𝙺ı𝚢𝚊𝚖𝚎𝚝𝚒𝚗 𝙼𝚎𝚕𝚎𝚔𝚕𝚎𝚛𝚒 - 𝚂𝚊𝚗𝚜 𝙰𝚄'𝚜 / 𝚃ü𝚛𝚔ç𝚎

× Hanako ×

"Yıllar yıllar önce, bu diyarlarda bulunan bir efsanede şöyle anlatılır;

İnsanlığın ilk tarihlerinde Dünya'da bulunan üç kitap ve bu kitapların yanında bulunan dokuz adet cilt kitap birden ortaya çıktı. İnsanlar bu kitapları ve ciltleri büyülü olduğu ve Tanrı'nın bunu bir ceza olarak insanlığa verdiğini düşünüyorlardı. Çünkü bu kitabın ve ciltlerin içini incelemek isteyen kişiler birden ortadan kayboldu. Söylenenlere göre kaybolan insanların yanında olan insanlar, bir ışık hüznesinin belirdiğini ve o kişileri içine çektiğini söylerler. Ve bir daha o kişilerden haber alınamamış...

Bir gün bu kitap ve ciltleri cesaretli üç arkadaş okumaya karar verir. Kitap ve ciltlerin bulunduğu tapınağa gizlice girip onları okudular. Ve birden ortadan kayboldular, kayboluşunun sebebini kimse çözemedi. Üçü de arkalarında ne bir iz ne de başka bir şey bırakmışlardı. Söylentilere göre o üç arkadaş sadece 'Mavi Ay' esnasında ortaya çıkıyordu ve insanlara gereken cezayı verip Mavi Ay gittiğinde ortadan kayboluyorlardı. Birçok insan onları yakalamak için yola çıktı fakat geri dönen olmadı. Onları görenlerin de olduğu savunuluyor fakat o kişiler dehşet verici bir şekilde akıllarını yitirip intahar ediyorlardı. İnsanlar bu olanlar yüzünden o kitapları kutsal tapınaklarda bulundurmaya ve kaybolmamasına özen gösteriyorlardı. Çünkü düşünüyorlardı ki bu kitapları o üç arkadaş almaya geleceklerdi ve bu geliş herkes için çok feci sonuçlanacaktı..."

Kadın anlattığı efsane bittikten sonra gençlere şöyle bir baktı, gençlerin birkaçı ürkmüşe benziyor, diğer kalanlar da cesaretlerinden ödün vermiyorlardı. Kadın gençlerin bu hâline şaşırmamıştı çünkü gelen herkes genelde böyle tepki veriyordu. Küçük bir tebessüm ile onlara bakarken aralarından bir kız elini kaldırıp konuşmak için izin istedi. Kadın kızın konuşmasına izin verdi ve kız konuşmaya başladı. "Acaba o kitabın adı ne?" Kadın tebessüm ederek cevap verir. "Kıyametin Melekleri".

(Yüzyıllar sonra...)
2XXX
Tanrısal Bakış Açısı

       Sağanak yağışlı ve şimşeklerin çaktığı bir sabahta Bad Guys ekibi günlük işlerini yapıyordu. Nightmare ekiptekilere kale içinde yapacakları görevler vermişti ve onlar da yapıyorlardı.

Her şey normal ve klasik şekilde ilerlerken birden kalenin dış kapısının zili kalenin koridorlarında yankılandı. Garip, çünkü kaleye gelenler sadece Nightmare ve ekibi oluyordu. Bir misafir olma olasılığı veya yolunu kaybetmiş birinin gelmesine imkan yoktu.

Herkes kalenin dış kapısının çalmasına şaşkındı, kalede herkesin olması sebepli muhtemelen Nightmare'ın birini çağırdığı düşüncesi akıllarına yeni gelirlen Nightmare kendi başına kalenin dış kapısına gidip kimin veya neyin kapıyı çaldığına bakmaya gitti. Kapıda biri varsa, veya her neyse ondan herhangi bir negatiflik veya pozitiflik hissetmemesi onun garibine gitmişti, kapıya yaklaştıkça kendini karşısına çıkacak şeye karşı hazırlıyordu. Kapının önüne vardığında kapı normalden büyük olduğu için Nightmare kapıyı dokungaçları ile tutup içeri doğru kapıyı açtı.

Karşısında kimi görmeyi beklediğini kendisi de bilmiyordu, ama karşısında birini görememesi garibine gitmişti. Biraz etrafına bakındıktan sonra şortunu çekiştiren bir şeyin olduğunu fark etti ve aşağı doğru baktı. Karşısında küçük bir kız çocuğu duruyordu. Kızın üstünde siyah bir elbise, dizine kadar gelen beyaz çorapları vardı. Gözleri açık gri renginde ve saçları fazlasıyla siyaha kaçan bir lacivert tonundaydı, saçının uzunluğu ise beline kadar geliyordu. Arkasında bir kuyruk vardı ve kuyruğun ucunda ters bir kalp şekili vardı, kuyruğu da saçları ile aynı renkteydi, kedi kulağı da vardı ve o da aynı renkteydi. Sağ yanağında elmas şeklinde siyah bir şekil vardı. Nightmare'a gülümsüyordu sevecen bir yüzle bu küçük kız. Nightmare bu küçük kızı burada görmeyi beklemiyordu, aynı zamanda buraya nasıl geldiğini de anlamamıştı.