Bölüm Yirmi Yedi

2.1K 323 94
                                    

'Karanlık çoğaldı ve yıldızlar kayboldu sevgilim. Tek yol göstericim sensin, tek kurtarıcım sensin...'

***

Daisy

Adayların ayinleri izlediği özel alandan çıktığımızda kapının hemen önünde bekleyen Sitra'ya kısa bir bakış atıp koridor boyunca yürümeye başladım. Sitra sessizce beni takip ederken bakışlarım bu sefer Kia'ya döndü. Sakince yanımda yürüyordu ki bu iyiydi çünkü Sitra'nın bir şeylerden şüphelenmesini istemiyordum. Sonuçta o Vernon'a bağlıydı ve tıpkı diğerleri gibi onunda etkilenmiş olma ihtimali vardı. Etkilenmemiş olsa bile bir şeylerin ters gittiğini düşünürse Vernon'a söyleyebilir ve Kia'nın, diğerlerinin olmayan şeyler gördüğümü düşündükleri takdirde yapabileceklerini söylediği tüm o şeyler başıma gelebilirdi. Bu yüzden önüme baktım ve odamın güvenli alanına ulaşana dek ses çıkarmadım.

'' Şimdi ne yapacağız?'' diye sordu Kia yatak odama girer girmez.

Derin bir nefes alıp ona döndüm ve '' Seçilmiş adaylarını duydun Kia, onlar da bizim gördüğümüzü görüyorlar ve bunun tek mantıklı açıklaması tıpkı bizim gibi onların da ayinlere katılmamış olmaları,'' dedim.

Kia konuşmaya başlamadan önce rahatsız edici bir sessizlik sardı etrafı.

''Ayinlerde gerçekten de bir sorun mu var?'' Kia'nın korku dolu sesi daha da kötü hissetmeme neden olurken içimde derin bir tedirginlik oluşmaya başladı. Ayinlerdeki sorunu bulmam gerekiyordu evet, ama bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum. Bilmemek içimdeki tedirginliğin boyutunu daha da arttırdı.

''Sanırım öyle ve işin en kötü yanı burada yeniyim ve sorunu nasıl bulacağımı bilmiyorum,'' diye mırıldandım yatağıma oturup ellerimle yüzümü ovuştururken.

''Siz bu alemin kraliçesisiniz Mash'ka, ayinlerde bir sorun olup olmadığını anlayabilecek ve çözebilecek biri varsa o da sissiniz.''

Sözleri kalbimi ısıtırken ''Bundan nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?'' diye sordum hızla.

Kia hafifçe gülümseyip '' Çünkü size güveniyorum, bizim için büyük bir umutsunuz ve hatırlatmak isterim ki yüzük sizi seçti. Doğru kişi olmasaydınız sizi seçmezdi,'' dedi.

Bir an parmağımı çevreleyen şekillere baktım. Evet, yüzük beni seçmişti ama zaman geçtikçe ve işler daha da karıştıkça kendimi yetersiz görmeye başlıyordum. Vernon benden güç almıştı evet, ama buraya geldiğim ilk günlerde bana tüm sorunların çözümüymüşüm gibi bakarken, şimdi sadece destekleyici bir omuz olarak bakıyordu. İşe yaramaz olduğumu düşünmekten kendimi alamıyordum bazen, hatta bunu sık sık düşünüyordum çünkü gelişimden sonra alemin durumu iyi gitmektense daha da kötüye gidiyordu. Bu da aklımdaki kötü düşüncelerin ortaya çıkmasına neden oluyordu. Ya yüzük doğru kişiyi getirmediyse? Elbette bu imkansızdı, yani Vernon'un dediği buydu. Yüzük asla yanlış yapmazdı.

Yine de aklımda hep bir kuşku vardı.

Ayağa kalkıp pencerenin kenarına kadar yürüdüm ve camın ardında yer alan simsiyah ağaçlara ve yıkık dökük şehre baktım. İçimde derin bir huzursuzluk vardı, sanki bir şeyler olacakmış ve bu şeyler sonucunda çok fazla şey kaybedecekmişim gibi. Bu düşünce yerimde donup kalmama neden oldu.

Bir şey kaybetmek mi?

Bana bunu ne düşündürtmüştü?

Düşünmeden balkon kapısını açıp serin havaya adım attım. Hava gün geçtikçe daha da kapanıyor, gökyüzünü saran bulutlar daha da grileşiyordu. Hayır, artık o renge gri demek yanlıştı, bulutlar bile siyahlaşmaya başlamıştı ki bu kötü haberdi. Gözlerimi uzaktaki dağın üzerini tıpkı bir örtü gibi kaplayan simsiyah ağaçlarda gezdirdim.

Fısıltı Lordu ve Onun Küçük Kurtarıcısı ( -TAMAMLANDI- ) Where stories live. Discover now