6. Bölüm

865 149 4
                                    

Biz senle, aynı yağmurdan dökülen, ayrı dağlardan süzülen, aynı denizde can veren nehirler gibiyiz (Biz Senle – Cem Adrian)


Saat bir hayli ilerlemiş, evimdeki insan sayısı azalmıştı. İyice istediğim kıvama geliyordu. Ne kadar az ve öz insan kalırsa, hepsini o kadar kolay şutlayabilirdim. Hala doğum günümü sadece Elif'le geçirmek istiyordum.

Her şey mükemmel giderken, Elif İrem'i ilk fark ettiğinde çok gerilmiştim. İrem onu çoktan fark etmişti zaten. Gözlerinin hep üzerimizde olduğunun farkındaydım. Ama bunu dert etmemiştim. Asıl derdim Elif'in onu görüp hatırlamasıydı ki, bu da olmuştu bir noktada. Ama dönüp 'İrem neden geldi' ya da 'Onu kim davet etti' diye sormamıştı. Üstelik kendisi unutulduğu halde onun burada olması cidden sinir bozucu bir durumdu. Ben bile bu konuda alınganlık ederdim. Onun kıyametleri koparmaya hakkı vardı. Lakin susuyordu. Ya beklemediğim bir sabrı vardı ya da bunları ilerisi için biriktiriyordu.

İrem'i gördükten sonra nedense bana bir tık daha mesafeli davrandığını hissetmiştim. Bunda net bir kanıtım yoktu ama öyle hissediyordum. Vücut dilinden belki de bu çıkarımı yapmıştım. Sanki daha temkinli davranır gibi bir hal almıştı. Kafasında şüpheler olabilirdi. Doruk'la yaşadıklarından sonra kimseye kolayca güvenmek istemiyor olmalıydı. Onun geçtiği bu süreçlere hakimdim. Ben de aynılarından geçmiştim sonuçta. Kimseye güvenmemiştim, bütün hayatıma girmek isteyen kadınları çileden çıkarmıştım hareketlerimle. Elif'in sükunetli yaklaşımı bu yüzden beni ürkütüyordu. Her an, her saniye tetikteydim ve benim sınırlarımı zorlayacağını anı bekliyordum. O an gelmiyordu bir türlü.

Mutfakta Kerimlerle beraber sohbet ederek içki tazelediğimiz bir anda İrem'in de gruba müdahil olmasıyla benim radarlarım yine açılmıştı. Gerilmeye başlamıştım. Mümkün olduğunca muhatap olmaktan kaçınırken Alper'in densiz bir sözü, ortalığı buz gibi yapıvermişti bir anda.

'İrem'le abimi kim daha çok seviyor diye kavga falan ederdik. Kıza hem hayrandım hem uyuz oluyordum'

Tam olarak eski günlerden bahsederken bu cümlenin gelmesi benim olduğum yerde kaskatı kesilmeme neden oldu. Ortada kimsenin bilmediği bir durum yoktu. Sohbet bol kahkahalı ve gürültülü haliyle devam ederken ben artık pes ederek korkak bakışlarımı sol kolumun altındaki Elif'e doğru indirdim. Alt dudağını kemirerek yere falan bakıyordu. Muhtemelen benden daha çok gerilmiş olmalıydı. Ona doladığım kolumun sıkılaştığını hissedince başını kaldırıp "Ben bi Dino ve Moko'ya bakayım mı?" diyerek kenardan sıyrılarak gruptan kaçtı. Soru sormuştu ama bunu sanki sadece bir bildiri olarak söylemişti.

O hızla mutfaktan çıkarken ben de onun peşine takıldım. Odama girdiğinde ancak yakalayabildim. Kapıyı arkamızdan kapatırken Dino, yatağın tam benim yattığım kısmında benim pozisyonumda yatıyorken beni görünce doğruldu.

"Elif bak, Alper'in sözleri için gerçekten çok üzgünüm." Sözler ağzımdan sessiz odada çıktığında fark etmiştim gerçekten bir hayli sarhoş olduğumu. Başım ağrımaya başlamıştı.

Yüzünde bezmiş ve mutsuz bir ifadeyle bana döndü Elif. "Özür dileyecek bir şey yok. Çocuk aklında olanı söylüyor."

"İrem'le şu an olan ilişkisi beni bağlamaz ama senin yanında nasıl davrandığı beni bağlar. Seni üzecek herhangi bir cümle kurmasını istemiyorum."

Omuzları düşerek yatağa çöktü. "Beni varlığımla sırıttığım bir dünyaya zorla kabul ettirmen imkansız, farkındasın değil mi Arda?"

Şaşkınca gözlerimi kısarken "Bu da ne demek şimdi?" diye sordum.

YILDIZLARA DOKUNMAK (2)Where stories live. Discover now