8.BÖLÜM "GİZLİ HAYKIRIŞLAR"

300 17 6
                                    



ŞEHRİN ÇOCUKLARI
8.BÖLÜM "GİZLİ HAYKIRIŞLAR"

Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Göz yaşlarıma, ellerinizle?

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.

Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.

Orhan Veli

Zihnimin bir köşesinde dudaklarımdan dökülmeyen şiirin sesi yankılanırken ne kadar süredir bulunduğumu bilmediğim odanın içinde gezindi gözlerim. Gecenin ürkütücü karanlığın etkisiyle titrek bir nefes alırken uyanalı bir süre olmuş olsa da hala aynı yerimde haraketsiz bir biçimde durmaya devam etmiştim.

Üstelik yeni yeni kendime geldiğini hissettiğim bedenim, başımda derin bir sızı vardı. Yavaşça doğrulmaya çalışırken kapalı olan kapı içerisini daha da türkücü bir konuma getirirken tutunabileceğim bir şey ararken elime çarpan komidinle cesaretlenerek kalktım.

Karanlığı sevmezdim.

Odadan yavaş adımlarla çıktığımda açık bırakılan koridorun ışığı kapıyı açmamla birlikte içeriye dolmuş üzerimdeki gerginlikten biraz olsun kurtulabilmemi sağlamıştı. Neler olduğunu hatırlayamıyordum ve bu durum ise canımı sıkıyordu en son salondaki görüntüler vardı zihnimde. Ulaş'la olan inatlaşmamız.. ama sonrası?

Merdivenlere yönelirken başımın dönmesiyle kendimi dizlerimin üzerine bırakarak derin bir nefes aldım. Zihnimin içinde fırtınalar esiyor şimşekler çakıyordu bu durum ise bedenime yorgunluk hissiyatıyla geri dönüş yapıyor yerinden bile kalkamaya mecali olmayan birisine dönüştürüyordu. Nefesimi titrek bri şekilde verirken karnıma yasladığım bacaklarımı sıkı sıkı tutmaya başladım, küçük yaşta kaybolmuş bir çocuk gibi çaresiz hissediyordum abimin olmayışı, aramayışının üzerimdeki etkisi terkedilmişlik hissiyatını uyandırıyordu.

İnada bindirip ilk o arasın tavrına girdiğimden dolayı da arayamıyordum fakat içten içe içimi yiyen bu durum beni daha kötü bir durumun içerisine itiyordu. Ne olursa oldun uyumadan hemen önce saçlarıma öpücük kondurmadan uyuyamayan abim, uyuyabiliyor muydu şimdi?

Ben onu, onun varlığının beni hissettirdiği güveni istiyordum. Kim beni ondan daha çok düşünebilirdi ki? Ulaş'ın beni koruyabilecek gücü vardı etrafı saran güvenlikler bunun işareti olsa da o güveni içimde hissetmiyordum ki çünkü güven gösterilmezdi hissettirilirdi. Ama garip bir şeyler de vardı.

Bedenimi yavaşça kaldırırken kenarlıklara tutuna tutuna indiğimde açık olan ışıklardan dolayı rahatlıkla haraket ediyordum, salona doğru ilerlerken içerisini aydınlatan loş bir ışık vardı. Diğer kısımlara göre daha karanlıktı. İlerledim, kulaklarıma ulaşan ses duraksamama sebep olsa da devam ettim daha iyi duyabilmek için fakat oda beni duymuş olmalı ki sesler bir anlığına kesilirken titrek bir nefes alarak girdim içeriye.

"Uyandın mı," sesinde hiçbir sertlik yoktu. Göremeyeceğini bilsem de başımı aşağı yukarı onaylar anlamda sallarken sessizce iç çekişi ulaştı kulaklarıma.

"Bir dakika kardeşim," telefonla mı konuşuluyordu? Kısa bir süre sonra bir ses ulaştı bana.

"Güzelim?"

Abim.

Beni aramamıştı. Sessizliğimi korumaya devam ederken buruk bir gülümseme yerleşti birkaç saniyeliğine dudaklarıma. Beni bırakıp gidebilmişti. Beni. Özlemiyor muydu hiç?

Şehrin ÇocuklarıWhere stories live. Discover now