Son kez

5.7K 216 5
                                    

Hiçbir şey umduğum gibi olmadı.

Kaan'ın gerçekten de bu kez doğruyu söylediğini ummuştum mesela ama öyle olmamıştı. Daha kapıdan içeri girdiğimiz o anda belki de biliyordum belki de hissetmiştim. Hatta başından beri hissetmiştim. Kaan'ın tüm o gergin tavrını benden kaçırdığı gözlerini. Kapıdan girdiğimiz o anda bana özür diler gibi, beni affet der gibi pişmanlıkla bakışını...

Daha içeri adım attığımız o anda iri bir koruma beni kolumdan yakalamış ve belime dayadığı silah eşliğinde içeri sürüklemişti. Aynısı Kaan içinde geçerliydi ama o sanki tüm bunları zaten bekliyordu.

Büyük villanın kapısı açılıp içeriye girdiğimizde bir ailenin huzur dolu birlikteliğine şahit olduğumu söylemek isterdim ama gördüğüm ne yazık ki bu değildi.

Tekerlekli sandalye üzerinde bir adam parlak büyük taşların aydınlattığı, her yerinde fazla miktarda gösterişin aktığı büyük salonun ortasında durmuş, kalın siyah kaşlarının ve yüzüne yerleşmiş tüm o kötücül çizgilerin altından siyah gözlerini bana yönlendirmişti.

Yüzü bakışları bir buldog köpeğini andırıyordu Kemal Abantlı'nın.

Ve o köpeğin şu andaki tek hedefi bendim sanki.

Ama salonda bakışlarımı üzerinde tutmak istediğim kişi o değildi.

Ya da oradaki varlıklarına ne tepki vereceğimi bilmediğim Leyla Abantlı, Ekrem Koraltan ya da Çisem ya da Çağla da değildi.

Benim tek muhatabım Ozandı.

Bana bakışlarını büyük bir pişmanlıkla, acıyla, özlemle ve korkuyla dikmiş olan Ozandı.

"Ozan..." diye mırıldandım pişmanlıkla.

Biliyordum. Bir tuzağın içine çekildiğimi, Ozan'ı daha da zor bir durumun içine sokacağımı, işleri karıştıracağımı biliyordum ama yine de bir şey yapmadan duramazdım. Anlamasını bekler gibi ona baktım ben de.

Özür diler gibi.

Yine olsa yine aynı aptallığı yapacak gibi.

Onu asla yalnız bırakmazdım.

Bırakamazdım.

Beni hep bu şekilde bir tehlikeden uzak tutmak istemişti onu da biliyordum ama ben tüm bunları bilerek onun yanında olmayı seçmiştim ve bu seçimden de pişman değildim.

Ona tüm bunları bakışlarımla anlatmak ister gibi baktım.

Benim için üzülmesini, pişman olmasını istemiyordum.

Ozan dişlerini sıktı ve bakışlarını o anda büyük bir öfkeyle Kemal Abantlı'ya çevirdi.

İçeri girdiğim daha ilk anda diğerlerinin oluşturduğu bir çemberin içinde Kemal Abantlı ve Ozan göze çarpıyordu. Birbirine meydan okuyan iki güçlü yırtıcı gibiydiler.

Ama Ozan'ın bu vahşi ormanda yalnız ve savunmasız olduğunu görmemek elde değildi.

Üstelik şu anda gözleri alev alev bir öfkeyle yanıyordu.

Benim oradaki varlığım sanki Ozan'ı zapt ettiği öfkesinin son raddesine getirmişti.

"Onu bırak!" dedi uyarı dolu keskin bir sesle.

Sesi kendinden o kadar emin ve tereddütsüz çıkmıştı ki Kemal Abantlı'nın kendi evinde bu kadar edamın içinde bile bilmesem onun değil aslında diğerlerinin zor durumda olduğunu söyleyebilirdim.

"Senin problemin benimle. Onun hiçbir şeyle alakası yok. Bırak gitsin."

Kemal Abantlı, Ozan'ın tepkisinden memnun bir kez daha kötü bir gülümsemeyle bana baktı. Sonrasında ise tarazlanmış kısık çıkan sesiyle gür bir kahkaha attı.

Tutku Oyunları +18Where stories live. Discover now