Sürpriz karşılaşma

79 10 1
                                    


"KAZANAN *** LİSESİ!" Takım bir an birbirlerine inanamıyormuş gibi baktıktan sonra hepsi Hinata'nın üstüne çullandı. Başarmışlardı. Kendi bölgelerini temsil edip Ulusal yarışmalara gidiyorlardı. Sahanın üstüne gezerken son kez birbirlerini kutlayarak sıraya geçtiler.

Selamlaşmadan sonra sahada el sıkıştılar. "Anlaşılan ulusallara ben gidiyorum." Oikawa dolu gözleriyle kıkırdadı. "Büyük Kralı yendiysen kaybetmeyi düşünme bile chibi-chan." Kafasını salladı. "Küçük dev olmasın o." Omuz silkti. "Sen öyle diyorsan." Ayrıldı iki takım

"Kenma!! Ben mutluluktan ölmek üzereyim." Takım ona bakarak kıkırdadı alışmışlardı. "Bu akşam nereye gidiyoruz?"
"Şu yeni açılan restorana gidelim mi?"
"O kadar güzel değilmiş diye duydum."
"O halde her zamanki yer mi?"
"Orası çok dolu oluyor."
"Yemek güzel çünkü."
"Ee, bir yere gitmeyelim mi?"
"Amaan, biraz beklesek de gireriz. Yola koyulalım. Açım ben."
"Benim kollarım acıyor lan. O Oikawa kollarımı kıracaktı."

Hep beraber salondan çıkıp yemek salonuna gittiler. Uzun süren muhabbet ve eğlenceyle kazandıklarını kutlarken en sonunda ayrılma vakti gelmişti. "Unutmayın 2 güne antrenmanlara devam ediyoruz. Ulusallar bizi bekliyor. İşimiz kolay değil." Kaptanlarının son uyarısıyla Hinata gerindi ve yola koyuldu. "Oraya mı gidiyorsun Shoyo?"

Kafasını salladı. "Biraz sakinliğe ihtiyacım var. Ayrıca Kageyama gece oraya gelmez. Sen?" Elini kaldırdı. "Bunun için çok yorgunum. Yemekte uyuyakalacaktım neredeyse." Kıkırdadı. "Zorlu bir maçtı yorulmuş olmalısın." Gideceği yere geldiğinde durdu. "İyi geceler Kenma."

Sonra arkasını döndü ve sahile doğru yol aldı. 1 haftadır ne oraya gitmiş ne de güneş yüzü görmüştü. Yarışmalara ne kadar odaklansa da aklı hep Kageyama'ya gitmişti. Bunu artık geri alamayacağını biliyordu ve onunla yüzleşmesi gerekiyordu. Tabi hala onu bekliyorsa. Nefesini verdi. Olumsuz düşünmeyecekti ve şimdilik konuyu bıraktı. Oraya gitme nedeni sadece biraz nefes almaktı.

Karaya vardığında gözleri parlayarak dışarı çıktı. Ayaklarını biraz esnettikten yıldızlı gökyüzünün altına oturdu ve gülümsedi. Gerçekten Büyük Kralı yenmişti. Gerçekten ulusallara gidecekti. Güldü. Galiba yapacaktı.

"HOOO ULUSALLAR BENİ BEKLEYİN KÜÇÜK DEV HEPİNİZE GÜNÜNÜZÜ GÖSTERECEK! BEN HERKESTEN YÜKSEKTE OLACAĞIM!" Sonra kahkahalarla havaya zıpladı. Kimsenin kendisini geçmesine izin vermeyecekti.

Merdivenlerden ayak sesleri duyduğunda kahkahası içine kaçmıştı.
"Hey hey hey dostum sakin ol. Herkes seni duydu."
"Cidden kulaklarım çınladı. Bu nasıl ses lan?"
"Shoyo?"

Son sesle yutkunurken kendisine bakan üçlüye döndü. "Şey, merhaba Kageyama. Seni beklemiyordum." Çocuk koşarak ona sarıldığında bir an şaşırsa da karşılık verdi. Kulağına fısıldadı. "Sonra konuşabilir miyiz?" Kafasını salladı. "Evet."

Kageyama ondan ayrıldı ve ikiliye döndü. "Voleyboldan arkadaşlarım. Uzun olan Kuroo, yanındaki baykuş kafa da Bokuto," beyaz saçlı olan güldü. "Bunu itiraf olarak alıyorum Kageyama. Bu küçük turuncu dev kim?"

Kıkırdadı Shoyo. "Adım Hinata Shoyo." Kageyama gözlerini kırpıştırarak ona baktı. "Soyadın varmış." Kuroo yanına gelip kafasına vurdu. "Elbette soyadı var aptal. Neyse. Buraya kafa dinlemeye gelmiştik bize katılsana." Omuz silkti. "Neden olmasın."

"Bu arada az önce neyin kutlamasıydı o? Çok sevinmişe benziyordun?" Yere değişik paketlerde atıştımalıklar yayılırken Hinata hangisini deneyeyim diye düşünmeye başlamıştı. "Şey, bende sporcuyum ve boyumdan kaynaklı olarak beni ciddiye alan pek yok. Ama bu yıl ulusallara gidebiliyorum. 1 haftadır bunla uğraşıyordum."

Bokuto kafasını salladı. "Ahh, o hissi bilirim. Bende her yıl Tokyo'yu temsil ettiğimde öyle hissediyorum. Aloo Kageyama. Gel şu ulusallara artık. Eğleniriz." Kageyama gözlerini devirdi. "Bahar turnuvasında oradayım. Bekle ve gör." Kageyama atıştırmalıklardan birini açtığında uzun ince çubuklar çıkmıştı içinden. Kuroo ve Bokuto da aynı paketlerden almıştı. Ama başka yoktu.

Kageyama paketi ona uzattı. "Benden al. Burada olacağını tahmin etmemiştim." Gülümseyerek elini pakete daldırıp birkaç tane aldı. Tadı tuzluydu ve çıtırdı. Çok sevmişti. Kuroo gülümsedi. "Kageyama bilinmedik yer dediğinde bende kimseyi beklemiyordum doğrusu." Bokuto yemekten kafasını kaldırdı. "Harbi lan. Hinata sen burayı nerden biliyorsun?"

"Pek de farklı değil aslında. Burayı buldum ve gün doğumunda gelebildiğim kadar geldim. Bir sabah da Kageyama'yla tesadüfen karşılaştık ama ikimizden başka birisi olduğunu sanmıyorum." En azından kara insanı olarak diye içinden geçirdi.

1 saate yakın muhabbet ettiklerinde Hinata gerçekten eğlenmişti. Bokuto ve Kuroo gerçekten matraklardı ve Kageyama onlara kızmaktan yorulmuştu. "Bu arada aklımda bir fikir var." Herkes Kageyama'ya baktı.

"Shoyo voleybolda iyi sayılır. Antrenmanı erken bırakıp sahilde beraber voleybol oynasak herkese uyar mı?" Bunu derken Shoyo'ya göz ucuyla bakmıştı. "Gün batımından sonra olur." Sonra ikiliye baktı. "Hey, voleybol voleyboldur. Neden olmasın? Hem burası da yeteri kadar büyük." Kuroo da omuz silkti. "Farklılıktan zarar gelmez. Bakalım bu bücürük nasıl oymuyormuş?"

Kaşlarını çattı. "Küçük Dev'i tercih ederim. Of ya." Sonra aklına gelenle gülümsedi. "Bir ihtimal iki arkadaşımı da getirebilir miyim? Voleybolu biliyorlar ama o kadar iyi değiller." Bokuto öne eğildi. "Ne kadar kalabalık o kadar iyi." Kuroo da onayladı. "Aynen." Sonra bileğine baktı. "Gitsek iyi olur artık yoksa sabah ölüyüz arkadaşlar. Shoyo senin evin yakın mı?"

Kageyama ayağa kalktı. "O biraz daha burada kalacaktır. Biz gidelim. Yarın sabah görüşürüz Shoyo." O da gülümsedi. "İyi geceler Kageyama." Kuroo peşine takılırken ona şaşkınlıkla baktı. "Bur bir dakika, sabahın köründe kalkmayacağını söyle bana." Omuz silkti. "Boşver." Onlar merdivenlerden kaybolduğunda Hinata kendini yere bıraktı.

Nasıl bir gün yaşamıştı o?

Merman Hinata~KagehinaWhere stories live. Discover now