Önüm, arkam, sağım, solum

30.6K 817 95
                                    

Çok kısa bir ana onlarca duyguyu sığdırmak mümkün müdür?

Öfke,utanç, hüzün, acı, korku...

Ağzımdan bir isyan gibi dökülen son kelimelerin ardından, odada bir anlığına zaman durmuş gibiydi.

Durmuş ve kaybolmuş...

Ozan kaskatı bir şaşkınlıkla bana baktı bir an. Onu daha önce hiç bu kadar şaşırmış, bocalamış gördüğümü hatırlamıyordum. Bu kadar duygularını gözler önüne serdiğini...

İlk defa tüm duygularını açık ve net bir şekilde görebiliyordum. Ancak o birkaç saniyelik bakışlarında öyle bir şey vardı ki kalbimin bir anlığına acıyla burkulmasına neden olmuştu.

Sanki çok büyük bir hata yapmıştım.

Bazen hissedersiniz; Karşınızdaki insanın duygularını size söylemese de tüm çıplaklığıyla hissedersiniz...

Etrafımdaki çoğu insanın gerçekten nasıl hissettiğini bilmek benim için doğuştan gelen bir yetenek gibiydi. Çoğu zaman arkadaşlarımın, yeni tanıştığım insanların, ailemin ne hissettiğini sezebilirdim.

Gerçekle sahteyi ayırabilirdim ben.

Ama Ozan hep bir istisnaydı benim için. Onu ilk gördüğüm andan beri farklı olduğunu biliyordum. Hiçbir zaman görünmeyen, derinde saklı olan bir buz dağı olduğunu biliyordum. Belki de beni ona çeken şey de buydu bilmiyorum.

Yine de bazen onun gerçekten ne hissettiğini fark ettiğimi düşünüyordum. Çok küçük anlardı bunlar. Belli belirsiz...

Ama az önce söylediğim sözlerden sonra Ozan'ın bakışlarında, duruşunda tepeden tırnağa öyle bir şey hissetmiştim ki sanki benim canım yanmıştı.

Sanki az önce çok değerli camdan bir kristal küreyi ellerimden kaçırmış ve milyonlarca parçaya bölünüşünü izlemiştim.

Ozan, önce kaskatı bir şaşkınlığa bürünmüş, sonra bakışları parlayıp kor halinde patlarcasına öfkeyle yanmıştı.

Ama yalnızca gözlerine yansımıştı öfkesi.

Birden kaybolan zaman silkelenip ikimizin arasına sertçe düştü.

Ben hala ellerimle elbisemi tutarken, Ozan'ın tüm benliğinin ifadesiz, duygusuz bir hal alışını izledim. Ardından soğuk bir tavırla benden uzaklaşmasını...

Gözleri yeniden karanlık bir hal almıştı.

Dudakları ise alayla kıvrıldı.

"Demek buydu canını sıkan şey." dedi.

"Öyleyse soruna cevap vereyim;"

Duraksadı ve ben hissettiğim karışık duygular için kendime içten içe kızdım.

Burada utanç içinde bırakılan, aptal yerine konulan kişi bendim! Şu an onun karşısında acınası bir halde duran bendim! Hissedeceğim tek şey öfke olmalıydı kuşku ya da pişmanlık değil...

Ozan tekrar konuştuğunda sesi oldukça sertti.

"Hayır, Leyla Abantlı'yı hiçbir şekilde baştan çıkartmadım. Onunla şimdiye kadar senin kastettiğin manada bir ilişkim de olmadı."

Tutku Oyunları +18Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum