otuz dokuz

32.4K 1.6K 152
                                    

Halil Bey: Hayırlı akşamlar Asiye, 

Nerede resmiyet? Ay bir şeyler mi oluyor yahu? 

Asiye: Halil Bey, sizede hayırlı akşamlar. 

Halil Bey: Ben diyorum ki, yarın pazar malum. Birlikte kahvaltı mı yapsak? 

Halil Bey: Yani sende müsaitsen. 

Asiye: Olabilir. Müsaitim zaten. Saat ve yer belirleyin ona göre ayarlayayım kendimi. 

Halil Bey: Sabah 10'da alırım seni. Konum atarsın, olur mu? 

Asiye: Zahmet olmasın size. Ben kendim gelirim. 

Halil Bey: Olur mu öyle şey Asiye, ben alacağım seni. Konum yollarsın :)

Asiye: Peki o zaman teşekkür ederim. 

... 

Çalan alarmla ayaklanıp telefonu kapattım. Banyoya geçip işlerimi hallettikten sonra dolaptan dün ayarladığım pantolon ve gömleği giydim. Hafif bir makyajla kendimi tamamlarken saati kontrol ettim. Gelmesine on beş dakika vardı. Derken bildirim sesiyle telefonuma baktım.

Halil Bey: Aşağıdayım.

Normal bir görüşme olmadığının farkındaydım. Kiraz'dan birkaç kez işitmiştim, benim hakkımda söylediklerini.

Ayakkabılarımı giyip çıktım evden. Kapıdaki araba park edilmiş beni bekliyordu. Şoför koltuğunun yanındaki kapıyı açıp öne oturdum. "Günaydın," dedim yerime yerleşirken.

Yüzünden eksik olmayan gülümsemeyle bana bakıp arabayı çalıştırdı. "Günaydın. Nasılsın?"

Bakışlarımı kucağımda birleştirdiğim ellerime dikip "İyiyim, siz nasılsınız?"

Lan adam sana düz yürüyor, ne bu resmiyet Asiye bacım? Utanmasan abi diyeceksin.

"Bende iyiyim," diyip duraksadıktan sonra "Acaba aramızdaki şu resmiyeti kaldırsak mı? Eğer senin içinde sorun olmayacaksa."

Olur olur, severiz. "Olur," derken kısıktı sesim.

Gözlerimi çevirip yandan profiline baktım. Yeni traş olmuş cildi tertemizdi. Kulağının hemen altında bir ben, kaşının hemen üzerinde yara izi vardı. Saçları hafif arkaya doğru taranmış, yandan haliyle bile oldukça iyi gözüküyordu. Allah var adam yakışıklı.

Bakışlarını bir an bana çevirince utançla önüme döndüm. Yakalamıştı ya, rezillikte son nokta.

Sadece kısık gülüşünü hissetsemde herhangi bir şey söylememişti. Zaten bir süre sonra arabayı park edip "Buranın kahvaltısı güzel oluyor. Hem daha rahat ederiz," dedi.

Birlikte inip çay bahçesini andıran kafeye girdik. "Dışarıda mı içeride mi dersin?"

"Hava güzel, dışarısı olabilir. Sende tamam dersen."

Vay Asiye Hanım hemen de sen-ben alıştık yahu. Adamın resmiyeti kaldırmasını mı bekliyordun?

Eliyle bana referans edip yanımda yerini aldı. Birlikte güneş almayan bir yere oturup siparişlerimizi verdik. Ne konuşacaktık biz şimdi?

"Hangi bölümü okuyorsun?" demesiyle geriye yaslanıp "Hukuk son sınıftayım," dedim.

Tam tekrar konuşacakken gelen garsonla sessizliğe devam etti. Onun ardından "Eyvallah," diyerek çayından bir yudum aldı.

"Avukat olacaksın herhalde?"

Bir yandan kahvaltımı ederken "Aslında hayalim savcı olmaktı çocukluğumdan beri. Ama sonradan kendimi hep avukat olarak gördüm. Sürekli birilerini savunma ihtiyacı hissediyormuş gibi. Toplumla daha çok iç içe, herkese ses olabilmek adına bu kararı aldım."

Dikkatle dinleyip "Polis olmaya karar verdiğimde bende böyleydim. Sürekli birilerini koruma iç güdüsüyle hareket ediyordum. Bir an bile pişman olmadım," dedi.

Benzer yönümüz beni gülümsetirken sorularına devam etti. "Giresun'da mı yaşıyorsunuz? Kiraz'la orada tanıştınız diye duydum."

Duydun mu sordun mu Halil Bey'ciğim?

"Ailem Giresun'da. Bende aslında oradayım ama üniversite için gelince bir daha geri dönmeyi düşünmedim. Sıklıkla gidip geliyorum. Sen?"

"Ben doğma büyüme buralıyım. Annemi iki yıl önce kaybettim. Babam ve abimle yaşıyorum."

"Başın sağ olsun," derken düşen yüzüne karşı bende biraz hüzünlenmiştim. "Eyvallah."

Aramızda tekrar sessizlik hakim olurken çalan telefonuyla "Özür dilerim, buna bakmam gerek," diyerek ayaklandı. Sorun değil dercesine baktım yüzüne.

Zaten saniyeler içinde tekrar gelip "Asiye çok üzgünüm ama acil gitmem gerekiyor. Başkomiserimi yaralayanlar bulundu. Orada olmam gerek," diye açıklamasıyla üzülsemde gülümsedim. Adamın görevi yani. "Sorun değil. Ben de arkadaşımla buluşacaktım zaten. Sen git."

Eliyle garsona işaret verip hesabı istedi. "Ama bunu telafi edelim. Böyle olsun istemezdim," derken oldukça samimi ve üzgün gözüküyordu. Genede gülümsememi bozmadan "Tabiki komiserim. Telafi edelim," diyerek yanağımı avucuma yasladım.

Hesabı ödeyip "Sen devam et istersen. Ya da gideceğin yere bırakayım seni?"

"Konum atacağım buraya gelecek arkadaşım. Sen git lütfen, geç kalma."

Eliyle boynunu sıvazlayıp kafasını salladı. Arkasını dönüp giderken son kez geriye dönüp tebessüm etti. "Asiye, bir dahaki buluşmamızda daha farklı olsun her şey. Hem belki daha farklı oluruz," diyerek göz kırpıp uzaklaştı.

O uzaklaşırken sırıttım arkasından. Sanırım yeterince açık etmişti niyetini.

🍒

Düzenlenmiştir.

Aşk #1. Teşekkürler *-*

Bu bölümde aşk kategorisinde binlerce kitabı geride bırakmıştık. Tekrar teşekkürler.

Seviliyorsunuz<3

KISADIR AŞKIN BOYU | Yarı Texting ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin