❄️Farklılıklar❄️

134 9 42
                                    

❄️|Elsa

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

❄️|Elsa

O olaydan sonra Jack, üç gündür okula gelmiyordu. O bana gelmediği için bende ona gitmiyordum. Tek arkadaşımın bana karşı duyguları olduğunu öğrenmiştim ve bu kadar işimin arasında tek dostumu kaybedip tamamen çökmekten deli gibi korkuyordum. Jack benim, yıllar sonra var olan tek gerçek dostumdu. Yakalamam gereken katiller sürüsü vardı. İşletmem gereken bir şirket vardı. Okuyup bitirmem gereken bir okul vardı. Jack bu yıl hayatıma girip bana dayanak olarak bütün bunları daha katlanır hâle getirmişti ve ben üç gün önce, bana karşı duyguları olduğunu öğrenmiştim.

Aynı zamanda da kendi duygularımın da farkına varmıştım.

Jack'e karşı duygularım arkadaşça değildi. Ondan etkileniyordum. Bunu inkar edemezdim. Ki zaten Jackson Overland Frost etkilenilmeyecek biri değildi. Yine de ilk arkadaşımı etkilenme duygusu yüzünden kaybetmek istemiyordum. Onunla vakit geçirdikçe tohum olan bu duygu, filizlenip bir ağaca oradan da ormana dönüşmüştü ama ben bunu fark etmemiştim.

Snow'a olan sözümü tutmuştum. Bir gün âşık olursam karşımdaki kişiden saçlarını beyaz, gözlerini mavi yapmasını isteyecektim. Eğer Jack bana gerçekten âşıksa bu dediğimi yapacaktı değilse yapmayacaktı ve ben bir karara varacaktım. Eğer yaparsa ona karşı olan duygularımı itiraf edecektim, yapmazsa onunla arama bir çizgi çekecektim. Kesinlikle aşılması yasak olan bir çizgi.

Korkuyordum. Tek dayanağımı kaybetmekten korkuyordum.

Ağzımdan titrek bir nefes aldım ve gözlerimi sımsıkı yumdum. Ağlamamalıydım. Gözyaşılarımın akışı bana özel kalmalıydı. Bana gerçekten değer veren insanlara özel kalmalıydı. Beni yargılayacak kimse görmemeliydi onları. Sınıfın ortasında ağlamayacaktım.

Zil çalınca masamdaki kitapları toplayıp çantama yerleştirdim. Ardından yanımda getirdiğim okuma kitabı olan Ötediyar serisinin ikinci kitabı Kışkent'i çıkardım. Açık mavi ve kırmızı kalemlerimi elime alıp kaldığım yerden okumaya devam ettim. Kitapları altlarını çizerek ve kenarlarına notlar alarak okumayı seviyordum. Çünkü bu dünyada benim düşüncelerime karışan kimse yoktu.

Kitaba dalmış bir şekilde okurken iki kızın sesi kulaklarımı çınlattı. Uğultu hâlde gelen sesler anlam kazandığında gözlerimi kitaptan çekip boşluğa diktim ve sesleri dinlemeye başladım. "Ay evet! Daha da yakışıklı olmuş. Tam bir sanat eseri..." Kız mest olmuş bir şekilde konuşurken kimden bahsettiklerini anlamaya çalıştım. Eğer düşündüğüm kişiyse... "Katılıyorum. Frost bu sefer kendini aştı." Kitabımın arasına ayracı koyup kapağını kapattım ve ayağa kalktım. Hızla sınıftan çıkıp yemekhaneye indim. Yeni geldiyse arkadaşlarının yanına gitmiştir. Benim yanıma gelmemesini anlıyordum. Önce arkadaşlarına bu durumu sindirmek için zaman tanıyordur.

Yemekhaneye girip gözlerimle içeriyi taradım. Ardından gördüm. Kar gibi bembeyaz saçlarını ve gökyüzü gibi masmavi gözlerini gördüm. Arkadaşları ile konuşup gülüyor, yeni imajını daha mükemmel hâle getiriyordu. Onu gördükten sonra oradan çıkıp koşarak temizlik odasına gittim. Duygularımın alevlendiği yere. Ders zilinin çalmasını umursamadan telefonumu çıkarıp Jack'e mesaj attım.

ice princess ❆ jelsa ✓Where stories live. Discover now