Dördüncü Bölüm

94 56 19
                                    

Sabah uyandığımda karşımda duran saate baktım saat 07.01 di. okula 2 saat vardı. Yataktan kalktım, doğrusu kalkmaya çalıştım canım çok acıyordu ama zorda olsa kalktım ayağıma basmadan sekerek bonyoya gidip elimi yüzümü yıkadım aslında duşa girsem iyi olacaktı ama ayağım çok kötüydü ve ben buna dayanamıyordum.

Annemler kalkmadan hastaneye gidip gelebilirim. Yani öyle umuyorum.

Banyodan çıkıp hafif makyaj yaptım yaralarımı gizlemek için ardından dolaba yönelip kot pantolon ve bogazlı bir kazak giydim. Aslında dışarısı sıcaktı ve yaz ayındaydı ama vücüdümdaki morluklar görünmesin diye fazla birşey giyemiyorum.

Hızlıca hazırlanıp ayağımın üzerine çok yüklemeden hastaneye yürümeye başladım. Hastane çok yakın değildi ama üzerimde çok fazla bir para yoktu yani taksiye yetecek kadar. Bu yüzden yürümek zorundaydım.

Yavaşça yürümeye başladım evden çıktım ve kaldırıma geçip hastanenin yolunu tuttum.

Hastaneye geldiğimde hemen doktorun yanına girmiştim. Kimse olmaması beni mutlu etmişti tabi saat 7 kim olurdu ki hastanede?

İçeriye girdiğimde doktor hanım kahvesini yudumluyorum sanırım o da daha uyanamamıştı.

"Buyrun" bilgisayara bakıp devam etti "Asena hanım. Buyurun şöyle oturun" deyip beni sedyeye yönlendirdi.

"sorununuz nedir?" dedi benim yanıma gelerek.

"şey doktor hanım ben ayağımı burktum da çok acıyor." dedim yalan söyleyerek.

"hımm bir bakalım" dedi ve spor ayakkabımın içinden çıkarmış olduğum ayağımı eline aldı.

Bakıp üzerine basmaya başladı "acıyor mu böyle" diyince ufak bir tız kaçtı ağzımdan.

"evet"  dedim onaylarcasına bir kaç kez daha bunu yaptıktan sonra bana döndü ve "sadece ezilmiş bir krem yazacağım sabah akşam kullanırsanız birşey kalmaz." dedi. O reçete yazarken ben de ayakabbımı giyinip reçeteyi alıp iyi günler diledim ve çıktım.

Hastaneden çıktım ama artık ayağım o kadar çok acıyordu ki hemen eczaneden kremi alıp sürmek istiyordum. Allahtan eczane hastahanenin tam karşısındaydı. Oraya kadar yürüye bilirdim.

Ezcaneye gelince reçeteyi uzattım acaba ne kadar tutacaktır inşallah çok fazla tutmazdı çünkü yanımda o kadar para yoktun. İlaçı uzatınca ne kadar olduğunu sorup fiyatı öğrenince İlaçı alıp çıktım. Allahtan yanımda 10 TL de vardı

Tekrar karşıya geçip orda bir banka oturdum. Kremi sürdüm. Biraz dinlenmeye karar vermiştim ki saate bakmak aklıma gelince saate baktım saat 07.55 geçiyordu ve babamın işe gitmek için uyanmasına 5 dakika kaldığını hatırladım ve dinlemekten vazgeçtim. Kalkıp hemen eve yürümeye başladım inşallah yetişecektim.

Apartmanın önüne geldiğimde içeriye korkarak girdim ve hemen bir üs kata çıkıp kapının önünde dururdum. İçeriden sesler geliyordu. Sanırım uyanmışlardı.

Kapıyı açıp içeri girecektim ki telefonuma mesaj geldi.

ANNE: Sena nerdesin? Hangi cehennemin dibideyse hemen buraya geliyorsun. Eğer o okuldaysan saçını başını yolarım buraya gel Benim randevum var buraları ben yapamam. Buraların işini bitiriyorsun.

Yeterdi artık bıktım bu olanlardan. Sinirle içeriye girmekten vazgeçtim ve hemen anneme mesaj yazmaya başladım.

SENA: Sen ne saçmalıyorsun. Ben senin kızınım uşağın değilim bana böyle davranamazsın. Duydun mu beni, ben o lanet eve gelmiyorum ve derse gireceğim.

Yazdım sinirle ve hemen gönderdim. Bu yaptığı yetmiyormuş gibi birde okumamı istemiyorlar. Neden ya bunları neden yaşıyorum?

Eve gitmekten vazgeçtim ve çıkmış olduğum merdivenleri teker teker indim ve hemen okulun yolunu tuttum.

Yavaş yavaş yürüyerek yoluma devam ettim. Ayağımın acısı azalıyordu ama hepsi geçmemişti. okulun önüne geldiğimde okula giderken yolda Arda ve goncayı gördüm. Güle eğlence okuldan giriyorlardı. Aslında Gonca benimde arkadaşımdı ve ardanın da kardeşiydi aslında ikiziydi. Onları izlerken ikiside kantine yöneldi onların arkasından gitmek güzel fikirdi ama benim çantam yanımda yoktu ve birazdan ders girecektim bundan dolayı mirayı arayıp benim çantamı okula getirmesini söyleyecektim. Annem ve babam ona iyi davranıyordun ve ona birşey sezdirmiyordu kısaca ona mutlu aile tablosu yansıtıyorlardı. Bunları düşünerek bende sınıfa çıktım.

Sınıfa girdiğimde gereksiz birkaç kişiyi dışında başka kimse yoktu bende onları görmezden gelerek yerime geçtim ve miraya mesaj yazmaya başladım.

SENA : Bebeğim benim acil işim olduğu için çantamı alamadım. Şuan da okuldayım gelirken benim çantamı da kap gel.

MİRAY: Tamam bebeğim hallettim bil.

SENA: Okey. Çabuk gel.

MİRAY: Yarım saate ordayım.

Aslında pek arkadaşım yoktu ve Miray ve Goncadan da elimden geldiğince uzak duruyordum. Çünkü onlara olanları anlatamadım.

Telefonu yanıma koydum ve dışarıyı izlemeye başladım.

Gonca ve Arda bahçeye çıkıyorlar. İkisi birbirleriyle bir çekişme içinde olsalardı çok iyi anlaşırlardı.

Bu manzarayı görünce aklıma bugün Ardaya atmamış olduğum günaydın mesajı geldi.

05***: Günaydın yakışıklı.

ARDA: Günaydın anonim.

05***: Nasılsın?

ARDA : İyim sen?

Ben mi? Ben nasıl olmiyim Arda. Aile baskısı, ayağımın acısı falan filan işte nasıl olduğumu sen bul.

05***: Bende iyim.

Tabi ki de yalan. Benim iyi olmam mucize gibi birşey olduğu için alışmıştım.

Beni Düşüncelerimden sıyıran şey yanıma düşen çantam ve onunla beraber gelen Miraydı.

"selam bebeğim" dedi yanıma oturarak.

"selam" dedim.

"neyin var solgun görünüyorsun iyi misin?" dedi endişeyle. Sanırım en nefret ettiğim soru buydu iyi misin?

İyi değilim abi iyi değilim niye anlamıyorsunuz iyi değilim. Anlatmak için illaha ağzından kelimeler mi çıkması gerekiyor. 'dudaklar susarken gözler konuşmaz mı?' gözlerim anlatamıyor mu?

Tabi on böyle bir cevap veremedim. Yüzüme zorda olsa küçük bir gülümseme yerleştirdim. " iyim neden sordun?"

"durgun görünüyorsun" dedi ve devam etti " ayrıca sizinkiler sanki biraz gergindi birşey mi oldu? " dedi
Yok canım onların her zamanki halleri. Alıştım ben.

"yok ya birşey olmadı." devam etmek için kendi ayağımı bahane etmem gerekiyordu ve aksayınca sorunca da bu yalan sayesinde ikisinden de yırtardım. "sabah ayağımı burktum da ona üzüldüler" dedim iç çekerek.

"ay geçmiş olsun bebeğim. İyi mi şimdi ayağın." dedi

"evet iyim iyim birşey yok sadece burktum." dedim ve kafamı cama çevirdim. Arda ve Gonca içeriye giriyordu onları gözümle takip ederek içeri girmelerini bekledim.

İçeri girince kafamı yana çevirme le mirayla burun buruna geldik.

Slm canlarım nasılsınız?

Biliyorum şuan kitap heyecanlı gitmiyor ama bir ilerlesin olacaklara sizde şaşıracaksınız.

Neyse bu bölümü yayınlanmadan önce bana çok fazla yardımda bulunan bu kanallarında bırakayım belki bakmak istersiniz.

Murekkepliguzel

Mervenur_kcygt27

Çok teşekür ederim ablalarım ❤️❣️

YARALI HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin