Ahizenin öbür tarafında upuzun bir sessizlik olmuştu şimdi. Seungmin doğru duyup duymadığını teyit edercesine dudaklarını aralamış, kaşlarını çatmıştı. "N-ne?" Uzun bir sürenin ardından ağzından tek çıkabilen bu olmuştu.

"Duydun işte, hamileyim." Bebeğinin feromonları tekrar yükselirken gözlerini kapatmış ve bu güzel kokuyu içine çekmişti.

"Jisung sen ciddi misin?"
Genç omega dalgınca başını sallayarak onu onaylasa da göremeyeceğini sonradan fark etmiş, "Hiç olmadığım kadar." diye cevaplamıştı.

Yine uzun bir sessizliğin ardından Seungmin, yutkunduktan sonra sordu. "Ben ne diyeceğimi bilemiyorum, sen nasıl hissediyorsun?"

"Bilmiyorum...mutluyum galiba? Korkuyorum da."

"Peki, babası kim? Sevgilin olduğunu sanmıyorum?" İşte asıl sıkıntı buradaydı zaten. Jisung alt dudağını ısırıp bakışlarını Minho'nun üstünden çekmeden yanıtladı arkadaşını. "Minho."

"NE?!" Seungmin, hemen elini ağzına kapatıp yaşadığı şoku atlatmaya çalışırken mutfak kapısından sevgilisine baktı. Chan, kulaklıklarından çalan müziğe o kadar kaptırmıştı ki kendini, Seungmin'in bağırdığını duymamıştı. Kahverengi saçlı omega derin bir nefes verdikten sonra elini alnına yasladı.

"Of, biliyorum. Nasıl olduğunu sorma, oldu işte. Asıl soru ne yapacağım?" Jisung üstündeki şortun uçlarında parmaklarını gezdirirken konuştu. Seungmin sakinleşmek adına oturma odasındaki küçük masanın üzerinden bir bardak su içti. "Ona söyledin mi?"

"Hayır. Seungmin, korkuyorum nasıl söyleyeceğim?" Omeganın gözleri dolmaya başladığında hafif esen rüzgar gözyaşlarını kurutmaya yetmemişti. Arkadaşı alt dudağını ısırdı, Minho'nun nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordu ancak az çok tahmin edebiliyordu.

"Sen ne istiyorsun peki?"

"Ben..." dedi Jisung düşünceli bir biçimde. Sol eli karnını bulurken kafasını iki yana salladı. "Ben onu aldıramam, kıyamam ki."

Seungmin, Jisung'ın böyle diyeceğini tahmin etmişti. Minho'nun öğrenmesiyle birlikte gelen kaos gözlerinin önünde canlanırken buna hazır olup olmadığını bilmiyordu ancak ne olursa olsun Jisung'ın yanında olacaktı.

"Önce bir Minho'ya söyle. Sonrasında ne olursa olsun güçlü durmak zorundasın. Sana açık konuşacağım, onun fikrinin olumlu olacağını pek sanmıyorum."

Arkadaşının bu sözleri kalbine adeta bir bıçak saplanmış etkisi yaratmıştı. Gözyaşları birer birer düşmeye başladığında başıyla onayladı Seungmin'i. "Teşekkür ederim."

"Ne olursa olsun yanındayız tamam mı?"

Birkaç veda cümlesiyle kapatmışlardı telefonu ardından. Jisung, gözyaşlarını eliyle silip ofladı. Seul'e döner dönmez bir doktora gidecek, ardından da Minho'yla konuşacaktı. Bu zaman aralığında fikirlerinin da netleşeceğini ve geleceğe dair birkaç plan yapacağını düşünüyordu. Tüm ihtimalleri değerlendirmeliydi.

Oturduğu yerden ayaklanıp tekrar içeri girmek için eve doğru yürüdü. O sırada Minho da bahçeye çıkmıştı. Cebinden sigara paketini çıkarırken yanından geçmekte olan Jisung'a soran gözlerle bakıyordu. "Bir şey mi oldu?" dedi zehirli ince dalı dudakları arasına yerleştirirken. Jisung'ın gözleri ise bu anları takip etmişti. Kafasını iki yana salladı. "Biraz hava almak istedim." dedi ve Minho sigarasını yakmadan önce içeri girdi.

Yorgun bedenini koltuğa bırakıp yanındaki Felix'le birlikte güzel bir sohbete dalmıştı çok geçmeden. Sarışın omega, yarın gidecekleri konser için yaptığı kombini anlatmaya başlamıştı. Sahil kenarında, açık alanda Day6'in birkaç şarkısını dinleyeceklerdi ve Jisung hariç herkes çok heyecanlıydı.

Jisung ise günün stresinden dolayı bu olayı tamamen unutuvermişti. Zaten konserden sonra da artık Seul'e dönüp tatillerinin geri kalanını orada geçireceklerdi.

"Sen de giyersin değil mi?"

"Ha, neyi?" Jisung transtan çıkar gibi arkadaşını yanıtladığında Felix, heyecanla belinde sarılı olan Changbin'in koluna birkaç kere vurmuştu. Siyah saçlı alfa onun bu tatlı hallerine gülümserken Felix ise arkadaşını cevapladı. "Etek diyorum, rengarenk etekler aldım!"

"Ah..." Jisung anlıyormuş gibi birkaç mırıltı bırakıp başını onaylarcasına sallamıştı. Ardından önüne döndü, o sırada Jeongin elindeki telefonu bırakıp oturduğu koltuktan kalktı. Ani bir kalkış olmuş olmalı ki bir süre eliyle gözlerini kapatıp etrafın netleşmesini bekledi. Herkes onun tuvalete gideceğini anlamıştı bu yüzden kimse ani kalkışına ses çıkarmadı.

Ancak bu sefer farklı olan bir şey vardı ki Jisung, Jeongin'den önce merdivenleri çıkmaya başlamıştı.


Bu bölüm biraz kısa oldu aşkolar ama diğer bölüm çok daha güzel ve uzun olacak inş

Taslakta bölümüm yok, doğaçlama yazıyorum bu yüzden hızınıza yetişmek biraz zor oluyor dşsnspslcpslpsşamz
Bu hikayeye bu kadar ilgi gösterdiğiniz için teşekkür ederim her birinizee

They say 'FrIeNdS'/ MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin