Bölüm Bir

6.6K 567 150
                                    

'Yokluğun bir lanet gibi sevgilim, her dakika bunun acısını çekiyorum'

***

Daisy

"Peki, Bayan Rossmall, bu tam olarak ne zaman ve nasıl başladı?"

İçim yoğun bir sıkıntıyla dolup taşarken, karşımda oturup bana ifadesiz bir yüzle bakan ve ona derdimi anlatmam için saatliğine yüz on beş dolar alan doktoruma kısa bir bakış attım. Bakımlı kumral saçları omuzlarına kadar uzanıyor, küçük beyaz yüzünün her yanını güzelce sarıyordu ve bu onu fazlasıyla güzel gösteriyordu. Giydiği ve üzerine yapışan dar gömleği ve siyah kumaş pantolonu ona çok yakışmıştı ama kalın çerçeveli gözlüğü onu biraz yaşlı gösteriyordu. Gözlüğünün arkasına saklanmış yeşil gözleri beni delip geçerken sakince bir nefes aldım ve masasının üzerindeki altın renk isimliğe doğru odaklandım. 'Maya Clark- Psikiyatrist' isimler benim pek ilgi alanım değildi ama Maya güzel bir isimdi ve ona yakışıyordu. Acaba evli miydi?

Off.

Tamam.

Saçma sapan şeyler düşünüp oyalanıyordum ve bunu uzun süredir yapıyordum, bu yüzden bir arpa boyu yol alamamıştık. Tamam kabul, suçlusu bendim ve biliyorum, kaçmak hiçbir sorunu çözmezdi. Bu yüzden dikkatimi toplamam gerekiyordu. Hem de acilen! Tamam, ne sormuştu?

Ne zaman başladı?

Ah, şu vebalı soru.

Harika.

Güzel doktorumun oturduğu maun masanın arkasında kocaman bir duvar saati vardı ve o saate bakıp daha ne kadar burada kalıp onun sorularını cevaplamam gerektiğini hesaplamamak için büyük bir çapa sarf ettim. Tanrım! Bu sorudan gerçekten nefret ediyordum. Hayır, aslında problem bu soruda değildi. On yedi yaşından beri onlarca psikolog değiştirmiştim ve her yeni kişiyle birlikte her şeyi en baştan anlatmak artık o kadar da çekici değildi, özellikle o günü.

Yine de ona para ödüyordum ve ayrıca ona ihtiyacım vardı. O malum günden beri hissettiğim 'garip derecede anlaşılmaz ve karamsar' hislerim şu sıralar artmış durumdaydı ve her an diken üstünde olmaktan nefret ediyordum. Üniversite hayatım bu lanet hisler yüzünden bitmişti ve iş hayatımın da bu yüzden sona ermesini istemiyordum. Ayrıca, geceleri uyuyamıyordum ve uyku ilaçlarımın dozunu artırmasını sağlamak için doktorumun suyuna gitmem gerekiyordu.

Tamam, bunu yapabilirdim. Yüzlerce kez yapmıştım, bir kez daha yapmak beni öldürmezdi. Birkaç saniye boyunca hemen sol yanımda yer alan pencereye ve dışarıdaki güneşli havaya bakıp ne kadarını öğrenmek isteyecek diye düşündüm. Bir önceki psikiyatristim tüm ayrınlar yerine şuan neler yaşadığımı öğrenmek isteyip bana ilaç vermişti. Ondan önceki sadece birkaç kelime etmeme izin vermiş, teşhis olarak da panik atak demişti. Bu ne istiyordu? Birkaç gündür içten içe yaşadığım tüm o karmaşayı düşününce her şeyi en baştan anlatmanın daha iyi olacağına karar verdim. O kadar kararlıydım ki hiçbir ayrıntıyı atlamadım.

"Açıkçası bilmiyorum, yani tam olarak zamanını ve o an neler olduğunu anlatmak biraz zor. Lise son sınıf öğrencisiydim ve olayın olduğu gün okuldan eve dönüyordum. Elimde çok sevdiğim karamelli dondurmalardan biri vardı. Hani etrafı vanilyayla kaplı ve vanilyayı yedikçe ortasından karamel volkanı çıkıyor, eminim biliyorsunuzdur birkaç yıl önce sürekli reklamlarda çıkıyordu, o gün ondan almıştım. Her neyse, eve uzun yoldan gitmek istedim. Yürümeyi seviyordum ve dondurma yediğim için biraz yağ yakmanın faydalı olacağını düşünmüştüm. Yürüdüm, hava güneşliydi ve her şey harikaydı. Okul da güzel geçmişti, son ders bedendi ve Bay Hunter bizi serbest bırakmıştı. Yani tüm bir saat boyunca oturup kızlarla okulun yakışıklılarını çekiştirmiş, hangisinin daha seksi olduğunu falan tartışmıştık. Tipik liseli kız muhabbetleri yani. Kısacası okulda da sorun yaşamamıştım, zaten hiç sorun çıkarmayan uyumlu bir öğrenciydim. Çok arkadaşım yoktu ama olanlar da bana yetiyordu," dedim ve doktora kısa bir bakış atıp bu kadar derine inmemden hoşlanıp hoşlanmadığını anlamaya çalıştım.

Fısıltı Lordu ve Onun Küçük Kurtarıcısı ( -TAMAMLANDI- ) Where stories live. Discover now