16. Bölüm

747 130 8
                                    

Büyük aşklar hep bitermiş, tamam, korkmuyorum. Atlarıyla geldi ordu, ben gitmiyorum. (Fırtınalar – Kalben)


"Bir daha marşa bas Emin abi!"

Kaldırmış olduğum kaput kapağının yanından eğilip direksiyonda oturmakta olan Emin abiye baktım. Tam derlenip toparlanıp köyden çıktığımız sırada köyün girişinde Emin abinin arabasının motorunu incelediğini görmüştüm. Araba ve araba motorları konusuna hakim bir kişilik olarak müdahale etme isteğime engel olamamıştım.

Emin abi beni görünce bir hayli şaşırmış ve sevinmişti. Biraz hal hatır sohbeti yaptıktan sonra "Seni Allah gönderdi valla, bir el atsana şuna, anlarsın sen," demişti.

Biraz motora bakıp, akünün kutup noktalarının gevşemiş olduğunu fark edince hemen onları sıkmıştım. Emin abi tekrar marşa bastığında araba gürül gürül çalışınca keyifle gülümseyerek kaputu kapattım.

"Akünün bağlantı yerleri gevşemişti, onları sıktım abi, eğer tekrar aynı sıkıntıyı yaratırsa bağlantı kelepçelerini değiştir olur mu? Hadi selametle!"

Hafifçe iki kez kaputa vurduktan sonra selam verir gibi elimi kaldırdım. Emin abi camdan çıkarak "Sağ ol aslanım! Gitmeden yine gel köye!" deyip bir kez korna çaldıktan sonra gitti. Ben de arabaya geri yürüdüm.

O yöne dönüp başımı kaldırdığımda gördüğüm manzara gülerek gözlerimi devirmeme neden oldu. Alper bir koyun sürüsünün ortasına girmiş, bir kuzuyu yakalamaya çalışıyordu. Elif de kenardan kahkahalar atarak onu izliyordu.

"Oğlum rahat bırak hayvanları! Çocuk gibi n'apıyorsun ya?" diye bağırdım. Alper kuzuyu yakalamayı başaramayarak koyunların arasından kıvrak hareketlerle sıyrıldı. "Paslanmışım ha. Eskiden tavukları bile tek seferde yakalardım," diye söylendi. Ardından muzip bir ifadeyle bana baktı. "Kaslarını göstererek havalı havalı arabayı tamir etmek gerçekten çok akıllıca bir fikirdi. Elif burada eridi bitti," dedi alaycı bir şekilde.

Elif ağzı açık vaziyette Alper'e bakakaldı. Muzip sırıtışlarla Elif'e döndüğümde şok içinde bir bana, bir Alper'e bakmayı sürdürdü.

"Hiç de öyle bir şey olmadı! Sallama! Ben öyle kızlardan değilim!" dedi isyan eder gibi.

Alper'in yine şakalaşmak maksadıyla da olsa sinir bozucu bir şey söylemesine fırsat vermeden "Hadi arabaya binin de gidelim. Anneme öğlene geliriz demiştim," diye hatırlattım.

Şoför kapısına yönelirken Alper "Bir dakika ya! Neden hep sen kullanıyorsun? Bu sefer de ben kullansam olmuyor mu? Zaten çok az araba kullanıyorum," diyerek söylendi. Durup gözlerimi kısarak ona baktım. "Sen otur oturduğun yerde. Kendi arabanı kullanırsın."

Alper ışık hızıyla suratını düşürerek "Alsan kullanırım," diye geveledi. Kaş altından attığım bakışı görünce tıs tıs arkaya geçti.

***

Arabanın içinde bağıra bağıra şarkı söylerken çocuklar gibi şendik. Şehir merkezine yaklaştıkça radyo daha iyi çekmeye başlamıştı, şansımıza da hep güzel ve eğlenceli şarkılar denk gelmişti. Az önce annemi arayıp eve geçeceğimizi haber vermiştim. Akşam yemeğine herkesi kebapçıya götürmeyi planlıyordum.

"Akşam yemekten sonra biraz merkezde takılıp, oradan Hayal Kahvesi'ne geçelim. Ne dersiniz?" diye sordum önce Elif'e, sonra dikiz aynasından Alper'e baktım. İkisi de bu fikre balıklama atladılar. Özellikle de Alper biraz o kafa insanların arasına girerse bunun kendisine iyi geleceğini düşünüyordu.

Her şey o kadar güzeldi ki son birkaç gündür, bu beni artık korkutmaya başlamıştı. Hayatımın hiçbir döneminde işler bu kadar yolunda olmamıştı. Kendimi kaptırdıkça bir an bir şey oluyor ve duraklayıveriyordum.

YILDIZLARA DOKUNMAK (2)Where stories live. Discover now