yirmi beş

48K 2.1K 193
                                    

Bir yandan ağlıyor bir yandan da gülüyordum. Evet, delirme seansları başlamıştı sanırım bende. Bu hallerin başka tercümesi varsa alayım önden.

Babaannemlerin köy evinde sağımda büyükler solumda küçükler misali amcalar, yengeler, halalar ve onların aklı bir karış çocukları. Babam tek çocuktu ama üvey kardeşleri ve babaannemin kardeşleriyle ortam bayağı kalabalıktı. Öz olan tek benim, benim haricimde herkes konuşuyor.

Aslında miras babaannemin vefatında ortaya çıkmış ama bensiz halletmeye çalışmışlar her ne kadar babaannemin ölen kardeşiyle ortaya çıktığını iddia etselerde ben bunu yer miyim?

Kiraz Toprak bunu yemez. Yemem abi ben bu numaraları. Yeni mi aklınıza geldi bu kız demezler mi adama? Derler. Dedim de zaten ama bunlar iyi kıvırıyorlar.

"Kiraz kızım sen ne dersin bu duruma?"

Daldığım düşüncelerden sıyrılıp anlamazca baktım büyük teyzeye. "Ne hakkında?"

"Sen bize vekalet ver biz halleder senin payını yatırırız. Ne dersin?"

"Avukatla görüşmek istiyorum öncelikli olarak. Ayrıca vekalete gerek yok. Ben kendim halledebilirim."

Bundan hoşnut olmamış olacaklar ki yüzleri düştü. Aralarında fısır fısır konuştu birkaçı. En sonunda daha fazla tahammül edemeyeceğime kanaat getirip yerimden kalktım. "Ben gideyim. Bir şey olursa birkaç gün burdayım, haberleşiriz," diyerek ortamı beklemeden terk ettim.

Buranın biraz aşağısında dedemin direkt bana kalan evi vardı. Babam küçükken dedem üzerine yapmış burayı. Babam vefat ettikten sonra direkt benim üzerime geçmişti. Babaannem sonrasında iki kez daha evlenmiş ve içerideki yığınla kalabalık bize miras(!) kalmıştı.

Yıllardır gelmediğim eve uzaktan uzağa bakıp iç çektim. Çantamdan anahtarımı çıkarıp ilerdim kapıya doğru. Ev tam ortada kalıyor etrafında üç ev daha vardı. Kapı önünde oturup çekirdek çitleyen kitleye başımla selam vererek eve girdim. Her yeri kaplamış olan tozla direkt camları açtım. Allah'tan eşyaların üzerinde örtüler seriliydi.

Arkamı döndüğümde aralık kapıdan karşılaştığım yüzde anlık bir irkilme yaşadım. Kapıyı geriye açıp sorarcasına baktım. "Merhaba, ben Asiye. Ben karşıdaki evde oturuyorum. Uzun zamandır bu eve kimse gelmiyordu. Sizi görünce merak ettim," diyerek elini uzattı. Neredeyse benimle yaşıttı.

Uzattığı eli sıkıp "Kiraz ben. İstanbul'da yaşıyorum aslında. Birkaç gün işim olunca gelmek zorunda kaldım."

"Anladım, bir şey ihtiyacınız olursa bize gelebilirsiniz. Ben daha fazla rahatsız etmeyeyim."

Vedalaşmamızla o giderken bende eve girdim kapıyı kapatıp. Birkaç saatlik evi toplama telaşından sonra yorgun bedenimi koltuğa bıraktım.

Telefonu elime aldığımda Cihangir'den gelen mesajlara tıkladım. En son yoldayken konuşmuştuk.

Başkomiserim: Ankara'da işim bitti ve bil bakalım ben ne yaptım?

Başkomiserim: İznimden kullanmak istedim ve mükemmel bir sevgili olarak direkt Giresun'a çevirdim rotamı.

Oha! Buraya mı geliyordu?

KISADIR AŞKIN BOYU | Yarı Texting ✔Where stories live. Discover now