42

14.4K 1.4K 1.4K
                                    

Haiii, ben geldiiim. Madness'ım da Madness'ım. Canımın içi, göz bebeğimi çok özlemişim. Gecikmelerden ötürü üzgünüm, finale yaklaştığımız için ne yazacağımı bilsem dahi ilham eksikliği yaşıyorum. İlhamsız bir şekilde bölüm yazarsam da içime sinmediği evrede paylaşmıyorum, biliyorsunuz. Her kurgum çok değerli ama Madness'ın yeri çok çok ayrı ben de, bu yüzden bu şekilde gecikmeler yaşandığı için affedin beni. Anlayışla karşıladığınızı biliyorum, sabırla beklediğinizi de. Bunun için minnettarım <3

Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx

**

Bir yükseliş çığlığıydı belki gölgelere gizlenen öpücüğün etkisi. Ve gittikçe körüklenen bir yangının girdabına kapılıp gidiyor şehvetle örülen kaderin ağlarının cilvesi... -Sevvy97

Çenesinden tutarak ağzına sulu bir öpücük kondurdum. "Taehyung'um seni çok seviyorum, her şeyimle..." dedim dudaklarına fısıltımı bırakarak.

"Jungkook?!" Tam o sırada arkamdan tanıdık gelen sesle beynimden aşağıya kaynar sular dökülmüş hissiyle sarsıldım.

Gözlerim dehşetle irileşirken hızla geri çekilip omzumun ardına baktığım anda babam ile karşı karşıya kaldım.

Dehşete kapılan bedenim zangır zangır titrerken, Taehyung titreyen ve neredeyse parmaklarımın arasından sıyrılarak düşmek üzere olan pamuk şekerin çubuğunu çekip elimden aldı.

O sırada ben de cayır cayır yanan ensem eşliğinde sertçe yutkunarak babama doğru yavaşça döndürdüm bedenimi.

"Baba... Anlatabilirim, gerçekten-" diye söze başladığım evrede, Taehyung araya girerek sözlerimin devamını ağzıma tıkıştırdı.

"Ateş böceğim baban mıı?" Sesindeki o mutluluk ve heyecan içimi sızlattı.

Babama gerçekleri söyleme vaktim gelip çatmıştı, fakat şu an Taehyung'un babamın hastanesinde kalan bir hasta olduğunu söylersem beni feci şekilde fırçalayabilirdi. Zamanlama doğru değildi, şu an olmazdı...

Her ne kadar doktor Namjoon izin vermiş olsa bile, benim yerime kendisinin gideceğini söylemişti. Babam bu şekilde ona izin vermişti zaten. Babama şimdi gerçekleri söylersem doktor Namjoon'u da zora sokacak, yalancı konumuna düşmesini sağlayacaktım. Bunu yapamazdım.

Babam hastane kayıtlarıyla son zamanlarda ilgilenmiyordu, hastaneye de uzunca bir süredir uğramıyordu. Taehyung hastaneye getirildiğinden beri gelmemişti, bu yüzden onu da tanımıyordu. Yani soğukkanlı davranmayı başarırsam ve ona çaktırmazsam en azından şu anlık paçayı yırtabilirdim.

Er ya da geç öğrenecekti elbette, ama bugün bizim en mutlu günümüzdü. Mutluluğumuza perde olabilecek hiç bir şeye izin veremez, Taehyung'un kanatlarını kıramazdım. Bugün onun özgürlük günüydü, özgürce kanatlarını çırparak uçma günüydü... Ve ben onun kanatlarını elinden alamazdım.

Düşüncelerimin derinliğinde boğulurken, Taehyung elindeki pamuk şekeriyle birlikte benim arkamda saklanmaya son verip ondan asla beklemediğim bir atakta bulundu.

Koşarak bir kaç adım ötemizde dikilen babamın yanına ilerledi ve önüne geçince duraksadı.

"Merhaba ateş böceğimin babası." dedi ve saygıyla eğilip babamı selamladı. Ardından pamuk şekerinden bir parça kopartıp babama doğru uzattığında, kilitlenip kaldığım noktadan ayrılma gücünü bulup koşturarak yanlarına gittim.

"Pembe buluttan yemek ister misiniz baba Jeon?" 

Taehyung'un bu tatlı girişimiyle birlikte gergince yutkunarak telaş içerisinde babama baktım. Ona ters çıkışmamasını umut ettim. Tanrım, lütfen babam Taehyung'u kırmasın... Üstelik bu şekilde atılım sergileyip onunla konuşmaya çalıştığı evrede bu karşılığı görürse çok kötü olurdu.

MADNESS • TAEKOOK ✓Where stories live. Discover now