B. 4

8 2 0
                                    

Selamünaleyküm arkadaşlar

__________________________________________________________________________________________________________________________________________________

Yarın perşembe ve öğlen onunla görüşecekti. Hastahaneden döndüğü gibi yine aynı rutinini yapmıştı. Düşünceliydi. Tavanla bakışıyordu. Düşünceleri yarım saattir uyumasına izin vermiyor, sağa sola dönüp duruyordu. Gözleri yavaş yavaş kapanmaya başlamıştı. Yarın sadece hayırlısını diliyordu.

Sabah namazından sonra Kur'an okumuş ve ardından kitap okumuştu. Mutfaktan sesler geliyordu. Annesi Aren'i okula hazırlarken Azim ve Asaf kahvaltı hazırlıyordu. Ayracını kaldığı sayfaya bırakıp odadan çıkmıştı. Tüm aile fertleri sessizce kahvaltı yaparken babası ayaklanıp çıkacağını söylemişti.
- "Aren oğlum kahvaltın bittiyse seni ben bırakayım okula." dedi Reşat bey.
- Asaf babasına taraf dönüp sordu, "baba nereye gidiyordun bu kadar erken?"
- "amcanla birlikte eniştene dükkan bakmaya gidiyoruz." dedi Reşat bey çayından son yudum alırken.
Aren de kahvaltısını bitirmiş hazırladığı çantasını almaya gitmişti. Sare hanım da kocasını yolcu etmek için ayaklanmıştı. Reşat bey keten ceketini iliklerken çocuklarına dönerek afiyet diledi. Sare hanım Aren ve Reşat beyi yolcu ettikten sonra mutfağa girip tekrar yerine oturdu. Kahvaltı yapılmış ve mutfak toparlanmıştı.
- Sare hanım Rİsel'in odasına girip, "bu sefer eşarbını ben seçeyim de sonra kimsenin gönlü kalmasın." dedi.
- Risel duyduklarıyla tebessüm edip, "iki seçenek sunuyorum, seç birini." dedi.
- "peki madem. Şu füme mi, o olsun." dedi Sare hanım.
- annesinin seçtiği eşarbı ayırıp diğerlerini dolapına geri koydu ve aklına bir şey gelmişcesine annesine dönüp, "anne arabayı babam mı aldı? Ya söylemeyi unuttum ona." dedi Risel üzgünce.
- " hayır anahtarı bana verdi. 'benim hanımım ve kızım yorulmasınlar.' dedi ve ben hiç söylemeden bana verdi anahtarı." dedi Sare hanım.
- "canım babam benim. Biz ne zaman dışarı çıkacağımızda söylemeden anahtarı veriyor." dedi Risel şefkatle bakarak.
- "sana da alalım dedi sen istemedin. Şimdi hem o rahatlardı hem de biz." dedi Sare hanım bıkkınca.
- "anne ben istemem Asaf'a alın dedim ben, siz istemediniz." dedi Risel umursamaz bir tavırla.
- "neyse Risel yine başlama kızım." dedi Sare hanım net bir şekilde.
Risel 'iyi tamam' dercesine kafa sallayıp hazırlanmaya koyuldu. Sare hanım da hazırlanmak için çıkmıştı odadan. Kısa bir süre sonra Azim girmişti odaya ve ablasını baştan aşağı süzmüştü. Kendi kendine omuz silkip oturmuştu bir köşeye. Odada sessizce duran Azim, Risel'in hazırlanışını izliyordu sadece. Bir süre sonra Risel hazırlanmayı bırakıp Azim'e doğru yöneldi. Dokunsan ağlayacak gibi görünüyordu. Neden bu halde olduğunu düşündü. Azim'in kendisine düşkünlüğünün farkındaydı ama sanki bir daha görüşmeyeceklermiş gibi bakıyordu. Dayanamayıp Azim'e bu halinin nedenini sordu.
- "neden bu son görüşmemizmiş gibi bakıyorsun?" diye sordu Risel.
- "hiç." demekle yetinmişti ve omuz silkmişti.
- "hadi ama, bu bakış normal bir bakış değil." dedi Risel ısrarla.
- "bilmem." dedi Azim ve dizlerini kedine doğru çekerken devam etti, "son olmayabilir belki ama az kaldığını düşünüyorum." dedi.
- "Azim. Daha hiçbir şey belli değil. Böyle düşünme, üzülüyorum." dedi Risel.
- "tamam." dedi Azim ve çenesini dizlerine dayadı.
Risel hazırlanmış ve odasından çıkmıştı. Azim de ardından çıkmıştı.
***

Annesinin de hazırlanmasını bekleyen Risel, aanesinin gelmesiyle araba anahtarını alıp evden çıkmıştı. Birkaç dakika arabada annesinin inmesini beklemiş, annesi bindiği gibi yola koyulmuşlardı. Tekrar Zeliha hanımın evinde görüşeceklerdi. Zeliha hanımın evine varmış kapıyı çalmış ve içeri girmişlerdi. Yine ilk Risel gelmişti ve birkaç dakika sonra kapı çalınmıştı. Gelen kişi görüşmeyi talep eden Emir'di. Risel ilk günkü gibi ne yapacağını bilemez hissetmiyordu. Emir içeri girip ona gösterilen yere oturmuştu. Hal hatır sorulmuş, gözler Emir ve Risel'deydi. Risel gözlerini Emir'e taraf çevirmişti. Emir'in de ona baktığını görmüştü. Yine duygusuzca bakan gözlerle karşılaşmıştı. Bu duygusuz bakışların bir tek kendisi mi farkındaydı diye sorgulamıştı kendini. Zeliha teyzeye, Nermin teyzeye, annesine tek tek baktı, 'neden görmüyorlardı ondaki bu duygusuz bakışları' diye sorguladı. Kendi de ondan farksızdı ya. Aklına Azim'in sözleri geldi, 'neden mantıklı şeylere ihtiyaç duyorum ki?' diye iç geçirdi. Zihninde yaşadığı monologdan kurtulup bulunduğu ortama yoğunlaşmaya çalıştı. Söze girecekmiş gibi tavırla hareketlendi Emir. Risel bunu hisetmişcesine gözlerini Emir'de buluşturdu.
- Emir, üç kadına da tek tek dönerek söze girdi, "müsadenizle biraz konuşabilir miyiz?" dedi ve Risel'e döndü.
- birkaç saniyelik sessizliğin ardından Zeliha hanım, "yan oda müsait çocuklar." dedi.
Risel annesine dönerek müsade ister gibi bir tavırla başını eğdi ve ayağa kalktı. Odaya ilk Emir girdi ve "kapı açık kalmalı." dedi imayla.
Risel bu imayı anlamıştı ve bir şey demeden ilk gün oturduğu yerine oturmuştu. Emir de Risel'in ardından oturdu ve "nasılsın?" diye sordu.
- "iyiyim teşekkür ederim, siz nasılsınız?" diye karşılık vermişti Risel.
- "iyiyim teşekkür ederim." dedi Emir aceleyle. Derin bir nefesin ardından devam etti, "ııı öncelikle, biraz sessiz konuşacam lütfen sen de öyle... umarım beni anlarsın." dedi Emir.
- duyduklarıyla şaşırmış gibiydi. Kaşlarını ister istemez çattı ve yavaşça, "pekii." dedi Risel.
- birkaç saniye sessiziliğin ardından derin bir nefes verdi Emir. Ellerini istemsizce hareket ettirip söze girdi, "ııı ben seninle... evlenmek istiyorum. Ama gerçek bir evlilik olmayacak." dedi Emir. Sanki üstünden büyük bir yük kalkmış gibi nefes verdi.
- büyük bir dikkatle dinleyen Risel, Emir'in ilk cümlesiyle şaşırıp ikinci cümlesiyle daha çok şaşırmıştı. Şaşkınlığını belirten tek kelime, "ne!?" olmuştu.
- Emir, Risel'in şaşkınlığını fark ediyordu ve içeridekilerin duymasından endişe ediyordu. "buna mecburum. Başka çarem kalmadı artık." dedi Emir, Risel'in gözlerinin içine bakarak.
Risel duyduklarını anlamaya çalışıyordu. Sahte evlilik mi yapmak istiyordu yani? Neden buna mecbur kalıyordu ki? buna mecbur kalınacak ne vardı? Sahte evlilik neden mecbur olunabilirdi? Bir anda zihnine dolan düşünceler durmak bilmiyordu, aksine artıyordu. Risel, karşısında merakla cevabını bekleyen gözlere bakakalmıştı. Ne diyeceğini şaşırmıştı. Bilmiyordu. Diyecek bir şey bilmiyordu.
- Riselden bir cevap gelmeyeceğini anlayan Emir, "şaşkınsın biliyorum. Düşün ama iyi düşün, tüm sorularına cevap verebilirim." dedi, hala bir cevap bekliyor gibiydi.
- "sahte bir evliliğin nesini düşünecem!" dedi Risel şaşkınlıkla.
- Emir aniden karşı çıktı, "sahte değil anlaşmalı. Seninle anlaşmak istiyorum." dedi ve telefonu çalmaya başladı.
Emir telefonu eline alıp birkaç saniye öylece baktı. Telefonu kapayıp tekrar cebine bıraktı. Kaşları çatılmıştı aniden. Arayan kişiden kaynaklı olduğu belliydi. Risel Emir'in yüzündeki siniri okuyabiliyordu. 'duygularını bu kadar çabuk mu belli ediyordu yani?' diye iç geçirdi Emir'den gözlerini ayırmayan Risel. Şuan tek hissettiği şaşkınlıktı. Oturduğu genişçe koltuk bile onu darlıyordu. Sadece gitmek istiyordu. Nermin hanımın elinde çaylarla odaya girmesiyle Risel aniden ayağa kalktı. Birkaç saniye Nermin hanımla bakışıp kapıya doğru ilerledi. "şey, Nermin teyze içeride çayımızı içebiliriz." dedi ve Nermin hanımın elindeki çay tepsisini alıp annesinin bulunduğu odaya geçti.
- Nermin hanım Risel'in arkasından şaşkınca bakarak oğluna döndü ve, "ne oldu Emir?" diye sorgularca sordu.
- "bir şey olmadı anne, konuşmamız bitti içeri geçicektik biz de." dedi Emir ayağa kalkıp annesinin omuzlarından tutarak.

Bir Beyaz Lale Ve Nergis Hikayesi Where stories live. Discover now