32.Bölüm: Spor

41.2K 1.9K 828
                                    

Medya, Ada'nın giydikleri, üstündekini karnını kapatmış olarakta düşünebilirsiniz. Birde normal siyah hırka olarak hayal edebilirsiniz.

*

Bölüm biraz gecikti fakat uzun bir bölüm ile (şu ana kadarki en uzun) geri döndüm!

Bir önceki bölümün yorumları normale göre azdı. Destek olursanız çok sevinirim keyifli okumalarr 💖
*

Elimi kapıya atmamla zil yeniden çaldı. Zilin yeniden çalmasına gözlerimi devirdikten sonra hafifçe eğilerek kapı dürbününden baktım.

"Kara?" dedim şaşkınlıkla. Şaşkınlıkla gözlerimi birkaç kez kırpıştırarak kapıyı açtım. Başımı silkelemek ve uyku hissinden uzaklaşabilmek için iki yana salladım ve kapıyı açtım.

Kapıyı açar açmaz, "Neden hâlâ uyuyordun?" diyerek yanımdan sıyrıldı ve ayakkabılarını çıkararak içeri girdi.

"Sabahın altısı olduğu için?" dedim uyku mahrumluğuyla.

"Hadi git, hazırlan." demesiyle anlamaz bakışlarla ona bakmaya devam ettim. Ne hazırlanmasından bahsediyordu bu tam olarak?

"Daha çok işimiz var."

Anlamaz bakışlarla ona bakmaya devam ettim. "Sabahın altısında ne işimiz olabilir Kara?"

"Dövüşmeyi öğrenmek ve kas sahibi olmak istediğini sanıyordum." demesiyle kaşlarım çatıldı ve dün gece onu aradığım anda ki düşüncelerim aklıma geldi.

Gözlerimi kısarak Kara'da göz gezdirince ne yapacağımızı anladım. Üstüne koyu lacivert, neredeyse gövdesini gövdesini saran koyu lacivert bir tişört giymiş, üstüne de siyah hırka giyip fermuarını yarısına kadar çekmişti. Altında ise siyah eşofmanı vardı.

Sağ elimi saçlarımın arasından geçirerek "İstiyorum da, böyle hemen olacağını tahmin etmemiştim." dedim gerçek düşüncelerimi söyleyerek. Daha bu konuşmayı yapalı sadece birkaç saat olmuştu.

Çarpık bir gülümseme ile konuştu. "Telefon konuşmamız biter bitmez hazırlıklara başlamıştım oysaki.."

Tek kaşım merakla havalandı ve ufak bir endişe ile sordum. "Ne hazırlığı?"

"Yeri ayarladım. Erkenden kalkıp," başıyla göğsünü işaret etti. "hastaneye giderek omuzuma baktırdım."

Aklıma omzu gelmesi ile gözlerim büyüdü. Dün çıplak göğsünde gördüğüm görüntü hiçte sağlıklı değildi. Nasıl bu yarayı aldığını söylememiş olsa da, bu yaranın canını çok yakmış olduğunu tahmin edebiliyorum. Çünkü sadece görüntüsü bile benim canımı yakmaya yetmişti.

Sinirle ona doğru bir adım attım ve tam karşısına geçtim. "Bu omuzla hiçbir yere gitmiyoruz Kara." dedim sitemle ve sağ elimi hafifçe kaldırarak konuşmama devam ettim. "Gitsek ise de, bu halinle bana dövüşme mövüşme öğretemezsin zaten."

Başını 'öyle mi?' dercesine eğdiğinde, yüzünün aldığı ifade ile söylediklerimi yanlış anladığını fark ettim. Ben onu, canın yanar anlamında söylemiştim. Fakat o bunu, yapamazsın anlamında anlamıştı. Onu istemeden kışkırtmıştım..

Tek hareketle havada olan sağ elimden tutarak hızlı bir şekilde beni çevirerek kendine doğru çekmiş ve sırtımın göğsüne çarpmasına sebep olmuştu. Elini açarak, köprücük kemiğime doğru bastırdı ve hareket etmemi engelledi.

Bunlar saniyeler içinde gerçekleşirken anlık olarak tuttuğum nefesimi bıraktım. Kendimde yaptığı harekete karşılık diyecek bir söz ya da onu söyleyecek güç bulamadım. Bu adam beni susturmayı biliyordu.

Sevgili Komşum (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin