"Selam." diye cevapladı alfa içeri geçerken. Jisung, kapıyı kapatıp Minho'ya yetişmiş ve oturma odasına kadar takip etmişti. Alfa bedenini koltuğun üstüne bıraktığında Jisung da çekingence onun yanına yerleşti. "Ne oldu?" diye sordu Minho. "Bir sorun mu var?"

Jisung başını iki yana salladı. Bebeğini sorun olarak görmekten çok uzaktı. "Seninle önemli bir şey konuşmam gerekiyor." diye söyledi. Minho bakışlarını Jisung'ın gergin yüzünde gezdirip başıyla onu onaylamıştı.

Genç omega derin bir nefes aldı, hala hiç hazır hissetmiyordu. Nefesi boğazına dizilmeye, ciğerlerine yeterli gelmemeye başlıyordu. Dudağını ısırmaktan ağzına demirimsi bir tat gelmişti. Yüzünü buruşturdu ve elini şortunun cebine attı.

Parmaklarına değen dikdörtgeni avucuna alarak sıktı, ardından bakışlarını ona merakla bakan alfanınkilerle buluşturdu. Jisung'ın huzursuz ve stresli feromonları odanın her yerindeydi. Minho da bununla birlikte gerilmeye başlamıştı.

Jisung, son bir kez derince nefes aldı ve nefesi ciğerlerine hapsederken elindeki gebelik testini Minho'ya uzattı. Alfa, omeganın elindeki testi alıp bakışlarını indirdiğinde adeta donmuştu. "B-bu..."

"Hamileyim Minho."

Jisung'a sonsuzluk gibi gelen bir sessizlik hakimdi şimdi odaya. Alfa öylece elinde dikdörtgenin içindeki kırmızı iki çizgiye bakıyordu. Feromonlarını da baskılıyor olsa gerek Jisung onun ne düşündüğünü anlayamıyor, bu da daha çok gerilmesine sebep oluyordu.

En sonunda dayanamayan omega konuştu. "Bir şey söylemeyecek misin?"

Minho onun sesiyle kendine gelir gibi bakışlarını kaldırdı. Dümdüz ve bomboş bir surat ifadesiyle karşısındakine bakıyordu. "Jisung, sen ne dediğinin farkında mısın?" dedi. "Şaka mı yapıyorsun?" Gülerek söylediğinde bunun mutluluktan çok inanamama edası taşıdığı belliydi. Ayağa kalkıp bir elini saçlarından geçirdi.

"Böyle bir konuda şaka yapar mıyım sence?" diye cevaplayarak onun gibi ayaklandı Jisung. Şimdiden gözleri dolmaya başlamıştı.

Minho ise gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. "Emin misin peki?" diye sordu. Bunun üzerine Jisung onu başıyla onaylarken şortunun cebinden ultrason resmini çıkarıp Minho'ya uzattı. Alfa resmi de alıp inceledi. "Ama nasıl?"
diye sordu kısık çıkan sesiyle. Sanki kendi kendine konuşuyor gibiydi. "Nasıl olur? İlaç içmiyor muydun?"

Bakışları Jisung'ı buldu. Omega onu onayladı. "İçiyordum, geç kalmışım demek ki bilmiyorum."

Minho başını iki yana sallarken bir adım atıp Jisung'a yaklaştı. "Jisung." dedi ciddiyet barındıran sesiyle. "Bir bebeğin sorumluluğunu alamayız. Bunun için çok genciz."

İşte bu cümleler omeganın gözyaşlarının yanaklarına akmasına sebep olan cümleler olmuştu. Hızla kafasını iki yana salladı. "Alabiliriz." dedi ikna etmeye çalışırken. Ancak Minho derin bir nefes verdi, elindeki testi koltuğa bırakıp fotoğrafı ise tek eline alarak Jisung'a bir adım daha yaklaşmış ve ellerini tutmuştu. "Lütfen mantıklı düşün, okulun, hayallerin ne olacak? Henüz geç değil, aldı-"

"Sakın!" Jisung ellerini Minho'nunkilerden sertçe çekip kurtardığında kafasını iki yana salladı. "Sakın o cümleyi tamamlayayım deme."  Gözyaşları hızlanırken bu sefer hıçkırmaya başlamıştı omega. "İster yanımda ol, ister olma!" diye bağırdı. "Bebeğimi asla aldırmayacağım."

"Jisung, bak." Minho tekrar ona doğru bir hamle yaptı. Onu üzmek, ağlatmak istemiyordu. Kalbine büyük bir ağırlık çökse de ne yapacağını bilemez haldeydi şu an. Omega ise onu dinlemeyi reddetmişti. "Git evimden." dedi sadece.

They say 'FrIeNdS'/ MinsungWhere stories live. Discover now