KISADIR AŞKIN BOYU | Yarı Texting ✔

on

Sevdiğiniz şarkılardan şuraya bırakıverir misiniz bacımsulaar-

Okuduğunuz tarih ve saat/

🍒

Kapıyı açtığımda gerçekten şaşkınca bakakaldım. "Cihangir?" derken sesimden belli oluyordu onu burada görmeyi beklemediğim. Bu adam az önce Halil'le karşılıklı oturmuyor muydu?

Elindeki poşeti havaya kaldırıp gözüme sokmak istercesine işaret etti. "Birlikte geçen sefer içemediğimiz çayı içeriz diye geldim. Müsait miydin?"

Aceleyle içeriyi işaret edip "Evet yani müsaittim. Geç lütfen. Sadece biraz şaşırdım. Mesajlaşırken bir anda karşımda görmeyi beklemiyordum."

Elindeki poşeti alırken mis gibi börek kokusu doldu burnuma. Üzerindeki ceketi çıkarıp askılığa astı. "Sen salona geç bende çay koymuştum zaten. Hazırlayıp geleyim."

"Yardım edeyim?" derken ensesini ovuşturup biraz utangaç bir tavırla baktı bana. Hali küçük bir çocuğu andırırken gülerek "Olur tabi. Mutfağa geçelim o zaman," diyerek önden ilerledim.

Ocaktaki çayın altını kısıp etrafı fazla buhar etmesiyle camı araladım. Mesajlaşırken hepten unutmuştum çayı. Poşetten kağıda sarılmış kapları çıkarıp tezgaha koydum. Allah'ım kıymalı ve küt böreği almış, daha ne isteyeyim ben. İki ayrı tabağa eşit olarak ikisini de böldüm. Yanlarına pudra şekeri koyup çekmeceden çatal çıkardım. Arkamı döndüğümde kollarını göğsünde bağlamış beni izleyen Cihangir'le utansamda ona çatmadan duramadım. "Yardım etmeye gelmişti birileri?"

Silkelenip saçlarını dağıttı. "Bende içeri taşıyayım o zaman," dedi muzipçe.

"Taşı o zaman sende içeri," derken aynı şekilde karşılık verdim. Biz flört mü ediyorduk acaba ya? Vay anasını sayın seyirciler. Nereden nereye harbi.

O tabakları içeri götürürken "Bende bardakları doldurup geliyorum," diyerek gelmesine gerek olmadığını ima etmeye çalıştım. Yani beni görmek istiyorsa gelebilir tabi.

Bardakları doldurup tepsiye aldım ve salona ilerledim. Tekli koltukların birine oturmuş tabaklarıda sehpa çekmeden yemek masasında bırakmıştı. "İtiraf et daha önce hiç misafirin olmadı değil mi başkomiserim?"

"Nasıl bu kanıya vardın?"

Omuz silkip sehpa çekerek onun önüne bıraktım. "Servis böyle yapılır," diyerek gözümle masaya bıraktığı tabakları işaret ettim. "Orada bırakılmaz demeye çalışıyorum yani."

Çaprazına oturup bağdaş kurdum. Çayına şeker atıp karıştırırken "Genelde Halil dışında misafirim olmuyor. O da pek misafirden sayılmıyor aslına bakarsan. Kendisi evimin daimi bekçisi."

"Gerçekten inanılmaz biri," derken pudra şekerini küt böreğinin üzerine serptim. "Bu arada nerden esti kafana buraya gelmek?"

Çayını yudumlarken "Halil'den kurtulmak istedim. Evden kovdum gitmedi yüzsüz gibi. Bende kendimi attım dışarı. Zaten seninle konuşuyorduk. Dedim neden olmasın."

Tam konuşacakken çalan zille ayaklanıp "Kimseyi beklemiyorum ama bir bakayım. Ayrıca iyi yapmışsın. Bende sıkılıyordum zaten," diye konuşarak kapıyı araladım. Karşımda gördüğüm kişiyle aynı anda aynı tepkiyi vermiştik, şaşkınlıkla.

"Oha?"

"Oha?"

Ben kendimi toplayamadan konuşan yüzüne taktığı gülümsemesiyle Halil olmuştu. "Kiraz Yengem burada sen mi oturuyordun? Bende diyorum başkomiserim kime gitti beni bırakıp. Gerçi zilde ismin yazıyordu niye şaşırdım bende bilmiyorum," derken konuşmama müsaade etmeden ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi. Kapıyı kapatırken Cihangir de salonun kapısında dikilmiş Halil'e bakıyordu.

"Yazıklar olsun size," diyerek konuşmaya başlayan Halil gözlerini kısarak dedikoducu kadın imajında devam etti. "Bir de dersiniz aramızda bir şey yok diye. Siz beni mi kandırıyorsunuz?"

"Hayır," derken ben..

"Evet," dedi Cihangir tek kaşını kaldırmış alaycı ve ukala bir bakış atarken Halil'e. Halil imalı imalı ikimiz arasında gözlerini gezdirirken Cihangir'le gülmeye başladılar. Ben anlamsız ve şaşkınca ikisine bakarken delirdiklerini düşünmeye başlıyordum.

"Siz ikiniz burada ne olduğunu açıklayacak mısınız bana?"

Cihangir omuz silkip geri yerine otururken Halil "Abimi de delirttiğime göre çay koy da içelim karşılıklı."

Cidden çılgının tekiydi bu herif!

🍒

Düzenlenmiştir.

Yeni kurgum 'İstanbul Beyfendisi'ne bekleniyorsunuz.

Seviliyorsunuz<3