20 - Öyle Ölmem Roket At

177 29 48
                                    

Ekin, yavaşça uyanır. İlk fark ettiği, büyük evin ne kadar sessiz olduğudur. Büyük evin içinde her zaman Ebru'nun varlığını hissederdi.

Şimdi ise bunu hissedemiyordu! Ebru'nun yerde gümleyen ayak sesleri yoktu. Nefes alıp verme sesi bile yoktu. İlk duyduğun'da korkunç gelen bu seslere, nasılda alışmıştı!

Şimdi, onların varlığını nasıl'da arıyordu! Bu duruma kendi kendine oldukça şaşırır. Uzaktaki balkon camından dışarı bakar.

Dışarıda kuvvetli bir rüzgar esmektedir. Gökyüzü gri bulutlar ile kaplıdır. Şiddetli rüzgar; gri bulutların bıraktığı, az miktardaki yağmur'u önüne katarak sağa sola savurmaktadır.

Eğer dışarıda olsaydı. Bu şiddetli rüzgarın kendisini nasıl savurabileceği, kafasında dolanır. Bu düşüncelerden kurtulmak için evin içinde bir tur atmaya karar verir.

Ekin, evin içinde biraz dolaştıktan sonra. Ebru'nun televizyon battaniyesi gözüne takılır. Koltuktan, normalden fazla sarkıyordur. Açık bir davet gibi ucu kıvrılmıştır!

Ekin, buraya tırmanmaya karar verir. Tahmininde yanılmamıştır. Ebru buraya bir tabak yemek ve bir not bırakmıştır.

Ekin, dev alfabesine aşinadır. Bunu sağlayan annesidir. Ufak yaşlarından beri Ekin'i, zorla'da olsa. Bu konuda   çalıştırmıştır. Ama genede ablasının aksine, hiç bir zaman dev alfabesini çok iyi okuyamamıştır.

Ekin, kendini biraz zorlayarak. merakla yazıyı okumaya başlar.

"Meraaak... Etme... Yakında... Geri... Dönerim... XXX..."

Ekin'nin dikkati, notu koltuğun üzerinde dik tutan, televizyon kumandasına takılır. Ebru'nun kumandayı buraya bilerek bıraktığını düşünür...

Televizyon'u açarak bir şeyler yemeye koyulur. Bir süre sonra, bir belgesel kanalında takılı kalır. Kanalda bir insan dünyanın çeşitli yerlerine gidiyordur.

Çeşitli ülkelerden doğa ve şehir manzaları ekrana geliyordur. Ekin, bu görüntüleri dikkatle seyretmeye başlar.

Evin, dış kapısından mekanik sesler geldiğinde. Ekin biraz korkar. Televizyon izlemeye o kadar kaptırmıştıki. Kapının dışından çok rahat duyacağı dev ayak seslerini duyamamıştı.

Kapıdan Ebru'dan başkasının gelemeyeceğini düşünerek rahatlar.

Heyecanla koltuğun kapıya yakın kısmına doğru koşar. O anda Ebru'nun büyük kapıyı açtığını görür. Ebru'nun yanında, bir insan dev daha vardır.

Ebru, bir eliyle yanındaki insan devin sırtını sıvazlıyor. Diğer eliyle evin içine doğru gitmesi için yön gösteriyordur. Ekin, büyük bir korkuyla, koltuğun üzerinde'ki en yakın yastığın arkasına saklanır.

İki dev gürültülü adımlarıyla eve girerler ve salondaki dev koltuğa otururlar.

Ekin, yastığın arkasından kendini belli etmeden etrafa bakmaya çalışır.

Ebru'nun yanındaki dev araba ile dolaştıktan sonra rastladıkları genç kızdır. Ekin, genç devin adını hatırlamaya çalışır. Ebru ne demişti Prenses Merve mi demişti?

Ebru, oturduğu yerden kalkarak koltuğun üzerindeki tabağı ve Ekin'e bıraktığı notu alıp. Biraz etrafa bakar. Etrafa bakarak, Ekin'nin nerede olduğunu fark etmeye çalışır. Ama Ekin'i göremez. Elindekilerle Mutfağa yönelir.

Ebru: "Merve, Prensesim yasemin çayı yapıyorum..."

Merve: boğuk bir ses ile "Tamam... Olur..."

Dev İle Minik, Büyük Bir OlasılıkOnde histórias criam vida. Descubra agora