kırk altı

25.5K 1.5K 300
                                    

Başkomiserim: Evdesin?

Kiraz: Evet evdeyim. Neden ısrarla bunu soruyorsun Cihangir?

Başkomiserim: Yavrum bir sorun yok değil mi?

Kiraz: Yav yok diyorum ya. Ne olacak? Sadece kafamı dinlemek istedim.

Kiraz: Olay bu. Yoksa bir şey mi oldu?

Başkomiserim: Yok güzelim. Sadece merak ettim seni. Ulaşamayınca biliyorsun beni.

Kiraz: Asiye falanda yazmış. Alt üstü telefon kapattık ya. Her ulaşamadığında böyle olacaksa bilemedim yani.

Başkomiserim: Beni merakta bırakmaman gerektiğini anlamışsındır yavrum. Daha ne olsun?

Kiraz: İyi demedim bir şey.

...

Marketten çıkıp arabanın kaputuna bizimkilerin yanına yaslandım. "Bizim eve bir ekip yolladınız değil mi?" derken Ekrem'e baktım.

"Yolladım başkomiserim. Herhangi bir sorun yok. Selma teyzede, Ecrin de güvendeler. Kiraz'ın kapısına da iki polis diktik. Evde olduğunu da kontrol ettiler."

"Öncesinde niye kimse gidip kontrol etmedi? Yarım yamalak yapmayın işinizi. Uğraştık boş yere," diyerek sinirle söylendim.

Kiraz'ın mahallesindeydik hala. Sabah gelmiş kameraları incelemiştik ve çıkan sonuçlarla birlikte bekliyorduk.

"Tuna, Kiraz'ın teyzesinin eşi. Ama Kiraz teyzesi olduğunu bile bilmiyor. Doğru muyum?"

Halil başıyla onaylarken "Evet doğru. Kiraz'ın ailesi hakkında bir şey bilmediğini biliyoruz. Yani hiç sormadık bunu ona. Ya bildiği şeyler varsa?" diye eklemeyi ihmal etmedi.

Kaşlarım çatılırken istemsizce yerimde doğruldum. "Bir dakika bir dakika. Şimdi Kiraz ve Tuna'nın bağlantısından, sen-" diyen Ekrem'in sözünü kesip kafamı iki yana salladım.

"Kiraz'ın Tuna'ya çalıştığını mı ima ediyorsunuz? Her şey en başından beri oyun muydu yani? Neler oluyor anasını satayım lan!"

İkisinin de sessiz kalıp durması şüphelerimi tetikliyordu. Kiraz bunu yapmazdı. Sonuçta bu mesajlar ilk başta ona gelmeye başlamıştı.

"Abi, anlıyorum seni. Ama her şeyi düşünmek zorundayız. Yani Kiraz yapmaz diyorum içten içe. Ama önümüzde dönen bu oyun beni farklı düşüncelere de itikliyor. Tuna elinde Kiraz'ın olduğunu söyleyip durdu. Keza Kiraz'a ulaşamadık. Hepsinin tesadüf olma ihtimali kafa karıştırıcı," diyen Halil'le ensemi sıvazlayıp kendime gelmeye çalıştım.

Atılan ilk mesaj. Yanlışlıklar. Tesadüfi bir tanışma.

Titreyen telefonumla gelen bildirime bastım.

0537 *** ** **: Zaman dolmaya başlıyormuş gibi hissediyorum başkomiser.

0537 *** ** **: Her şey yavaş çekimden, film şeridine dönmeye başlamış gibi.

0537 *** ** **: Sence hangisinden başlamalıyım?

0537 *** ** **: Eşimin habersiz yiğeninden mi yoksa Kiraz'ın yakın dostu Asiye'den mi?

Asiye mi? Ne alakaydı?

0537 *** ** **: Hızlı karar ver. Daha yapılacak işlerimiz var.

"Abi sorun ne?" diyen Halil'le mesajları gösterdim. Okudukça kaşlarının çatılmasıyla "Siktir, Asiye'den ne istiyor lan bu şerefsiz? Yoksa Asiye onun elinde mi?"

0537 *** ** **: Sonuçta birlikteydiniz. Halil'de bu oyunun bir parçası. Yanan canıma karşılık yakacağım iki can.

Sinirle arabanın kaputuna tekmeyi geçirdim. "Ne bok dönüyorsa, her dakika bizim kötülüğümüze. Kiraz'la konuşmam gerek. Sende Asiye'yi kontrol et," diyerek onları arkamda bırakarak ilerlemeye başladım.

Sonra durup "Ekrem," diye duraksadım. Arabaya binmeden bana bakınca "Bana o numarayı bul," diye devam ettim.

Şimdi sıra Kiraz'daydı. Umarım güvenimi boşa çıkarmazsın güzelim derken gene bildirim düştü telefona.

0537 *** ** **: Süre doldu başkomiser. Tik tak.

0537 *** ** **: Gene haklı çıktım.

0537 *** ** **: Sen şüphe duyarken sevdiğin kadından kazanan ben olacağım.

0537 *** ** **: Hep diyorum, herkes öldürür sevdiğini.

Adımlarım koşarcasına binanın merdivenlerini tırmanırken kapıya dikilen iki polis yoktu ortada. Dahası kapı aralıktı. Silahımın kilidini açıp derince yutkundum. İçeri adımlarımı yönlendirirken yerdeki kan lekeleriyle korkuyla oturma odasını girdim.

"Kiraz," diye hızlıca yanına adımlasamda tepkisizce durup ellerini karnındaki bıçağa bastırmak dışında bir şey yapmıyordu. Silahı yanıma bırakıp yanaklarını avuçladım. "Yavrum tepki ver bana," diyerek telefonumu çıkararak ambulansı aradım.

"Kiraz, güzelim gelecek şimdi ambulans. Hadi bak bana. Kapıdaki polisler nerede? Konuşsana yavrum," desemde gözleri beni buldu. Diliyle dudaklarını ıslatıp gözünden akan yaşlara rağmen gülümsedi. "Mesajlar sahibini bulmuş dedi," diyerek kesik kesik konuştu. Sonrasında "Polis yoktu. Sadece o," dedikten sonra kollarıma yıkılan bedeniyle kafamdaki parçalar bütünleşmeye başladı.

Ambulans sesleri doluşurken merdivenleri tırmanan adım sesleri ve içeri giren görevlilerle sedyeye yatırdık bir anda Kiraz'ı.

Onlar hızla çıkarken aklımda tek bir soru vardı. Polis yok, sadece o.

Kapıdaki polisler neredeydi o zaman? Ya da gerçekten kapıda polis var mıydı? Biri bu oyunun içindeydi. Yakınımdan biri.

🍒

Düzenlenmiştir.

Ortalık felfena. Asiye Tuna'nın elinde.. acaba neler olacak?

Beyninizi yaktığıma göre gidiyorum ben. Ayrıca çoğu kişi Cihangir Kiraz'dan şüphe duydu diye kızacaktır eminimki. Ama bir tesadüfle başladı her şey. Bence şüphelenmese anormal olurdu.

Seviliyorsunuz<3

KISADIR AŞKIN BOYU | Yarı Texting ✔Where stories live. Discover now