8. Bölüm

870 139 4
                                    

Diline dolanmış bahaneler, bahane değil onlar harabeler. Oyuna getirdin aşk, sana da aşk olsun, muhbirmiş kelimeler (Muhbir – Sıla)


Elif'le beraber keyifle şaraplarımızı içerken, arka fondaki ağır müzik kesilip daha yüksek bir sesle Karla Bonoff'un All My Life şarkısı çalmaya başladı. Bütün kafalar aynı anda Kerim ve Selen çiftinin kol kola gelmekte oldukları yöne doğru çevrildi. Bense bir süre onlara bakıp, ara ara kaçamak bakışlarımı Elif'e çevirdim. Gülümseyen suratı ile onlara döndüğü an yüzündeki gülümseme daha da büyümüştü. Selen straplez, kabarık gelinliği içinde müthiş görünüyordu. Normalde sürekli salaş giyinen, o hippi kızdan eser yoktu. Saçları derli toplu bir şekilde topuz yapılmıştı, kollarındaki dövmeler onu otomatikman asi bir gelin yapıyordu.

Çifti alkışlarken herkes ayaklanmaya başlayınca biz de ayağa kalktık. Kerim'le Selen, Selen'in arkadaşlarının olduğu masanın yakınlarından geçerken gençler çığlık çığlığa bağırıp taşkınlık yapınca, aynı şeyi bizim masa da yaptı. Tabii bunu yirmilik çıtırlar yaparken sorun yoktu ama biz yapınca bir garip olmuştu. Kerim başını iki yana sallayarak bu kısa süre içerisinde bizi kınamıştı.

Masamız, nikahın kıyılacağı yeri çok iyi şekilde, en önlerden görüyordu. Kerim ve Selen İstanbul Boğazı manzarasına sırtlarını verip yerlerini aldıktan sonra nikah memuru nikahı kıymaya başladı. Elif heyecandan kucağında birleştirdiği ellerini ovuştura ovuştura izlediğinin farkında bile değildi. O kadar sevimliydi ki gözlerimi ondan alamıyordum bir türlü. Oysa ki en yakın arkadaşlarımdan biri evleniyordu, nikahı izlemem gerekiyordu.

Nikah memuru esprilerle süslediği konuşmalarını yaptıktan ve prosedürlerini yerine getirdikten sonra sırayla çifte malum soruyu sordu. Önce Selen'den, sonra da Kerim'den güçlü bir evet aldı. Kerim Selen'i alnından öpüp ona aşkla bakarken alkışlar iyice hızını arttırdı. Ardından sistemden yayılan Santana'nın Love Of My Life şarkısıyla ikili pistin ortasındaki yerini aldı. Güzel dans ediyorlardı. Ama bu beni şaşırtmamıştı. Kerim dans etmeyi iyi bilirdi, Selen de Güzel Sanatlar öğrencisiydi sonuçta.

Çiftin ilk dansı sonlandığında bu sefer düğün için ayarlanan bir grup hoş bir dans parçası çalmaya başladı. Başta Kerim'in anne ve babası, akabinde Selen'in anne ve babası dans etmek için piste çıkınca, içinden 'Risk budur!' diyerek Elif'e döndüm. Manidar bir şekilde bakarken elimi uzattım. Başımla pisti işaret ettim.

Elif şaşkın ördekler gibi bakarken "B—ben, dans edemem, biliyorsun. Bunu demiştim daha önce de," diye mırıldandı. Aldığım cevabı biraz bile kabullenmeyerek başımı salladım. "Hadi!" dedim ayaklanırken. Elif soğuktan üşüyen kuş misali titreyerek benim ultimatomumu yerine getirmek üzere benimle beraber piste yollanan bir sonraki çift oldu.

Daha piste yürürken bile tüm gözler üzerimizde toplanmıştı. Gelip kabak gibi pistin ortasında Elif'le beraber dans pozisyonu alırken önce ilk göz göze geldiğim Tülay teyzelere, sonra da Bekir amcalara selam verdim başımla. Sonra başımı Elif'e çevirdiğimde "Sendeki bu anlamsız medeni cesareti ne yapacağız?" diye sordu. Bıyık altından gülerken müziğin ritmine göre Elif'le beraber salınmaya başladık.

"Beni olduğum gibi seveceksin, başka ne yapabilirsin ki?"

"Yani, mecbur tabii de. Üff! Herkes bakıyor ya. Galiba bu ilişkinin en zor yanı bu benim açımdan. Nasıl alışabiliyorsunuz buna? Sürekli tüm gözler üzerinde. Her adımın izleniyor."

"İnan görmüyorum bile. Sen de alışırsın. İnsanları umursamamak gerek. Umursayınca üzülüyorsun. Umursamadığındaysa hem senin kafan rahat oluyor, hem de onlar sinirinden kuduruyor."

YILDIZLARA DOKUNMAK (2)Où les histoires vivent. Découvrez maintenant