Merak

126 8 3
                                    

Mermaid kenma-
...

Güneş doğup yunuslar kaybolduğunda ayağa kalktı Hinata. Kageyama bugün gelmemişti. Biraz merak etse de uyuyakaldığını düşünerek şimdilik düşünmeyi bıraktı. Bcaklarını esnetti. Uzun zamandır koşmuyordu. Biraz kara antrenmanı yapsa iyi olurdu.

Bir uçtan diğer uca kumun üzerinde koşmaya başlamıştı. Elbette koşmayı da kendi başına öğrenmişti. Gemilerden onları izleyerek görüp denemişti. Yürümekten sonra pek de zor değildi. 5 turu tamamlandıktan sonra derin nefes aldı ve ileriye doğru koşup zıpladı.

Zıplamayı da kendi keşfetmişti. Kuyruk ile kendini itmekten farkı yoktu ama daha zor olduğu kesindi. Yere indiğinde her tarafı kum olsa da gülmüştü. Enerjik olmayı kesinlikle seviyordu. "Yavaştan gitsem iyi olacak."

"Sende farklı bir şeyler olduğunu biliyordum ama bu kadarını beklemiyordum doğrusu."

Korkuyla su kıyısına baktığında. Kıyıda oturmuş Kozume Kenma'yı gördü. Okuduğu lisedeki takımın pasörü olması dışında onun hakkında fazla bir şey bilmiyordu. "K-Kozume-san burada ne yapıyorsun?" Omuz silkti. "Seni takip ettim." Hala kıyıda oturduğu için kuyruğu su yüzeyinde süzülüyordu.

Ne tepki vermesi gerektiğini bilmiyordu. Onu takip edip fark etmediği için hüsran mı? Sırrını öğrendiği için endişe mi? Kıyıya çıkıp oturduğu için mutlu mu olmalıydı?

Cevap veremeyince Kenma ayaklarına bakmıştı. "O efsanenin doğru olduğunu hiç düşünmemiştim." Kafasını salladı. "Evet. İlk başta bende şaşırmıştım." Sessizlik karşısında boğazını temizledi. "Şey Kozume-sa " sözünü kesi. "Kenma desen olur."

Anlık bocaladıktan sonra devam etti. "Kenma. Burayı birine söyleyecek misin?" Kafasını salladı. "Öyle bir niyetim yok." Rahatlamıştı. Kıyıya çıktığı öğrenilirse neler olabileceğini tahmin dahi edemiyordu. "O halde neden buradasın? Şey yanlış anlama. Kıyıya çıkman bile güzel ama çoğu kişi buna karşı. O yüzden. Merak ettim."

Biraz düşünüp güneşe baktı. "Dediğim gibi. Farklı olduğunu düşünmüştüm ve ne düşündüğünü merak ettiğim için seni takip ettim." Anlamasa da kafasını salladı. "Peki beğendiniz mi? Karayı ve gökyüzünü." Gülümsedi. "Evet, güzelmiş." Hinata yanına gelip kıyıya oturduğunda kuyruğu yeniden oluşmuştu. "Artık şehre gitmeliyiz Kenma. Yokluğumuz fark edilmemeli."

"Tamam." Suya daldılar ve derinlere yol almaya başladılar. "Bu arada voleybol antrenmanlarına katılabilirsin. Koç seni çağırdı." Gözlerini devirdi. "Takımda kimse beni istemiyor ki. Öyle bir yerde voleybol oynamam."

"Ne düşündüklerine niye takıyorsun ki? Sahaya çıktığında bunların hiçbirinin önemi yok." Haklıydı haklı olmasına. Bunu biliyordu. "Bilmiyorum Kenma. Ya sırf onlar yüzünden voleyboldan soğursam." Çocuk kıkırdadı. "Hepsi birer aptal. Bunu bende biliyorum ama hiçbirinin yapmaya cesaret edemediği bir şeyi yapıyorsun. Ne düşündükleri onların sorunu."

"İstedin mi iyi konuşuyormuşsun." Kendi içinde kıkırdadı. "Söz veremem ama düşüneceğim. Sağ ol Kenma." Çocuk gülümsedi. "Sonra görüşürüz Shoyo." Şehre geldikleri için ayrılırken kenarda sarmaşıkları toplayan Yachi'yle karşılaşmıştı. "O sizin okulun pasörü değil miydi?" Kafasını salladı. "Evet. Sabah beni takip etmiş."

Yachi her sabah güneşin doğumunu izlemeye gittiğini biliyordu ama yeri bilmiyordu. "Yani o da mı merak ediyor, senin gibi?" Kafasını salladı. "O kısmı pek anlamadım ama takıma katılmamı istedi." Kızın gözleri parladı. "Katılacak mısın?" Omuz silkti. "Denemekten zarar gelmez diye düşünmeye başladım." Kıkırdadı. "Büyük kralla rakip olacağız."
...

Sonraki günlerde bir yandan Oikawa ile voleybol antrenmanı yapıp güneşi berber izleyip diğer yandan Kenma ile ritimlerini tutturup smaç çalışmışlardı. Fark etmeden bir hafta geçmiş ve Hinata okul takımına katılacağını koça söylemişti.

Tabi bu sürede sahile hiç gidememişti. Karaya çıkmak onun için bağımlılık haline geldiği düşünülürse 1 hafta uzun süreydi. Şimdi tekrardan sahil kıyısına oturup bacakları oluştuğunda derin nefes almıştı. Hemen karaya çıkıp kumlara yatmış ve rüzgar yüzüne vurunca gülümsemişti. "Burayı cidden seviyorum ya!"

"Çarpı 2." Kafasını geriye yatırdı ve Kageyama'ya baktı. "Günaydın." Gülümsedi ve güneşe baktı. "Daha değil." Kıkırdadı ve ayaklarını bağdaş yaparak doğruldu. Kageyama da yanına gelmişti. "1 hafta gelmeyince bile özlemişim." Hinata şaşkınlıkla ona baktı. "Sende mi?" Kaşlarını çattı. "Sende mi derken, ben çok yoğun antrenman dolayı hiç gelmemiştim."

Hinata gülümsedi ve güneşe baktı. "Aslında bende. Yaptığım sporun okul takımına katılacağım için fazladan çalışmıştım." Voleybolun karada oynanıp oynanmadığını bilmediği için söylememişti.

Kageyama kafasını salladı. "Senin adına sevindim. Bizim 1 hafta sonra turnuvamız var." Kafasını salladı. "Şimdiden başarılar." Aralarında sessizlik oluşmuştu. Hinata hangi spor olduğunu sormak istese de kara sporlarını bilmediği için çenesini tutmuştu. Her şeyi öğrenmek istiyordu tabi ama kimliği de gizlemeliydi.

"En sevdiğin yemek ne?" Anlık soruyla Hinata şaşırsa da gülümsedi. "Balık." En çok yedikleri şeydi ne de olsa. "Senin?" Tekte cevapladı. "Çilekli süt." Ne çileği ne de sütü bildiği için rol yaptı. "Hiç denemedim." Sanki suç işlemiş bakışlarla karşılaşınca yanlış bir şey söylediğini düşünmeye başlamıştı.

"Nasıl? Yarın getirsem dener misin?" Omuz silkti. "Neden olmasın?" Ama içinden sevinç çığlıkları atmaya başlamıştı. Resmen onların yemeklerini deneyecekti. Kageyama gülümseyerek kalktı. "Ben gidiyorum." Güneş doğmuştu o sırada.

"Yunuslar?" Üzerini yavaşça silkeledi. "Sabah antrenmanına 1 saat var. Ona yetişmeliyim. Sonra görüşürüz Shoyo." Merdivenlerden kaybolduktan sonra o da suya ilerlemeye başladı.
...

"Adım Hinata Shoyo, 1-3 sınıfı. Mevkim Smaçör. Beraber iyi vakit geçirelim." Koçun yanında tüm takıma karşı durmak bile tedirgin olmasına yetmişti. "Duyduğunuz gibi Hinata da voleybol takımında artık. Çabucak birbirinize alışmaya bakın. Hepiniz biliyorsunuz ki voleybol takım oyunudur." Hepsinden onaylayan sesler çıkarken koç gilümsedi. "Pekala saha etrafında 5 tur yüzün hemen. Isınmadan sonra Hinata B takımında maç yapacağız."

Yüzme sırasının en arkasına geçti ve takıma ayak uydurdu. "Merhaba." Yanına baktı. Mavi saçlı gülen yüzlü birisi vardı. Daha önce tanıştıklarını sanmıyordu. "Merhaba." Elini uzattı. "Adım Nagisa, pasörüm." Gülümsedi ve elini sıktı. "Memnun oldum. Galiba maçta seninleyim değil mi?" Kafasını salladı. "Evet." İçten içe Kenma olmasını umsa da A takımı muhtemelen as kadrodur. Hemen orada başlayamazdı.

Yüzme boyunca Nagisa ona herkesin isimleri ve mevkilerini anlatmıştı ki onun için faydalı olduğu kesindi. Pasörler sonra sahanın iki farklı tarafına geçip smaç antrenmanına başlanmıştı.

"Hey." Arkasına baktı. "Adım Kei. Smaçörüm." Bilse de senini çıkarmadı ve elini sıktı. Uzun boylu ve kaslarına bakılırsa as kadrodandı kesinlikle. "Memnun oldum." Elini çektikten sonra duymayı beklediği soru geldi. "Alınma ama mevkinden emin misin?" Sıra kendisine geldiği için önüne döndü. "Kenma topu çalıştığımız gibi atar mısın?"

Çocuk kafasını salladı. Hinata bir anda hızlandı ve kendini yukarı iterek önünde olan topa hızla çapraz smacı yapıştırdı. Top çizgiden biraz geriye düşmüştü. Azıcık hata ile dışardaydı. Kaya zemine çarpan topun sesi yankılanmıştı bir süre.

Arkasına baktı. "Sence emin miyim?" Çocuk açık olan ağzını kapadı. Hinatsa omzunu silkerek Nagisa'nın smaç sırasına girdi. "Bu, muhteşemdi." Gülümsedi. "Sağ ol." Sıra kendisinde olan siyah saçlı biri gözlerini devirdi. "O ucubeye fazla yaklaşma Haru. Ona ihtiyacımız yok." Sonrasında top için hızlanmaya başlamıştı.

Ve işte belası olacak kişiler şimdiden kendini göstermişti.

Merman Hinata~KagehinaWhere stories live. Discover now