Elinden birşey gelmiyordu. Bende onun başına bir şey gelmesinden çok korkuyordum.

Saat gece 12'ye kadar oturduk konuştuk Miray bana geri kaldığım konuları anlattı hepsini bitiremedik de daha burdaydım gidene kadar  hepsi biterdi biraz da benim çabamla seneye gireceğim üniversite sınavına hazır olacaktım.

Miray kendi odasına gidince bende uyumak için hazırlanıyordum. Camdan gelen sesle oraya dikkatim kaydı aslında korkmuştum gecenin bu saatinde kim olabilirdi ki içimi iyice korku kaplarken cama doğru yürüdüm. Perdenin arkasında gördüğüm yüzle kala kaldım.

Çok özlemiştim asenayı.

Kitabın sonu nasıl bitecek sizce şimdiden final düşünceleri gelmiştir aklıma. Sjsjsjsj

Neyse bol bol yorum ve beğeni sizi seviyorum. 😍❤️

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Dec 23, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

YARALI HAYATWhere stories live. Discover now