Çok geçmeden okula vardıklarında arabayı park ettiler ve aynı anda indiler. Birbirlerinin yüzlerine bile bakmadan farklı yollardan fakülteye girmişlerdi.

Jisung, kafeteryaya gidip bir kahve almış ve dersinin olduğu sınıfa doğru ilerlemişti. Minho ise direkt kendi dersine gitmişti. O gün her zamanki gibi klasik bir şekilde biterken genç alfa okulun bahçesinde, kenarlarda yeni yanmaya başlayan sokak lambalarının eşliğinde arabasına doğru yürüyordu.

Jisung ise bahçede, oturduğu mermerden Minho'yu görmesiyle ayaklanmıştı. Büyük olanın dersi ondan bir saat sonra bittiği için mecburen beklemişti ama hemen şimdi koşmazsa Minho'nun onu beklemeyeceğini biliyordu.

Bu yüzden hızlanıp hafif hafif çiseleyen yağmurdan korunmak adına elindeki çantasını kafasının üstüne siper etti.
Hızla arabasına ilerleyen bedenin yanına koştu ve nefes nefese ona yetişti. Minho aniden yanında beliren çocuğa dönüp bir bakış attı. Ardından hiçbir şey söylemeden arabasına bindi. Jisung da ön koltuğa binip kemerini bağlamıştı.

Zorla, birkaç atışmadan ve Jisung'ın alnının ortasına yediği fiskeden sonra Minho da kemerini taktı. "Asla akıllanmıyorsun sen."
Büyük olan elini hafif ıslanmış saçlarının arasından geçirip arabayı çalıştırdı.

"Zaten akıllıyım da ondan." Jisung acıyan alnını ovup Minho'nun koluna sertçe vurmuştu. "Alnımı acıttığın için hak ettin."

"Sen de temiz bir dayağı hak ediyorsun ama bir türlü verme fırsatım olmadı maalesef."

Jisung gözlerini devirmişti. Evlerine giden tanıdık sokaklara girdiklerinde uzanıp radyoyu açtı ve çıkan sevdiği birkaç şarkıya eşlik ederek yolu tamamladı. Minho arada bir "Başım şişti, kapat şunu." dese de tabii ki Jisung'ı ikna edememişti.

Genç alfa arabayı park edip motoru kapattı. Jisung ondan önce davranıp arabadan indiğinde hızlanan yağmura kalmamak için hızla evine koşmuştu. Minho ise arkasından yan taraftaki kendi evine yürüyordu.

Küçük olan kapısına vardığında arkasını dönüp Minho'ya havadan bir öpücük attı. "Görüşmeyiz umarım!"

Minho gözlerini devirip kendi kapısının önüne geldiğinde cebinden anahtarlarını çıkarıp içeri girdi. Sessiz ev onu karşılamıştı, cebindekileri şifonyerin üstüne bıraktı. Islandığı için direkt duşa girmeye karar verdi ve merdivenleri çıkarken tişörtünü bir çırpıda üstünden sıyırdı.

Vücudunu sıcak suya atarken fazla rahatlamış hissediyordu. Günün stresi bedeninden uzaklaşmıştı.

Ertesi gün hafta sonuydu, olabildiğinde geç uyanan alfa; rutin işlerini halledip güzel bir kahvaltı yapmak adına mutfağa geçmişti. Chan olmadığı için yalnızca kendine yetecek bir kahvaltı hazırladı ve yemeye başladı.

O sırada çalan telefonu kafasını yemeğinden kaldırmasına sebep olmuştu. "Efendim Changbin?"

"..."

"Bugün evdeyim, yarın bakalım."

"..."

"Tamam görüşürüz." Arkadaşı onu dışarı çıkmak için çağırmıştı ama Minho'nun iyi bir dinlemeye ihtiyacı vardı. O gün akşama kadar evde oturmuş, anime izlemişti.

Jisung, Felix'le birlikte gittiği bardan dönüyordu. Mecburen otobüse binmek zorunda kalmıştı. Neyseki gece geç bir saat olduğundan otobüste pek kimse yoktu. Eli telefonunda Hyunjin'in isminin üstünde hazır bekliyordu ne olur ne olmaz diye. Chan Seungmin'in yanında olduğundan onu rahatsız etmek istemiyordu.

O sırada göğsünden boynuna doğru bir sıcaklık bastığını hissetmişti. Diğer elini kaldırıp kendine yelpaze yaptı. "Sanırım gerginlikten."

Kendi kendine mırıldansa da derin derin nefes almasına rağmen geçmiyor, aksine daha çok artıyordu. Hafiften sızlamaya başlayan kasıkları ve kurdunun hareketlenmesiyle hızla telefonuna baktı. Bugün ayın 23'üydü ve Jisung bunu tamamen unutmuştu.

"Siktir, siktir, siktir! Hayır, şimdi olmaz lütfen!"

Hemen kafasını kaldırıp eve ne kadar olduğuna baktı. Neyseki çok yoktu. Kalan son gücüyle feromonlarını bastırmaya çalıştı. Hızla çarpan kalbi alnından birkaç ter damlasının akmasına sebep olurken duran otobüsten can havliyle dışarı atladı.

Serin hava yaz mevsiminde olmalarına rağmen suratına çarpınca kendini biraz daha iyi hissetse de deliğinin sızlamaya başladığını hissediyordu. Alt dudağını ısırıp zar zor seçtiği evine doğru ilerledi. Feromonlarını kontrol etmekte oldukça zorlanıyordu ve karanlık sokakta onu bir alfa görürse ne olacağını düşünmek bile istemiyordu. Bu yüzden koşarak evinin kapısının önüne geldi ve anahtarını çıkarıp deliğe soktu.

Fakat kapı, çevirmesine rağmen açılmıyordu. Terleyen ellerini üstüne silip tekrar denedi. Tekrar ve tekrar... "Açılsana!" Ağlamaklı birkaç ses çıkardı. Tekrar denemek için uzandığında kapı birden açılmış, arkasında ise hiç beklemediği birisi belirmişti.

"Jisung?"

They say 'FrIeNdS'/ MinsungWhere stories live. Discover now