Omega, yavaş yavaş araladığı gözlerinin ardından alfanın ona gülümseyen suratını gördüğünde bedenine büyük bir huzur dolduğunu hissederek doğruldu. Esneyip gözlerini ovarken Minho ise bagaja ilerleyip valizleri indirdi. Omega olan arabadan indiğinde hafif esen rüzgarı hissetmişti, uykusu açılırken Minho'nun yanına yürüyüp kendi valizini aldı.

Sürüklemek için tutma yerini uzatıp ellerini öylece üstünde bekletti. Minho bagajı kapatıp arabayı kilitlerken onu izledi. Alfa olan sonunda ona döndüğünde ikilinin arasında tuhaf bir sessizlik oluşmuştu.

Minho boğazını temizleyerek bu sessizliği bozan ilk kişi olurken "Yorgun görünüyorsun, güzelce dinlen." demişti. Jisung başını sallayıp onu onayladı. Ağırlık mental olmak üzere gerçekten yorgun hissediyordu. Bakışları Minho'nun yüzünde dolaştı. Onun yanında olmasını o kadar çok istemişti ki birden...

Ancak sadece derin bir nefes vermekle sonlanmıştı bu. "Görüşürüz sonra." dedi omega. Endişesini ve kırgınlığını sesine yansıtmamak için büyük bir çaba gösterirken. Ardından ikisi de kendi evlerine doğru yürümeye başlamışlardı.

Jisung evine girdikten sonra demir kapıyı kapattı ve anahtarı kilide taktı. Ardından evinin içine, kapalı perdelerine göz attı, yürüyerek ilk iş perdeleri ve bir camı açıp evini havalandırdı. Sonrasında valizinin başına tekrar gelmişti. Önünde uzanan merdivenlere bakıp valizini büyük bir uğraş sonucu yukarı çekmeye başlamıştı. Ağırlığın fazlasını tekerleklere yükleyerek yavaş da olsa çıkarabildi. Kapısı kapalı olan odasına girip odasının perdelerini de açtıktan sonra valizini boşaltmaya girişti.

Temiz kıyafetleri dolaba, kirlileri makineye koymak üzere ayırdı. Sonunda işi bittiğinde valizin zemininde kalan dikdörtgen şeklindeki peçeteyi aldı. İçini açarak testin orada olup olmadığını kontrol ettikten sonra tekrar peçeteye sararak çalışma masasına ilerleyip en üstteki kilitli çekmecesine yerleştirdi.

Uzun günün ardından ılık bir duş alma ihtiyacı belirmişti vücudunda. Bu yüzden valizini kaldırıp banyoya ilerledi, sonrasında ise yumuşacık yatağında uyuma planları vardı aklında.

Birkaç günün ardından Jisung telefonunun çalmasıyla uyanmıştı. Gözlerini kırpıştırarak elini yandaki komodine attı ve kimin aradığına bakmadan aramayı cevapladı.

"Jisung? Hala uyuyor musun yoksa?"

"Hayır uyandım anne." Gerinerek konuştu, gözleri hala kapalıydı. Taa ki yaşlı kadın tekrar konuşana kadar. "Oğlum, doktor randevusunu kaçıracağız! Sen hala yatıyorsun!"

Bayan Han'ın kurduğu cümleden sonra Jisung anında gözlerini açıp yatakta doğruldu ve telefonu kulağından çekerek saate baktı. Ardından "Hemen giyiniyorum anne, neredesin sen?" diye sorarak aceleyle dolabının karşısına geçmişti. "Evinin önündeyim oğlum, bekliyorum hadi."

Jisung annesini onaylayıp telefonu kapatarak arkasında kalan yatağa fırlattı. Dolabından dizleri yırtık, bol paça, koyu lacivert bir kot; beyaz bir tişört çıkarıp yatağına bıraktıktan sonra koşarak banyoya gitti. Hızlıca yüzünü yıkadı ve havalanan saçlarını indirmek adına biraz suyla şekil vermeye çalıştı.

Aynı hızda odasına dönüp üstünü giyindi. Telefonunu ve gerekli eşyaları yanına alıp koşarak merdivenlerden aşağı indi ve anahtarları da alıp ayakkabısını giydikten sonra dışarı çıktı. Evi kilitleyip bahçeye adımladığında elindeki telefondan saate baktı. Neyse ki yetişmişti, randevuya daha var gibi gözüküyordu.

Bahçeden çıkarak sokakta park edilmiş, annesinin beyaz arabasına doğru ilerledi. Ön koltuğa binmek için bir hamle yaptığında oranın dolu olduğunu görünce kaşları havalandı. Ona gülümseyerek bakan arkadaşına karşı şaşkınca konuştu. "Seungmin?"

They say 'FrIeNdS'/ MinsungWhere stories live. Discover now