Bölüm 12

53 11 7
                                    


"Hayret, kahvaltına dokunmamışsın bile

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Hayret, kahvaltına dokunmamışsın bile."

Merlin ensesinden bir ürpertinin geçtiğini hissetti ama onunla konuşmaya çalışan küçük kıza gülümsemeye çalışıp omuzlarını silkti. Calanthe ise dudaklarını hafifçe büzüp kasesindeki lapayı didiklemeye devam etmeye karar vermiş gibi sessizliğe gömülmüştü. Genç adam istemsizce bakışlarını onun düzgünce örülmüş saçlarında, yeni yıkanmış yüzünde ve diğer günlere nazaran daha usturuplu seçilmiş elbisesinde gezdirdi. Calanthe bugün tam da Gaius'ın istediği gibi sorunsuz ve sessiz görünüyordu ama Merlin küçük kızın ellerine baktığında artık farklı şeyler görmeye başlamıştı.

Ayın nefesleri.

Kanın efendileri.

Bu küçük parmakların sebep olduğu acı, kan ama tuhaf bir biçimde verdiği şifa.

Merlin'in zihni onu dün gecenin koridorlarına sürüklediğinde elindeki kaşığı adeta fırlattı ve ayağa fırladı. O sırada Kral için gizli bir rapor üzerinde çalışan Gaius onu ayıplar gibi kaşlarını çatmıştı.

"Senin neyin var, evlat?"

"Hava almam gerek." Dedi Merlin ve bir fırtına gibi hekim odasından çıkıp taş basamaklara yöneldi. Neyse ki bugün işi başından aşkın olacaktı ve bu durum ilk defa Merlin'in içine su serpmişti. Calanthe'yi ve kanları bükülerek öldürülen o fareleri daha da önemlisi bununla ne yapması gerektiğini düşünmek zorunda kalmayacağı vakitleri iple çekiyordu.

Arthur ise ondan tek bir homurtu, kinaye ya da en azından bir göz devirme bile alamadığı için şaşkındı. Başını okuyormuş gibi yaptığı kitaptan kaldırıp şüpheli bakışlarını yerden çamaşırlarını toplayan hizmetkarına kilitledi. Ama o daha bir şey söylemeden Merlin,

"Devriyeye giderken kalın pelerininizi de alayım mı, Lordum?" diye sormuştu. Arthur masasında dağılmış devriye raporlarına bıkkın bir bakış fırlattıktan sonra cevapladı.

"Devriye iptal çünkü Mercia Lordu Bayard'in ziyareti için hazırlık yapmamız gerekiyor."

Merlin gergin bir edayla kucağındaki sepeti yere bıraktı.

"Şu Lord Bayard mı?"

"Şu derken neyi kast ediyorsun, Merlin?"

"Bildiğimiz Lord işte, büyüyle ilgili yasaları gevşeten ve Camelot'ın düşmanı Lord Bayard?"

Arthur ona kafasından kurbağa çıkmış gibi bakınca Merlin kulaklarının yandığını hissetti.

"Gaius tarih okumam için zorluyor da." Diye geveledi ve su dolu kovaya doğru ilerledi. Midesinden yükselen gerginliği yok saymaya çalışıyordu.

Arthur nefesini dışarı verdi. Merlin'in sonunda her zamanki tuhaflığına ve salaklığına dönüşünün biraz olsun gerginliğini aldığını hissetmişti. Hizmetkarının olmadık yerlerde ve zamanlarda sorduğu sorulara, bazen karşısında Prens olduğunu unutup gıcıklığını saklamaya zahmet etmemesine alışmıştı. Tüm bunlara karşın Merlin dürüst ve kendi tarzıyla sadık bir hizmetkardı. Arthur ne kadar kabul etmekte zorlansa da onun yanında eğlenebiliyordu.

Broken Crown #merlinfanfictionWhere stories live. Discover now