on yedi

55.2K 2.6K 224
                                    

"Kiraz Yengem ile sen," diyen Halil'le gözlerimi devirdim. Gerçekten bu çocuk niye böyle? Hani aramızdaydı? Birde yemin ediyor çarpık çarpık kalacak ortada ya. Ay yenge dedi gene bu.

"Oldu o zaman bana müsaade," derken..

"Ne oluyormuş bize?" diyen bir Cihangir bakışlarını ikimiz arasında dolaştırdı.

Ay haspam, birde hesap sorması yok mu. La havle!

"Ben direkt isteme söz bir arada olsun diyorum abicim. Tabi siz yengemle neye karar verirseniz."

Masanın üzerindeki bardağı alıp sinirle Halil'e çarptım içindeki suyu. "Seni gebertirim Halil. Parça pinçik eder uçurumdan yuvarlarım. Delirtme beni."

Yüzünü sıvazlayıp yutkundu. Üzerimde hissettiğim bakışlarla yanımdaki adama döndüm bu sefer. "Bir sorun mu vardı başkomiserim?"

Dudaklarında oluşan çarpık gülümsemeyle göz kırpıp dudak büktü. "Hayır hiçbir sorun yok," diye arsız arsız cevap verdi birde. Harbi bunun burada ne işi var?

"Sen niye burdasın? Halil mi söyledi? Nereden biliyordun burada olduğumuzu?"

Derince soluk aldı. "Konumdan buldum. Halil'in seninle buluşacağından haberdardım sadece."

"İyi," diye sinirle masadan çantamı aldım. Ben hala niye oturuyorsam burada. "Hesabı ödersin Halil. Bir daha da saçma sapan kuruntularınız için beni rahatsız etmeyin."

"Ama-" diyen Halil'e öfkeyle baktım. Nasıl baktıysam artık, susması için yetmişti.

"Kiraz benim yüzümden çocuğa kızma. Elime yüzüme bulaştırdım her şeyi. Biraz konuşsak ya?" diyen Cihangir'e düşünür gibi baktım. Gerçekten düşünme zahmetine bile girmeden "Hayır, gitmem gerekiyor. Ayrıca kimseye kızmıyorum. Uydurduğunuz senaryoları dinlemek istemediğimi söylüyorum hepsi bu," dedim ve daha fazla durmadan terk ettim ortamı.

Arkamdan seslenerek koşar adım gelen Cihangir'i umursamadan otobüs durağına ilerledim. Kolumdan çekip kendine çevirirken "Dinler misin beni?" demeyi de ihmal etmemişti.

Hayır?

"Neyi dinleyeyim Cihangir? Ortada hiçbir şey yokken nasıl korktuğunu mu? Arkadaş olduğumuzu söyledikten sonra arkadaş kalmayı bile beceremediğini mi?" derken daha sakin ve ılımlıydım. Biraz duraksarken güler gibi olup aklıma gelenle devam ettim. "Ya da seni nasıl korkuttuğumu mu?"

Çenesini sıvazlayıp mahçup bir tavırla elini ensesine attı. "Eşeklik ettim değil mi?"

Hali beni gerçekten gülümsetirken "Fazlasıyla," diyerek düşüncemi dile getirdim.

"Polis memuruna hakaret?" diyerek imayla tek kaşını kaldırdı.

Az önce söylediklerimi unutmuş gibi davranmasına, ilk zamana gönderme yapmasına göz devirdim. "Olanı söylemekte suç oldu," dememle kısıkça güldü.

Sonra ciddiyetine geri dönüp "Tekrardan bir şans istesem? Şu son olanlar hiç olmamış gibi yapsak?" demesiyle omuzlarım düştü. Kafamı sağ omzuma yatırıp "Bunu başarabileceğimizi düşünmüyorum," dedim.

"Kiraz bak ben seninle arkadaş kalmak istemedim ama bir ilişki için ikimizinde hazır olmadığını düşündüm. Bir ilişkiye başlarsak sen önceki ilişkinde tükettiğin güveni bulamadan kendini yıpratmaya devam edecektin. Bu ikimizede zarar verirdi. Biliyorum en azından haber vermeliydim, seni habersiz ve merakta beklettim. Bunun için gerçekten üzgünüm," diyerek duraksamadan düşüncelerini dile getirdi.

Söyledikleri mantıklıydı. Oldukça haklıydı ama bu içimdeki kırgın tarafı tamir etmeye yetmiyordu. Genede gülümseyerek içimden geldiği gibi "Pekala, bazı konularda anlaşabilirsek belki," dedim.

İfademle rahatlamış ve "Dinliyorum Kiraz Hanım," dedi polis kimliğine bürünürcesine.

"Yaşanılanları unutmak olacak iş değil. Ama tekrar edeyim, yeni bir ilişkiden çıkmışken tekrar bir ilişkiye girişemeyeceğimi bil. Seni korkutacak bir konu yok ortada. Biz arkadaşız."

"Hay arkadaş diyen aklıma," diyerek ağzının içinde kendi kendine konuştuğunu duysamda duymazdan geldim. Ne de olsa kendisi demişti arkadaşız diye.

"Birbirimizi yeterince tanıyıp sen bana güvenene kadar bekleyeceğim. Başka bir şey?" diye sorunca kafamı iki yana salladım olumsuzca. "O halde evine kadar bırakmamda bir sakınca var mı?"

"Tabi ki," derken gülümseyerek ekledim. "Arkadaşım."

Arabaya ilerlerken yanında keyifle yürüdüm. Telefona peş peşe gelen bildirimlere kadar.

Halil: Çifte kumrularım benim.

Halil: Birde çıkarken atar gider yapıyordun yengelerin güllüsü ;)

Halil: Atarını yesinler tüü maşallah size

Halil: Boyun kısa başkomiserimin yanında ama

Halil: Başkomiserimin aşkının boyu da kısa olsun madem.

Halil: Oldunuz siz oldunuz.

Halil: Ee ne zaman geliyoruz istemeye :)

Bu çocuğun harbi kafası kırıktı.

🍒

Düzenlenmiştir.

Aniden ilham perilerim geldi, eski okurlar farkındadır ki düzenlenen haliyle resmen başka bir hikaye yazıyorum. O yüzden zaman zaman tıkanabiliyorum.

'İstanbul Beyefendisi'ne bakmayı unutmayın. Yarın görüşmek üzere.

Seviliyorsunuz<3

KISADIR AŞKIN BOYU | Yarı Texting ✔Where stories live. Discover now