1

39.7K 2.8K 2.8K
                                    

Haiii, ilk bölümü sizlerle paylaşıyorum. Bölüm yazar anlatımıyla, çok iyi değilim yazar anlatımında, idare ediverin eheheh! Xx

Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Yeniden belirtiyorum fic mini fic ve bölüm uzunlukları minimum 1000 / maximum 1500 kelime arasında olacak.

Keyifli okumalar lokumlarım! :')

**

2 ay önce~

Gece ne kadar sessizse genç adamın zihninde o kadar derin çığlıklar kopuyordu. Beynini kemiren o düşüncelerin esiri olmuştu. Gittikçe daha çok ele geçiriliyordu.

"Susun yeter!" diye bağırdı sinip kaldığı binanın istinat duvarına yaslanmış bir şekilde otururken. Beton soğuktu, ancak kalbi çok daha soğuktu. Katran bağlamıştı içi, karanlıkta kaybetmişti yolunu.

Bir türlü baskılamayı başaramadığı düşünceleri ona eziyet ediyordu. Gözlerinden akan ıslaklığı fark edince kolunun tersiyle silip burnunu çekti. Ağladığını bile idrak edemeyecek durumdaydı. Hissizdi, gittikçe daha çok hissizleşiyordu.

Gözyaşı döküyordu, ancak bir yandan da gülüyordu. Hıçkırık seslerini bölen kahkahaları kulaklarında uğulduyordu, buna rağmen zihnindeki o sesleri susturamıyordu. Zaptedilemez sesler onu en büyük kurbanı olarak seçmişti.

Başı kazan gibi şişmişti ve patlamaya hazır bir bomba gibiydi. Karnına doğru çektiği bacaklarını ayak tabanlarını betona sürterek iyice zemine doğru kaydırdı.

Zihninde dönüp duran sesleri susturabilmek için gürültüye ihtiyacı vardı. Çok daha fazla gürültüye... Sessizlik canını yakan en büyük şeydi şimdi. Fiziksel acıyı hiç bir şekilde hissedemiyordu, çünkü zihinsel acıları onun celladı olmuştu. Etraf sessiz oldukça, zihninde kopan o şamata daha da güçleniyor ve kontrol edilemez bir hale ulaşıyordu. Bu yoğun seslere kırbaç vuramıyor, baskılayamıyordu.

Yanına bıraktığı baltaya gözü kaydı yanık tenli, genç adamın. Sonrasında başını usulca sallayarak baltanın sapına uzandı uzun, kemikli parmakları. Parmaklarına bulanan kırmızı sıvı, ruhuna işlemiş, benliğini kuşatmıştı. Birazcık olsa hafiflemiş gibi hissetmişti, ama bu anlıktı. Bunu bir çözüm olarak görmesi yanlıştı, çok yanlıştı. Ama yapmıştı...

Şimdi çöküp kaldığı kaldırım taşında yaptıklarından ve zihnindeki gürültüden kaçmaya çalışmak için saklanıyordu. Biliyordu, hiç bir yer onun için güvenli değildi. Artık hiç değildi...

Baltanın üstüne bulanan kan damlaları zemine sızıyordu usulca. Baltanın üstündeki kanın zemine süzülüşünü seyretti öylece. Bakışları donuktu, yüzü ifadesizdi. Titreyen kirpikleri arasından yaşlar boynuna kayıyordu.

Buraya nasıl geldiğini bile hatırlamıyordu. Kafatası ortadan ikiye çatlayacakmış gibi bir ağırlık hissediyordu beyninde, aslında başı çatlayacakmış gibi ağrıyordu, bu ağırlık hissiyati de ondan kaynaklıydı. Ancak vücudundaki hiç bir fiziksel ağrıyı, acıyı fark edemiyordu.

Baltayı sıkı sıkıya kavradığında derin bir nefes aldı. Sadece baltayı tutmak bile ona cesaret verirken, yalnızca baltada kan olmadığını fark etmesi uzun sürmedi. Elleri de kan içerisindeydi, üstündeki tozlanan kahverengi pantolonu ve beyaz tişörtü de kan lekesine bulanmıştı.

Gözlerinden rüzgarın sert darbelerinin aksine tenini yarıp yakıp geçecek kadar sıcak gözyaşları dökülürken, gecenin sessizliğinde derin bir kahkaha attı.Kan lekelerini görmek hoşuna gitmişti.

Kahkaha sesi kulaklarında aksetse dahi, durmadan kulaklarına biri fısıldayıp duruyor ve onun beynini yiyor gibi hissediyordu. Sırf bu sesleri susturabilmek amacıyla, neredeyse genzini ve ses tellerini zedeleyecek bir şiddetle kahkaha atmaya devam etti. Güldükçe güldü, neredeyse soluksuz kalana dek sadece güldü...

MADNESS • TAEKOOK ✓Onde histórias criam vida. Descubra agora