27.Bölüm: Kardan Kelebek

41.1K 2.3K 1K
                                    

Dilenci değilim ama bir oy, birkaç tanede yorum isterim 😋✨💗

*

Belki de, Kara beni burada yalnız bırakarak Saadet'in yanına gitmeliydi.

Uraz, Kara'yı görür görmez benim yanıma geldi, ciddi bir ses tonunda "Ne oluyor?" diye sordu Kara'ya.
Hepimiz mutfakta olan olayı merak ediyor ve anlamaya çalışıyorduk.

Kara, Uraz'ı es geçerek koltuğa oturdu. Konuyu bilmiyordum fakat, Saadet'in peşinden evden çıkmadığı için mutluydum. Her ne kadar az önce farklı konuşmuş olsam da, kim sevdiği adamın onu sevdiği gayet belli olan bir kadının peşinden gitmesini isterdi ki?

Fakat gerçekten Saadet'i bu kadar sinirlendiren konuyu merak ediyordum ve eğer bu ciddi bir mesele ise Kara neden bu kadar sakin ve umursamaz gözüküyordu?

Uraz sorusunu yinelediğin de Kara umursamaz yorgun bakışlarını ona çıkardı. "Bir şey olduğu yok. Saadet, yine tüm ilgiyi üstüne çekmeye çalışıyor." dedi sesinden anlaşılan bıkkınlıkla.

Ne yani, bunların hepsi Saadet'in ilgi çabası mıydı? Başka bir şeyler de olmuş olmalıydı..

Kara gözlerini, onu izleyen Yusuf'a çevirdi. Yusuf, gözlerini Kara'ya çıkarmış tüm dikkati ile onu dinliyordu. Az önce umursamadığı konu şu anda birden ilgisini çekmişti.

"Siz sormadan söyleyeyim. Nereye gittiğini bilmiyorum. Gece geri döner büyük ihtimalle." Gözlerini sakince kapatıp açtı. Cümlesi bitmemişti, cümleyi tamamlamak için durup, nefes alması gerekmişti. "Eşyalarını toplamak için."

Çatık kaşlarım şaşkınlıkla havalanırken hissettiğim duyguları tarif edemedim kendime. Merak ediyordum olanları, ama alacağım cevaplardan korkuyordum nedensizce. Saadet, gidiyor diye mutlu hissediyor, sebebinin ne olduğunu bilmediğim için sinirli hissediyordum. O lanet mutfakta sadece birkaç dakika süren o konuşmada işleri bu raddeye getirecek ne konuşmuşlardı?

Meriç'in sesi garip bir şekilde ciddileşti. "Ne dedin lan kıza?" diye sordu Kara'ya. Meriç sinirli miydi?
Daha ilginci, Meriç ciddi miydi?

Kara, siyah gözlerinin odağını tam karşı koltuğunda oturan Meriç'e çevirdi. Ayakta ve çaprazında olduğum için Kara'nın gözlerini tam olarak göremiyordum, fakat neler hissettiğini anlamıştım. Kaçırıldığımız gün Kemal'e olan bakışlarından onun sinirli olduğunu sanmış, ve o bakışların hedefi olmadığı için şanslı hissetmiştim kendimi. Yanılmıştım. Kara o gün sinirli değildi.

O gün Kara'nın gözlerinde kıskançlık vardı. Kemal'e karşı bir sinir yoktu.
Fakat bugün, Meriç'in söylediği tek cümle ile Kara'nın gözlerinde saf kızgınlık oluştu ve bunu gözlerinin odağı olmamama rağmen ben bile hissedebildim. Meriç'in ciddiliği beni şaşırtmış olsa da, Kara'nın Meriç'in bir cümlesi ile bu kadar sinirlenmiş olsaması daha çok şaşırtmıştı.

Sesinin sakinliğini koruyarak, sinirini cümlesine yansıtmadı Kara. Kendini frenlediğini fark edebiliyordum. "Ben, bir şey demedim."

Meriç yayılarak oturduğu koltuktan ayağa kalktı ve bir adım attı. "Doğruyu söyle." dedi.

Meriç, Kara'ya yalan söylediğini mi ima ediyordu? Neden böyle bir ima yaptığını anlayamadığım gibi ortamın bir anda neden bu kadar gerildiğinide anlamamıştım. Kara diliyle dudaklarını ıslatarak başını sinirle sağa çevirdi. Sinirle güldü. Dudaklarını birbirine bastırsa da alt dudağını dişlediğini fark edebilmiştim.

Kara kendini sıkıyordu. Fazlasıyla.

Bu sefer konuşan hâlâ koltukta oturan Burak oldu. "Kovdun mu lan kızı?" dedi konuşmanın içerisine kendisini de çekerek. Burak'ta oldukça ciddiydi. Meriç gibi ciddiydi ve sesinin tonundaki siniri fark etmemek mümkün değildi. 

Sevgili Komşum (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin