Fazla Güç

89 10 3
                                    


"Evvet!" Voleybol B takımı olarak ilk defa A takımına karşı üst üste iki set almıştı ve aşırı iyi hissediyordu kendini. En sonunda takımla tam uyumu yakalamayı başarmıştı. Üst üste binip zafer kutlarken diğer takım kötü bakışlar atıyordu. "Pekala toplanın."

"Maçlarımız 2 hafta sonra başlıyor ve ana kadromuzu biraz değiştireceğim." Ana kadrodakiler gerilirken yedekler heyecanlıydı. "Hinata ve Yukine ana kadroya. Haru ve Kimura yedeklerdesiniz." İki smaçör el çakışırken Rin itiraza başlamıştı. "Ama koç hadi Yukine tamam da Hinata takıma uyum sağlayamaz. Dengemiz bozulur." Yukine anında itiraza başlarken yakım kendi arasında tartışmaya girmişti.

   Hinata tam ağzını açtığında Kenma'nın sesi herkesi susturdu. "Dengemizi bozan kişi   asıl sensin." Rin ona şaşkınlıkla baktı. "Geldiğinden beri Hinata'yı üye kabul etmeyen sensin. Takıma uyum sağlayacağına eminim."

   Koç gülümsedi. "Karar verilmiştir o halde. İkiniz A takımındasınız artık." Takım antrenman bitimi olduğu için dağılırken Haru yanına geldi. "Tebrikler Hinata." Gülümsedi. "Sağ ol Haru. Gel de beraber oynayalım." Meydan okuyan bakışlarını gönderdi. "En kısa sürede oradayım." Nagisa arkasından sarıldığında dengesini son anda toparladı. "Aferin Shoyo. Emindim zaten başaracağına." Çocuğun kafasını kaşıdıktan sonra ayrıldı.

    Voleybol takımıyla bu kadar iyi anlaşacağını hiç tahmin etmezdi ama iyiki de katıldım diyordu artık. "Sana şunu söyleyim." Rin hala memnun olmayan bakışlarla dibine geldi. "Yanlış fikirlerini takımın aklına sokarsan elimden kurtulamazsın." Kaşlarını çattı. "Ne düşündüğüne dair fikrim yok ama hepimiz burada sadece voleybol oynuyoruz değil mi? Geri kalan düşüncelerimizin ne önemi var?" Takımın tamamı etraflarında toplanmıştı. Bu çok rahatsız ediciydi.

"Herkesi tehlikeye atarsan elbette önemi var." Kenma yanına yanaşıp elini omzuna koydu. "O konuda." Takımın geri kalanına baktı. "Shoyo'nun yüzey fikrine o kadar kötü yanaşmıyorum. Ama bir düşünce bu kadar tehlikeliyse ikimizde takımdan ayrılmalıyız değil mi?"

   Herkes suspus kesildiğinde Kenma nefesini verdi. "Herkes kendi fikrinden sorumludur ve kimseye karışmak düşmez. Anlatabildim mi?" Kimse itiraz etmeden dağıldıklarında Shoyo sıkıca Kenma'ya sarıldı. "Teşekkür ederim Kenma!" Çocuk ona baktı. "Takıma benim isteğimle katıldın. Sorun yaşamanı istemedim."

   Dışarı çıktıklarında kenarda Oikawa as kadrodan Kei ile konuşuyordu. Onu gördü mü hemen gülümsedi. "İyi insan lafının üstüne gelirmiş. Nasılsın chibi-chan?" Gözlerini devirdi. "Oikawa burada ne işin var?" Yukine t-shirt'üne tutundu. "Büyük Kralı sen tanıyor musun Hinata?"

   Oikawa hüzünle ona baktı. "Aşk olsun hiç bahsetmedin mi?" Yanına yaklaşıp yavaşça kafasına vurdu. "Rakip takımın pasörüyle arkadaş olduğumu rahatlıkla söyleyebilirmişim gibi aptal." Sonra arkadaşlarına döndü. "Oikawa komşumuz. Oradan tanışıyoruz." Ona baktı. "Ha birde as kadroya girdim." Gülümsedi. "Şimdi Kei söyledi. Tebrikler."

  Biraz boş muhabbet sonrası Oikawa Hinata'yı kaçırması gerektiğini söyleyerek uzaklaştırmıştı. "Biraz sakin ama! Bu kadar önemli ne olabilir?" Oikawa derin nefes verdi. "Bir gemiye gereğinden fazla yaklaşmış ve birinin 'o şey denizkızı mı' diye bağırdığını duymuş olabilirim. Korkudan ne yapacağımı bilemedim ve hemen dibe kaçtım."

   Hinata birkaç defa gözlerini kırpıştırdıktan sonra nefesini verdi. "Aptal Kral. Aptal." Yerinde kıpırdandı ve ona endişeli gözlerle baktı. "Ne yapmam gerek Shoyo? Ya araştırma yaparlarsa ya benim yüzümden burayı bulu-" Eliyle ağzını kapadı. "Öncelikle sakin ol." Elini çekti. "Biz kara insanları gözünde neyiz?"

"Efsane?" Kafasını salladı. "Evet. Sadece birkaç tane insan seni gördüyse gördü. Ellerinde kanıt yok. 3-5 gün gitme yeter. Bir şey olmaz." İçi rahatlasa da endişeliydi. "Hem ne diye yaklaştın ki?" Bakışlarını kaçırdı. "Merak ettim."

"Ne? Kara insanlarını merak etmiş olamaz mıyım?" Hinata gülümsedi. "Normal elbette. Ama dikkatli ol." Pes etmiş şekilde kuyruğuyla oynadı. "Tüm cesaretim akıp gitmiş gibi hissediyorum." Ellerini yüzüne götürüp kaldırdı. "Merakın olduğu sürece cesaret geliyor Oikawa. Ayrıca bende kaç defa böyle olay yaşadım. Normal yani.'

Çocuk kıkırdadı. "Ben yaşadıysam senin yaşadıklarını tahmin bile edemiyorum."
...

   Kageyama sözünü tutarak sahile voleybol topu getirmişti. Hinata topu kaptığı gibi incelemeye başlamıştı. Dokusu farklıydı. Ayrıca çok hafif geliyordu. "Muhteşem." Kageyama'ya baktı. "Hadi deneyelim! Topa nasıl vuracağımı biliyorum. Dün öğrendim."

   Kageyama dünü aklına getirerek topu belli yükseklikte pas attığında Hinata koşarak  zamanı ayarlamış ve topa vurmuştu. Ama top ciddi anlamda uzağa giderken şaşkınlıkla yere indi. "Şey, o kadar güç uygulamana gerek yok." Adımları sayarek ilerledi ve ayağıyla çizgi çekti. "Saha buraya kadar. Çizginin içine düşmeli." Normalde bu güç suyun içinde tam yetiyordu ama karada azaltması gerekecekti anlaşılan

Onaylayarak koştu ve topu alıp geri geldi. "Biraz daha yükseğe atabilir misin?" Pasörlük yeteneği anında harekete geçerken hesaplamalar beyninde dönmeye başlamıştı. "Pekala. Olabildiğince hızlı koş ve zıpla. Topu oraya atacağım."

Kafasını salladı. Kageyama'ya güveniyordu. Top ona gelirdi. Geriye çekildi ve hızla koşarak zıpladı. Top tam önünde bittiğinde gülümseyerek topa vurdu. Kageyama'ya gözleri parlayarak baktı. "Oldu bu sefer değil mi?' Onayladı. "Evet. İyiydi."

Fazla iyi diye düşündü Kageyama. Önceden voleybol tecrübesi olmayan birinin topa böyle vurmasını beklemiyordu. "Birkaç tane daha pas atar mısın?" Kafasını salladı. "Tamam." Ona fazladan antrenman oluyordu ama sadece pas vurmayı değil karşılamayı da öğretmesi gerekecekti.

Merman Hinata~KagehinaWhere stories live. Discover now