6.BÖLÜM "AŞKIN ESARETİ"

338 23 16
                                    


Yorumlarınızı bekliyorum, iyi okumalar! 🐝

ŞEHRİN ÇOCUKLARI
6.BÖLÜM "AŞKIN ESARETİ"

Sinirden içim içimi kemirirken bir yandan hoşnutsuzluğumu oldukça belirten bir ifadeyle birlikte kendimi yemeye zorladığım yemekler midemi bulandırıyordu. Tavırların çalışma odasında bozuk olan abimin moralini yerine getirirken Ulaş'ın da ilk defa güldüğünü görmemi sağlamıştı.

Fakat Açelya diyorlardı! Açelya..

Kanlı bıçaklı olduğum kızı gelip abimle mi evlendireceklerdi?

Dudaklarımı birbirine bastırırken elimdekileri tabağın kenarına koyarak suya uzanarak birkaç yudum aldım. Bu durum abimin canını sıksa da çok fazla umursadığını sanmıyordum evlenirdi, evlenmek onun için çokta zor değildi fakat bu evliliğin gerçeğe dönüşmesinin imkansızlığı benim gidip Ulaş'a aşık olmam kadar imkansızdı! Abim her ne kadar ilişkilerini bana yansıtmamaya çalışsa da uzun süreli bir ilişkisinin olduğuna hiç denk gelememiştim. Çapkındı, kısa süreli ilişkilerden hoşlanırdı kimseye güvenmez kimseye karşı kendine karşı bir güven oluşmasını sağlamazdı. Gelip geçiciydi onun için dışarıdaki insanlar güvendiği tek tük insan vardı, birkaç gün öncesine kadar sadece Barbaros olduğunu düşünüyordum gözlerime sanki perde inmişti ve hiçbir şeyin farkına bile varamamıştım.

Şeyda, Kırca ve Ulaş..

Şeyda ve Kırca ile olan sohbetlerine pek fazla denk gelemesem de bugün sezdiğim kadarıyla Ulaş'a karşı benim garipsediğim bir güven vardı ona karşı abimde. Aynı şekilde Ulaş'ta da onu gözlemlemiştim, ilk gördüğüm zaman pek kendini bana yansıtmamış olsa da bugün gördüğüm şey düşüncelerimi kanıtlıyor gibiydi. Yine de içimde var olan şüpheden kurtulabildiğim söylenilmezdi ve benimle birlikte her şeye herkese karşı ömür boyu gidecek gibiydi de bu durum.

Annemin sesiyle irkilirken elimdeki su bardağını titreyerek masanın üzerine koyduğumda ona baktım, ne dediğini anlayamadığımı anlamış gibi tekrarladı sözlerini "diyorum ki hayat nasıl gidiyor kızım," kendimi gülümsemeye zorlayarak ellerimi indirdim bacaklarıma.

"İyi gidiyor öyle.."

Ufak çaplı beyaz yalanlar, oysa benim kendimi bildim bileli söylediğim yalanlardı. "Büyüdükçe daha da güzelleşti değil mi Ferhunde, daha dün gibi çocuktu ne ara büyüdü." Aniden araya giren babamın sesi ardından dudaklarından dökülen cümleleriyle titrerken toparlandım hızlıca. Ulaş'ı kesinlikle kestirmişti gözüne ve zaferine ulaşmadan kolay kolay gidecek gibi de durmuyordu.

"Öyle tabi hayatım. Ulaş oğlum sen bahsetsene kendinden biraz, kaç yaşındasın var mı biri hayatında? Genç ve yakışıklı çocuklarsınız eminim sizi kapanlar olmuştur.." diyerek Ulaş'a yönelttiği soruların ardından dudaklarından küçük bir kahkahası dökülmüştü.

"Yirmi yedi yaşındayım ef-..Ferhunde abla." Hafiften toparlanarak annemin sorduğu diğer soruya cevap vereceği sırada gözleri bana ulaşırken dudaklarımı birbirine bastırarak başımı eğdim, bilerek yapıyordu!

"Ve hayatımda birisi yok."

Eline bir şeyler söyleme fırsatı geçen babam hemen olaya dahil olmuştu. "Yaşlar gidiyor otuza, bir evlilik yaparak hayatı bir düzene koymak önemli. Tabi sende önemli bir aileden geliyorsun Ulaş öyle herkes yakışmaz ailenize, aynı durum bizim içinde geçerli. Şansımıza yakışır bir damat.. gelin önemli, bu işler baştan savılacak bir konuda pek değil. Aşkmış sevgiymiş basit işler, gelip geçici durumlar evlilik durumlarında kalple değil mantıkla ilerlemek gerekiyor." Bakışları bana kayarken beğeni dolu bir ifade yerleşti yüzüne, resmen yamamaya çalışıyordu!

Şehrin ÇocuklarıWhere stories live. Discover now