39

9.5K 1.1K 953
                                    

Önceki bölümü okuduğuna emin ol cnm

"Minho."

"Hmm?"

"Ben her ailede ortalığı karıştırıp sinsi sinsi aradan sıyrılan büyücü yenge olsaydım yine de beni sever miydin?"

Şöminede yanan odunların çıtırtısı, sessiz ortamda yayılan omeganın sesine karıştığında alfanın dudaklarından ufak bir kıkırtı kopmuştu. Minho ve Jisung dağ evindeki salonun uzun, koyu krem rengi koltuklarından birinde yan yana sarılarak uzanmışlardı. Grubun gerisi odalara, bahçeye dağıldığından yalnızca ikisi orada dinleniyorlardı.

"Kesinlikle severdim." Omega yerinde kıpırdanıp ona doğru ışıltılı gözleriyle dönmüştü. "Gerçekten mi?" diye sordu. Bunu bile seviyorsa o zaman Jisung sekiz ayaklı, kıllı bir örümceğe dönüşse bile Minho onu severdi.

Alfanın yüzünü büyük bir gülümseme kaplarken başıyla onayladı onu. "O zaman ben de tarlaları satıp satıp aileyi dolandıran amca olurdum."

Jisung küçük bir kahkaha attığında Minho da ona katılmıştı. "Beş tane de çocuğumuz olur mu o zaman?"

Jisung'ın bu sorusuna Minho hazırlıksız yakalanırken onun şaka yaptığını düşünüp güldü ancak omeganın suratı gayet ciddiydi. "Niye güldün?" diye sordu. Minho ise kaşlarını kaldırmıştı. "Gerçekten beş tane çocuk mu istiyorsun Jisung?" dedi. Omega dudaklarını büzdükten sonra omuzlarını silkti. "Sen istemiyorsun yani." deyip triplenerek yerinden kalkmaya çalıştı.

Ancak Minho onun belindeki kollarını sıkılaştırdı. "İstemiyor değilim." dedi. "Mümkün olsa çocuklarımızdan bir futbol takımı bile kurardım."

Jisung kıpırdanmayı bırakıp alfaya döndü, onun ciddiyetini ölçerken oldukça dikkatliydi. "Mümkün değil mi?" diye sorarken hala alfanın yüzünü inceliyordu. Minho eğilip onun yanağına sulu bir öpücük bıraktı. "Maalesef değil, o kadar çocuğa bakamayız ki biz. Hem tehlikeli" diye anlatmaya çalıştı. Jisung'ın hamileliğinin ilerlemesiyle artan kramplarına ek ilgi isteği doğuyordu, bazen bu istek yerini böyle saçma sorularla belli ediyordu.

İkilinin konuşmasını bahçe kapısından içeri giren bedenlerin gürültülü sohbetleri bölerken kafalarını o tarafa çevirdiler. Seungmin, akşam yemeği için barbekü yapma fikrini ortaya attığına çoktan pişman gözüken suratıyla bedenini boş olan koltuğa bırakmıştı. Çünkü Chan ve Hyunjin en iyiyi kendilerinin yapabileceklerini öne sürerek tartışmaya girmişlerdi.

Changbin de Seungmin'in yanına otururken onu onaylamıştı. Kapının sesini üst kattan duyan Felix ise adeta ödül maması sesi duymuş bir kedi gibi kulaklarını dikerek odadan fırlamıştı. Merdivenleri hızlı hızlı inip salona girdi ve kendini sevgilisinin kucağına attıktan sonra ona sarıldı.

Changbin de Felix'in yanağına bir öpücük bırakmıştı ancak dışarıdan geldiği için ellerinin pis olduğunu düşünerek ona sarılmamıştı. Elleri iki yandan koltuğa salınıyordu. Yıkamak içinse fazla üşengeçti.

Changbin sarışın omeganın 'Neden geciktiniz?' başlıklı sorularına yanıt vermeye başlamışken Jisung, çok acıktığı için hemen yerinden kalkıp mutfağa giden Chan ve Hyunjin'in peşinden ilerlemişti. Onları sürekli darlayıp durmaya başladığından alfalar tartışmayı bırakmış ve yemeği birlikte yapmaya karar vermişlerdi. Minho bahçedeki ızgarayı hazırlamaya koyulmuş; Seungmin, Jeongin ve Felix içecekleri, aperitifleri masaya taşıyorlardı.

Jeongin elindeki bardakları da hafif esen rüzgarın hareketlendirdiği renkli masa örtüsüne bıraktıktan sonra tekrar içeri girdi, mutfağa doğru ilerlerken dalgın dalgın yeri izlediği için elinde iki poşetle mutfaktan çıkan alfayla çarpışması kaçınılmaz olmuştu.

They say 'FrIeNdS'/ Minsungحيث تعيش القصص. اكتشف الآن