32.Bölüm

37 5 4
                                    


Dünya hassas kalpler
için bir cehennem...

07.08/22

<3<3<3<3<3<3<3<3<3

Herkesin bir günü sonu olacaktı. Farkında olmadan uyandığı bir gün, belki de gördüğü son gün olacaktı. O sonun geldiğini nasıl anlayacaktık?

Kötü kişilikler için daha da belirgindi bu. Çünkü onların kavramlarının arasında son yoktu, sonsuz kötülükler vardı. Ama hiçbir şey, kitapta da yazdığı gibi cezasız kalmıyordu. Er ya da geç o son gelip onları buluyordu.

Şu an odaya hatta gördüğüm üzere tüm evrene mavi ışık hüzmesi yayılmıştı. O Işığın yanına başka renkte ışıklarda eklendi. Acaba benim dışındakiler de görüyor muydu? Evren adeta gökkuşağına dönüşmüştü. Fazlaca yayılan ışıklar gözlerimi alıyordu, ellerimi siper ediyordum.

İlk başta güzel olan şey giderek işgenceye dönüşmeye başlamıştı. Elimdeki kitap yere düşmüştü ve eğilip alamıyordum. Ne zaman biteceğini düşünürken yavaş yavaş azalan ışık rahatlamamı sağlamıştı ve yavaşça yok olduğuna şahit olmuştum.

Ellerimi gözlerimden çektim, yavaşca gözlerimi açtım. Gördüğüm kişi ile adeta kanım çekildi.

Hakan karşımdaydı!

Hani yok olacaktı? Kendi sonumu kendim hazırlamıştım, buradan kurtuluşum yoktu. Şimdi bir sözüyle sonsuza kadar yok olacaktım! Hemen etrafıma bakındım kitabı bulmaya çalışıyordum. Ama yoktu!

Gözlerimi kapatıp sonumun gelmesini bekledim. Ne yapacaktı bana? Belki bir küreye hapsederdi, belki sonsuza kadar bir biblo olarak hayatımı devam etmeme sebep olurdu.

Ne kadar beklersem bekleyeyim bir şey olmuyordu. Usulca gözlerimi açıp Hakan'a baktım. Gözlerimi gözlerine sabitlediğimde beni şaşırtan bir manzara bekliyordu beni. Hakan gülümsüyordu!

Onun bu hali, bana bir anımı hatırlatmıştı.

Gözleri açıldı. Bana baktı. Aşina oldum gözler bana öfkeyle değil, minnetle ve sevgiyle bakıyordu. Karşımdaki Savaş olmalıydı. Gerçek Savaş. Gülümsüyordu bir kere. Gözleri artık 'özgürüm Gece' diye bağırıyordu.

Savaş ile ilk karşılaştığımız anımıza gitmiştim. Bu gözlerde gördüğüm minnet ifadesi bana onu anımsatmıştı. Aynı minnetti bu! Ben hala tepkisizce ona bakarken ilk konuşan o olmuştu.

"Gece, ben Hakan Yavuz."

"bi..biliyorum!"

Yüzündeki gülümseme genişledi, hatta kısa bir kahkaha atmıştı. Görüntü aynıydı ama kesinlikle Hakan değildi karşımdaki.

"siz... Tam olarak kimsiniz?"

"ben bu bedenin gerçek sahibiyim. Başkomiser Hakan Yavuz!

"sizin bedeninizi çaldı?"

Soru sorar gibi şaşkınlıkla sormuştum. Başını sallayarak beni onayladı. Yeni yeni aklım başıma geliyor, olanların farkına varıyordum. Bu adamın içindeki kötü ruh yok olmuştu. Yani başarmıştım!

"başardım ben!"

"evet Gece, başardın!"

Yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. Ben bir şehri kurtarmıştım.

Tam o sırada olduğum yerde durdum. Aklıma gelen kişi ile koşarak odadan çıktım. Hakan beyin arkamdan 'ne oldu?' diye bağırdığını duyabiliyordum. Peşimden geliyordu ama ben şu an duramazdım. Alt kata indiğimde direk karşıdaki odaya girdim. Küre aynı yerinde duruyordu ama oldukça farklıydı. Parlak, cam şeklinde yuvarlak küre paramparça olmuştu. Bunu yapan kimdi, Hakan mı? Yoksa büyü yok olduğu için mi böyleydi?

Yaşayan Ruhlar |TAMAMLANDI|Where stories live. Discover now