Bölüm Beş

4.6K 456 141
                                    

'Hissettiklerim beni karanlık bir girdaba sürüklüyor ama korkmuyorum. Çünkü biliyorum sevgilim, o karanlığın sonunda sen varsın'

***

Daisy

Aklım karışıktı, yine de elini tutup beni hiç bilmediğim bir yere sürüklemesine izin verdim. Bedenim bu durumdan çok memnundu ama içimdeki bir şey bazı şeylerin akla uymadığını söylüyordu. Fakat o fısıltı çok derinlerde bir yerdeydi, arada belli belirsiz içimi yokluyor sonra da hiç var olmamış gibi ortadan kayboluyordu. Yine beni büyülenmiş miydi? Hayır, beni yanına çağırdığı zamanki gibi hissetmemiştim. Bu sefer seçimi bana bırakmıştı, onun elini tutmak benim kararımdı. Yine de içimde yeşeren ufak huzursuzluk hissi bir türlü geçmiyordu ve ne kadar uğraşsam da ne olduğunu çözemiyordum.

Deri bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım. Sonra hemen önümde ağır ağır yürüyen ve ruh eşi olduğumu söyleyip geldiğim bu kasvetli yerin lordu olduğunu iddia eden adama diktim gözlerimi. Ona inandığım için kendimi aptal gibi hissetmem gerekiyordu ama içimdeki her hücre doğru söylediğine inanmıştı. Bir dünya sorum vardı ama aklımı toplayıp hiçbirini soramıyordum.

Gözlerim bu sefer birleşmiş ellerimize kaydı. Şaşırtıcı bir biçimde elimi tutan eli sıcacıktı ve bu sıcaklık parmaklarımdan tüm vücuduma yumuşacık bir rahatlık hissi yayılmasına neden oluyordu. Bu his hoştu, bir an gözlerimi kapatmak ve bu hissin yaşattığı zevkte kaybolmak istedim. Yine de dikkatimi ona verme isteği daha baskındı. Gözlerimi ondan başka yere çeviremiyordum. Her hareketiyle geniş omuzları kasılıyor, simsiyah saçları rüzgar yüzünden hafifçe sallanıyordu. Tüm bu karmaşanın içinde emin olduğum tek şey vardı, o da onun ve benim aramda görünmez ve sarsılmaz bir bağın olmasıydı. Bunu iliklerime kadar hissedebiliyordum, o benim ruh eşimdi.

Ruh eşim...

Hay lanet!

Bu gerçek miydi?

Yani, hadi ama, birden bire hiç bilmediğim bir yere gelmiştim. Sonra süper havalı bir adam gelip bana gelini olduğumu, ondan uzak kaldığım için yıllarca acı çektiğimi söylemişti ve ben de onun tüm sözüne inanmıştım! Şaka gibi bir durumdu ve ona inanıyordum!

Aklımı kaçırmış olmalıyım. İster istemez küçük bir şüphe tohumu oluştu içimde. Ya şuan yatağımda mışıl mışıl uyuyorsam ve gördüğüm her şey bir rüyadan ibaretse?

Bu düşünce kalbimin endişeyle kasılmasına neden olurken nefesim hızla kesildi. Bir an verdiğim tepkiye şaşırdıktan sonra kaşlarımı çattım ister istemez. Az önce bunun bir rüya olmasını delicesine dilerken şimdi de bunun gerçekten de bir rüya olmasından mı korkuyordum?

Harika.

Yine de gerçek değilse ve birden bire evimde uyanırsam ve... Ve o orada olmazsa. Yani gerçek olmazsa, yani tüm bu yaşadıklarım gerçekten bir rüyaysa. Onu sonsuza dek kaybederim. Kaybetmek? Hay lanet Daisy! Dakikalar önce gördüğün birine bu kadar bağlanmaman gerekiyor! Ama o benim ruh eşim, yani öyle söyledi! Dünyada kaç kişi gerçekten ruh eşiyle karşılaşıp mutlu oluyor ki!

Rüya mı yoksa gerçek mi? Gerçek olduğuna inanıyorum ama neden hala sorguluyorum emin değilim.

Bir an yerimde donup kaldım, sanki biri durmamı emretmiş gibi kıpırdayamadım. Ruh eşim olduğunu söyleyen adam ya da kendi değimiyle Lord yavaşça arkasına dönüp gözlerimi bana dikti. Sonra bana doğru uzanıp boşta kalan diğer eliyle yanağımı kavradı.

" Onları dinleme," diye mırıldandı ardından.

Kalın sesi havada süzülüp kulaklarımı doldurur doldurmaz tüm o karmaşık düşünceler birden bire uçup gitti. Hatta kimi dinlememem gerektiğini bile sormadım. Aklımda sadece o ve büyüleyici sesi vardı.

Fısıltı Lordu ve Onun Küçük Kurtarıcısı ( -TAMAMLANDI- ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin