Hyunjin başıyla arkadaşını onayladı. Ardından Jeongin'in omzundan kalkarak kaşlarını çattı. "Changbin mal benden söylemesi. O hariç tüm fakülte ona aşık olduğunu biliyor aq. Sen de hala şansım var mı diyorsun!"

"Sensin mal be!" Felix masanın üstünden uzanıp Hyunjin'e vurmaya çalışırken alfa ise dil çıkararak sandalyesiyle geriye gitmişti. Bu, mermer zeminde yüksek bir ses çıkmasına sebep oldu.

"Onu boşver Lix. Dersim başlamadan on dakikam var, bana anlat." Jisung araya girip arkadaşının dikkatini çektiğinde Felix ona dönmüş ve bütün hikayeyi baştan anlatmaya başlamıştı.

Anlaşılan Changbin, Felix'le ortak arkadaşları olan birine onun sunumunu ne kadar beğendiğinden ve Felix'in konuşmasının çok akıcı olduğundan bahsetmişti. Arkadaşı da bununla birlikte birazcık alfanın üzerine gitmiş ve Felix'in güzel olduğunu ağzından kaçırmasını sağlamıştı.

Jisung, ona parlak gözlerle olayları anlatan arkadaşını dinleyerek arada yorumlarını da katmayı unutmamıştı. Sonrasında dersinin vaktinin geldiğini görüp ayaklandı. Büyük amfiye girdikten sonra rastgele bir yere oturdu. Ardından profesörün gelmesiyle dersi başlamıştı.

Çok geçmeden iki saatlik dersin sonunda resmen bitmiş bir şekilde çıkmıştı amfiden.

"Jisung!" Geniş koridorlarda yürürken arkasından ona seslenen çocukla adımlarını yavaşlattı. Hafifçe arkasına dönüp durdu. "Yuta?"

Yuta, koştuğu için biraz soluklanmak amacıyla ellerini beline koymuştu. Bakışlarını karşısında ona bakan omegaya çıkardı ardından. "Selam, nasılsın?"

"İyiyim sen?" Jisung ona cevap verirken tekrardan yavaş yavaş yürümeye başlamıştı. Bir an önce kafeteryaya gitmek ve şöyle sert bir kahve içmek istiyordu.

Yuta da ona ayak uydurup yanında ilerledi. Birlikte kafeteryaya giriş yapmışlardı havadan sudan konuşarak. Jisung kahvesini aldıktan sonra arkadaşlarının olduğu masayı aradı ve bulduğunda derin bir nefes verdi.

Tekrardan Yuta'ya döndü. "Bu sabah beni aramışsın, bir şey mi oldu?"

Yuta hatırladığı şeyle elini cebine atmıştı. "Ah! Evet, geçen sefer bunu arabamda düşürmüşsün. Onu vermek için aramıştım."

Cebinden; üzerine küçük bir sincap figürü işlenmiş, el yapımı olduğu her yerinden belli olan ince, tahta bir kitap ayracı çıkarmıştı.

Jisung gözlerini büyütüp hemen onu elinden aldı. Bir gün tesadüf eseri dolabında bulduğu bu şeye çok fazla değer veriyordu. Kimin koyduğunu henüz bilmese de böyle bir hediye almak onu mutlu etmişti.

Sol elindeki ders kitaplarının en üstüne koyarak tuttu. "Çok teşekkür ederim Yuta! Her yerde bunu arıyordum!"

"Rica ederim. Bu kadar önemli olduğunu bilsem evine kadar gelirdim."

Jisung gülümsedi ve Yuta'yla vedalaşıp arkadaşlarının yanına doğru ilerledi. "Selam." Kitaplarını ve kahvesini masaya bırakarak Minho'nun karşısına oturmuştu. Büyük olandan feromonlarına karışan sigara kokusunu alabiliyordu.

"Selam Ji." Felix hemen onu karşıladı.

O sırada Jeongin ayağa kalktığında Hyunjin de onunla birlikte ayaklanmıştı. Genç beta yanında yürümeye başlayan bedene sorgular bakışlarını attı. Hyunjin ise omuz silkti.

"Hyung tuvalete gideceğim!"

"Ben de seninle geleyim."

Jeongin elini alnına vurup ofladı. "Ne yapacaksın? İşememe yardım mı edeceksin?"

"Ben de işeyeceğim belki!" Hyunjin cıkcıklayarak onun önüne geçmiş ve tuvalete doğru yürümeye başlamıştı. Jeongin tekrar ve tekrar oflayarak peşinden ilerledi.

"Ee Jisung? Hafta sonu herhangi bir sinir krizi geçirmedin umarım. Malum, yanda Minho oldukça gürültüye sebep olmuştur."

Chan gülerek konuştuğunda Jisung içtiği kahveyi püskürtmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. Bu da kahvenin boğazına kaçmasına sebep olmuştu. Genç omega öksürmeye başlarken Felix ise arkadaşına peçete uzatıp sırtını sıvazladı. "Ay Jisung! İyi misin?"

Jisung'ın bakışları karşısında yayılarak oturan alfaya çıktığında Minho ona sırıtmıştı. Ardından ceketinin cebinden bir sigara çıkardı.

"Ah, h-hayır hyung." Jisung tekrar Chan'a dönüp söyledi ve bakışlarını karşısındaki beden harici her yerde gezdirmeye başladı.

O sırada tanımadığı bir beden masalarına yaklaşmıştı. "Merhaba." Kibarca selam verdikten sonra Jisung'ın arkasına geçip onun karşısında oturan Minho'ya çıkardı bakışlarını.

"Minho, cuma günü yanına gelemediğim için üzgünüm. Telafi etmek istiyorum."

Jisung, bakışlarını yavaşça karşısında oturan bedene çıkardığında Minho da aynı anda ona bakmıştı. Masa derin bir sessizliğe gömülürken Jisung boğazını temizleyip bakışlarını kaçırarak kahvesine sabitledi.

"Minho?" Arkasındaki kız tekrar Minho'ya seslendiğinde alfa bakışlarını Jisung'tan çekerek ona çıkardı. "Bu sıralar biraz meşgulüm Mia. Sana sonra haber veririm."

Kız anlayışla başını sallayıp "Görüşürüz, o halde." diyerek yanlarından ayrıldı. Ondan yalnızca birkaç dakika sonra Chan konuştu. "Bir dakika. O günü bu omegayla geçirmediysen kimle geçirdin?" Minho'ya doğru dönerek sordu.

Alfa cevap vermeyerek ağzındaki sigaradan bir nefes çekmişti. Jisung ise kahve bardağının üstündeki etiketle oynuyordu. Minho'nun kızı şimdilik reddetmesinin sebebinin kendisi olduğunu biliyordu. Ondan bir cevap beklediği için böyle söylemişti.

Alt dudağını ısırdı, kendisi reddetmeyi düşünürken kurdu, alfasının bir başkasıyla ilgilenmesine sinirlenmiş gözüküyordu. İçindekini her ne kadar baskılasa da ağzından çıkanlara engel olamamıştı.

"Kabul, teklifini kabul ediyorum."

Ay tam bir Lee Seung Gi enayisi olduğum için Mouse'ı izlemeye başlamıştım. Diziye öyle kaptırmışım ki buraya girmeyi unutmuşum çok özür diliyorum omdpsöeğdöağfösğf

Hemen yazıp atıyorum umarım mantık hatası vs yapmamışımdır amin

They say 'FrIeNdS'/ MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin