17. Bölüm

675 122 7
                                    

Ruhum iki ucun arasında gezinip duruyor. Bugün zaman akmasın dursun ben içinden geçeceğim. Ama neden, neden hala böyleyim, neden hala geçmişteyim? Belki de ben sana hala (Gözlerimin Etrafındaki Çizgiler – Şebnem Ferah)


Okuduğum kitabın arasına ayracı yerleştirip kapattım ve masanın üzerine bıraktım. Külü bir hayli uzamış olan sigarayı silkip dudaklarımın arasına yerleştirdim. Paketin içine baktığımda tek bir sigara kalmış olduğunu görünce pek şaşırmamıştım. Bugün üçüncü paketimin sonunu görüyordum. Saat de çoktan gece üçü geçmişti. Hala uyumak istemiyordum. Yatsam da gözüme uyku girmeyeceğini biliyordum.

Günler aynı rutinlikte birbirini kovalayıp geçmeye devam ediyordu. Anca öğlen yataktan çıkmayı başarabiliyor, bir bardak kahve içip saatlerce sahilde koşuyor, ardından kendimi bir kafeye atıp tüm gün kitap okuyordum. Bence geçen seferden daha iyi baş ediyordum. Tamam, geçen sefer daha çok alkol, daha az sigara stratejisi kovalıyordum ama böylesi daha iyiydi. En azından koşuya falan çıkıp ciğerlerimi açıyordum. Geçen seferkinde ağzımdan salyalarım aka aka uyanıyordum içki içmekten. Sette dehşet saçıyordum insanlara. Şimdiyse gayet kontrollüydüm. O gün benim psikolojimin bozuk olduğunu iddia ederek doğru olanı yapmaya teşvik etmişlerdi beni Elif ve İrem. Beni şimdi görmelilerdi asıl! Psikolojim fişek gibiydi!

Bu sıçtığımın ülkesinden ve insanlarından kaçıp gitmek için Batu'nun izin onayını bekliyordum. Çünkü tek başıma başka bir şehre gidip yalnız kalsam sonuç değişmeyecekti, biliyordum. Aynı rutini başka bir yerde sürdürmeye devam edecektim. Yanımda benimle beraber adam gibi kafa dağıtabilecek birilerine ihtiyacım vardı. Üstelik bir yerlerde uzun süre kontrol edilmeden tek kalamazdım. Mutlaka birilerinin gelip benim yaşıyor olduğumu kontrol etmesi gerekiyordu. Psikolojim çok iyiydi, sadece arada kendimi ve tanıdığım herkesi öldürmeyi düşünüyordum o kadar. Başka bir ayrıntı yoktu. Bu da küçük bir ayrıntı sayılırdı zaten.

Biten sigarayı söndürdükten sonra kitabımı, telefonumu, sigara paketimi ve boş çay bardağımı alıp mutfağa gittim. Açık mutfak camından gelen gece kulüplerinin gürültüsü, bana ne kadar da yaşamıyor olduğumu hatırlatıyordu. Orada insanlar deli gibi eğleniyor, bu güzel yaz gecesinin tadını çıkarıyorlardı. Çay bardağını durulayıp makineye koyduktan sonra ışıkların tümünü kapatıp son sigaramı da paketinden çıkarıp çöpünü attım. Alper yine dışarılarda, kim bilir nerelerdeydi. Benim yaşamam gereken hayatı yaşıyordu. Ona o kadar özeniyordum ki. Onun gibi olsam ne güzel olurdu. Kimseye aşık olmadan yaşasam. Ya da herkese aşık olarak yaşasam! Evet! Alper böyle diyordu. Ben herkese aşığım. En güzeli buydu ya. Bundan sonra onun stratejisini denemeliydim. Mesela ilk yurt dışı tatilimde. Gördüğüm her kadına aşık olacaktım. Hepsiyle gezecek, tozacak, flört edecek, öpüşecek ve yatacaktım. Ve tüm bunları biraz bile canım acımadan yapacaktım.

Yaklaşık son bir buçuk aydır pek gülemiyordum. İçimden gelmiyordu çünkü. Güya yaz başında kendi kendime söz vermiştim. Bu yazı mükemmel geçirip kendimi yenileyecektim. Elif hayatıma geldiğinde her şey rayına oturmuş, tüm kopuk noktalar bağlanmış, tüm yarım cümleler tamamlanmıştı. Bu bayram havası ta ki Elif sebepsiz yere gidene kadar sürmüştü.

Evet, onlar için büyük bir sebep vardı ortada, benim bilinç altımda hala İrem'e aşık olmam! İlk ve büyük aşkımı unutamamış olmam gibi bir sebep. Ama benim için ortada hiçbir sebep yoktu. Ben hiçbir şey hissetmiyordum. O zaman da hissetmiyordum, şimdi de hissetmemeye devam ediyordum. Kimseye bir şey anlatmakla, kanıtlamakla da uğraşamayacaktım artık. Pes etmiştim, hayattan pes etmiştim. İrem'i atlatmıştım. Birkaç senemi almıştı ama atlatmıştım. Elif'i de atlatırdım. Ben babamı atlatmıştım be! Bunları mı atlatamayacaktım? Ne diyordu dün bitirdiğim kitapta: "Herkes herkessiz yaşayabilir."*

YILDIZLARA DOKUNMAK (2)Where stories live. Discover now