Onu Görmek İstiyorum

74 10 2
                                    


Yarışmaların 3. günü rakibine karşılık gülümsüyordu Shoyo. Miya ise filenin karşı tarafından ona sırıtıyordu. "Demek karşılaştık ufaklık." O da kıkırdadı. "Galiba öyle."

Servisle maç başlamıştı.
...

28-30 biten maçta Hinata'nın takımı kaybetmişti. Kuyruğunun üzerine çöktü ve nefesini düzeltmeye çalıştı. Kaybetmenin acısı göğsüne vurarken tek yapabildiği Rei'in ona uzattığı eli tutup kalkmak ve sıraya geçmek olmuştu.
...

"Her biriniz sıkı çalıştınız ve bunu hakettiniz çocuklar." Yedikleri yemek hafif gülümseme getirmişti yüzlerine. "Yarın da buradayız zaten. 3.'lüğü aldığımızdan ama emin olalım."

Yarın final maçlarında önce 3 ve 4.'nün belirlendiği maça çıkacaklardı. Düşününce çok uzun bir yol gelmişlerdi.

"Bugünün acısını çıkarmazsam asla rahat uyuyamam. Oikawa'dan sert vuran biri olduğuna inanamıyorum."

"Smaç servisi fazla iyi."
"Buna çalışacağım."
"Hayır bence hızlı hücumları hızlandırmalyız. Kenma!"

Takım yarın olacak maçla bile depresyon modundan çıkıp daha iyi olmanın yolunu aramaya başlamıştı. Hinata gülümsedi. İşte bu yüzden seviyordu voleybolu. Her zaman gelişme şansın vardı.

Ama şu anda bile kafasında olan tek şey voleybol değildi.
...

3.'lüğü aldıklarında uzun zamandır ulusallara bile gelemeyen takım için çok iyi derece elde eden takım okul sporları gündeminde en az birinci olan İnarizaki kadar dikkat çekiyordu.

Takım elinden geleni yapmanın gururuyla kupalarını alarak okullarına geri dönmüşlerdi. Okul onlar için tören düzenlenmişti ve herkes genelde sessiz olan Hinatayı sahnede yüzünde gülümsemeyle gördüğünde şaşırmıştı.

"Hey Hinata hiç voleybolu sevdiğini söylememiştin."
"Ben son maçınızı izledim. Çok yükseğe çıkıyorsun. Çok havalı!"
"Okuldan sonra takılmak ister misin? Yeni bir cafe açılmış."

Hinata zorla gülümsedi. "Takımla toplanacağız çıkışta. Üzgünüm gelemem." Normalde onla konuşmayan kişilerin şimdi arkadaş olmak istemeleri çok komikti. Şükür zil çalmış ve eziyetten kurtulmuştu.

Ama gelecek teneffüs yine aynısı olmuştu. Sessizce inlerken bir anda kolundan tutulup çekilmişti. Gözlerini kırpıştırarak Yachi'ye baktı. "Shoyo bu teneffüs benimle kantine gelir misin?" Gülümsedi. "Elbette Yacchan." Arkada kalanların bakışları ile sınıftan çıktılar. "Teşekkürler Yachi. Hayatımı kurtardın." Kız kıkırdadı. "Eziyet çekiyor gibiydin. Tebrikler bu arada."

"Sağ ol. Ama gelecek yıl birincilikle geleceğim."
...

"Neredesin Tobio?" Ulusallardan bu yana 1 hafta, Tobio ile son görüşmelerinden bu yana tam 2 hafta geçmişti ama ondan bir iz yoktu. Her sabah buraya gelip sahile oturuyordu ama yalnızlık onu rahatsız ediyor, sahilin boşluğu onu rahatsız ediyordu. Rüzgarla t-shirtüne daha fazla sarılmış ve tamamen yükselmiş güneşe bakıp nefesini verdi. Gitme vaktiydi.
...

Sonraki gün yoktu. Yalnızlık boğazında yumru oluştururken Tobio'nun aldığı eşyalara yeniden sarıldı. "Çilekli sütüm olsaydı keşke."
...

Ondan sonrakinde de yoktu. Artık hiçbir şeye odaklanmıyordu. Aklında olan tek şey her şeyi bitirip yine karaya çıkmak, onu beklemekti.
...

Artık olabildiğince karada kalmak istiyordu. Antrenmanlara bile gitmeyip okuldan hemen karaya çıkıyor ve sadece oturarak bekliyordu. "Başına bir şey gelmemiş olsun." En çok bundan korkuyordu ya zaten.
...

"Shoyo, herkes seni arıyor." 2 gün neredeyse hiç karadan ayrılmayınca hem ailesi hemde takımı onu aramaya başlamıştı ama nerede olduğunu bilen 3 kişi vardı. "Gelmeyeceğim Kenma." Çocuk nefesini verdi. Bunu diyeceğini biliyordu. "Geldiği tek sefer sabah öyle değil mi? Eğer gelecekse sadece o saatte gelir Shoyo. Bunu biliyorsun."

Biliyordu ama mantılı düşünemiyordu ki. "Korkuyorum Kenma." Çocuk karaya çıkarak yanına geldi ve ona sarıldı. "Sadece fazladan antrenman yapıyordur. Bunu hep yapıyor değil mi?" Sarıldı sıkıca kafasını salladı. "Beni unutmamıştır, değil mi?" Kafasını iki yana salladı. "Bence imkansız."

Bir süre sonra ayrıldılar. "Gidelim."
...

Kabusuyla nefes nefese uyandı ve ağlamaya başladı. Gözyaşları suya karışırken onu bırakıp gittiği sahne çok net bir şekilde gözünün önündeydi. Bir daha 1 ay ayrı olmak...

Bunu istemiyordu. Onu bırakmak istemiyordu. O gözleri bırakmak istemiyordu. Onunla geçirdiği zamanı seviyordu. Onu... seviyordu.

Hissettiklerinin ağırlığı ile vücudu titremişti. Hızlıca üzerine t-shirtünü giyinip şortu eline alıp daha aydınlanmayan suda kapıdan çıkarak hızla yüzmeye başladı.

Karaya varmıştı. O ayakkabıları ve şortu giydikten sonra direk merdivenlere yönelmişti ve aklından geçen tek şey ne olursa olsun onu son kez de olsa görmekti. Aynı kelimeler zihninde akıp geçerken sessizce mırıldandı ve ilk basamağa adımını attı. "Karasonu lisesi voleybol kulübü."

Merman Hinata~KagehinaWhere stories live. Discover now