21

28.2K 2.5K 1.4K
                                    

Haiii, lokumlarım ben geldiim. Ehehe biraz arayı açsam da telafi etmeye çalışacağım bir bölüm getirmeye çalıştım beraberimde sizlere. Umarım bölümü seversiniz.

Ay bu arada ailemiz neredeyse 100K okunmaya ulaşmak üzere, yanımda olan ve bana destek çıkan, oy ve yorumlarını esirgemeyen herkese sonsuz minnettarım. Çok teşekkür ederim. En güzel motive kaynağım ilgi ve alakanız, oylarınız ve yaptığınız yorumlar... İyi ki varsınız <33

Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim tatlı kuşlarım! Xx

**

Ağzında tutmak yerine telaşsız bir şekilde çiğnemeye başladığında bastıramadığım heyecanım ve sabırsızlığım eşliğinde onun çiğneyip yutmasını bekledim.

"Tadı... Tadı nasıl Taehyung?" diye soluduğumda ağzını şapırdattı. Gözleri hafifçe kısılırken omuzlarını saniyeler sonrasında silkti. "Tadı yok Jungkook."

Sözleri beynime bir balyoz gibi saplanıp kaldı, yüreğime çığ gibi düştü. Hayal kırıklığıyla sarsıldım, istemsiz gerçekleşti bu. Beni hissediyor olduğu için tat alma duyusunun da gerçekten düzelebileceğini umut etmiştim, kısa bir süreliğine bunun gerçekleşebileceğini ümit etmiştim. Bu yüzden bunu duymak beni inkar edemeyeceğim şekilde hırpalamıştı.

Elbette o bir mucize yaratacak ise bu altın tabağa konarak verilmeyecekti elime. Emek gerekiyordu öncelikle. Ne olursa olsun vazgeçmek yoktu, bu yolda onun yanında olmaya devam edecek, ona en büyük desteği verebilmek için elimden gelen her şeyi yapacaktım.

Bu yüzden üzerime çöreklenen o hüzün tohumlarından sıyrılarak anı ve onu yaşamaya odaklanarak içten olduğuna önem gösterdiğim bir gülümseme sundum ona.

Ağzındaki çikolatayı çoktan yutmuş ve beni koyulaşan irisleriyle izliyordu dikkatle. Dilini damağına vurarak ağzını şaklattığı gibi kelepçeli elleri başımdan aşağıya geri inerek beni yeterince yakınında değilmiş gibi kendine doğru çekiştirdi.

"Yakında o da olacak..." diye fısıldadığımda ağzını şapırdatmaya son verip omuzlarını umursamaz bir tavırla silkti. Ardından diliyle aralık dudaklarımı dürtercesine yaladığında kirpiklerim titreşti. Tenim büsbütün karıncalandı.

"Seni hissedebiliyorum, seni yaşayabiliyorum ve önemli olan da bu." dedi hırıltılı bir sesle, kısık bir şekilde. Bu sözleri kalbimin merkezinde taht kurdu. Beni diyarlardan diyara sürükledi. Bana kendini kapatmak yerine tamamen iletişime açması, benim onu koruyup arka çıkabilmem için fırsat vermesi, yanında olmama izin vermesi, her şeyden öte ona yakınlaşmama ve temas etmeme dahi sesini çıkarmaması, bana gerçek anlamda güvenmeye başladığının ve umut ışığı olarak beni kabullendiğinin en büyük göstergesiydi. Bir insan iyileşmek isterse, şartlar ne olursa olsun hayata tutunacak bir dal bulabilirdi.

Ben Taehyung'un hayata tutunma dalı olmaya hazırdım ve o ise bunun için bana izin vermeye hazırdı. Taehyung, iyileşmek adına olan o adımı atmıştı. Ben ona bir adımla giderken, onun bana on adımla, hatta yüz adımla yaklaşma çabası takdire şayandı. Gözlerimi yaşartıyor, beni duygulandırıyordu. Şuncacık zaman diliminde onu tanımıyor olmama rağmen, kalbimin sesini dinleyip yanında kalmak istediğim için öylesine doğru seçimi yapmış gibi hissediyorken, onun bana bu şekilde yaklaşması bu tezimi tamamen doğruluyordu.

"Devam etmene... İhtiyacım var." Kelepçeli ellerine rağmen belimi sıkıca kavramaya çalışan parmaklarının baskısıyla birlikte, dudaklarıma sıcak nefeslerini salarak fısıltısını bıraktı.

Yarım bıraktığım bir işin tam da ortasında düşüncelerimin derinliğinde kaybolduğumu ancak o söylediği zaman fark edebildim. Başımı olumlu anlamda sallarken silkelenip kendime gelirken, çikolatanın paketini katlayarak yanıma, zemine bırakmak zorunda kaldım. Çünkü yeniden ayağa kalkmama izin vermeyecek şekilde kollarıyla sırtıma baskı uygulayarak, göğüslerimizi neredeyse buluşturacak şekilde beni yakınında tutuyordu.

MADNESS • TAEKOOK ✓Where stories live. Discover now