5. Bölüm

899 155 3
                                    

(Bazen aşkım girer uykuma, kapılıp hayaline düşerim yollara ben) (Çekilin – Mustafa Sandal)


Şu anda hayatımda bakabileceğim en korkunç şeye bakıyordum. Sözleşmemi yakmak istiyordum. İki yıldır beraber sorunsuzca ve severek çalıştığım giyim markası İrem'le anlaşma imzalamıştı. Geçici bir dönem içindi. Yaz sezonu ürünleri için dönemsel çalışılacaktı fakat bu durum beni beynimden vurulmuşa çevirmişti. Gerçekten çalıştığım insanları seviyordum. İki yılda beni emlak zengini etmişlerdi. Benim onlara çok faydam dokunmuştu, onların bana. Arada yabancı mankenler, başka ünlü kişiler vesaire gelirdi, sezonsal ya da belli bir koleksiyon tanıtımı için beraber çalışırdık, biter giderdi. Ama İrem belden aşağı vurmak olmuştu adeta. Kimin başının altından çıkmıştı bilmiyordum fakat beni ciddi bozmuştu.

Şimdi bunu çekmek zorundaydım. Sözleşmemi feshedemezdim. Cayma bedeli aldığım tüm emlakları sattıracak kadar yüksekti. Gerçi şirketin sahibi İhsan Bey'le aramızdan su sızmadığı için bunun bir önemi olmadığını her görüşmemizde dile getirse de, yine de ben bunu ona yapamazdım. Bir geri zekalının fikri yüzünden tüm ilişkilerimi çöpe atmak olmazdı. Muhtemelen İrem'le çalışmak istemediğimi söylesem hemen gönderirlerdi. Bana o denli itimadı vardı İhsan Bey'in. Ama işte ben de onu yapabilecek bir insan değildim! Huyum kurusun!

Öncelikle benim yüzümden seçtikleri kişiden caymalarını istemek bana bencillik gibi geliyordu, bu yüzden böyle bir şeyi söylemek istemiyordum. İkincisi ve daha önemlisiyse İrem'le çalışmak istemediğimi tüm camianın duyması demek, benim adımı çıkaracak bir şeydi. Türlü türlü dedikodular yapılırdı arkamdan. Gerçi beraber çalışsak da yine dedikodu çıkacaktı. Ama bu konuda erkekliğime bok sürdürmeyecektim. Babalar gibi sorunsuzca birkaç aylık bu kısa dönemi atlatacaktım. Profesyonel bir şekilde İrem'le çalışabilirdim. Sonuçta ben onu unutmuştum, yoluma devam etmiştim ve şu an mükemmel bir hayatım vardı. Bunu onun yüzüne yüzüne vuracaktım.

***

Dizi seti ve reklam çalışmaları arasında, sonbaharda sürüklenen bir yaprak gibi savruluyordum. Her geçen gün bu tempoya ayak uydurmak biraz daha zorlaşıyordu. Boş durmamak için kendi sınırlarımı fazlasıyla zorluyordum. Ama galiba biraz boş durmaya ihtiyacım vardı. Amaçsızca boş boş yatmaya...

Yine de bunu bilmeme rağmen uslanmıyordum. İremli reklam fikri yüzünden kafam çok karışıktı. Biraz kafamı dağıtabilmek adına Kerim'le yeni bir film projesi için konuşmaya başlamıştım şimdi de. Belki biraz kafamı bu filme verirsem benim için daha iyi olurdu. Üstelik henüz senaryo detayları netleşmemiş olsa da, konu ilginç gelmişti.

"Üç hafta sonra düğünü olacak olan bir adam için fazla iş güçle ilgilenmiyor musun?" diye sordum Kerim'e. Gözlerim hala elimdeki kâğıtlardaydı. Kerim de masanın karşısında laptopuna odaklı vaziyette oturuyordu.

"Ben son güne kadar çalışıyor olacağım. Beni burada bulabilirsin dilediğin zaman."

Sözlerine gülmeden edemedim. Tam Kerim'den beklenilecek davranıştı. Selen de zaten buna laf edecek bir kadın değildi, hatta o bile çalışıyor olabilirdi.

"İnşallah düğüne katılım sağlarsınız ha, sizden korkuyorum ben."

"Ben de benden korkuyorum. Evlenmeyi çok istiyorum ama tantana beni çok yoruyor. Hep de anneler babalar yüzünden böyle oldu. Yemin ediyorum iç savaş çıktı ya! Şu süreç bitsin de savaş da bitsin, ateşkes dönemi gelsin. Sonra misler gibi çocuk yaparız, barış dönemi bile gelir."

Beğeni ve hayretle başımı sallarken Kerim benimle göz teması kurup gülümsedi. Akabinde hemen ekrana döndü. "Çocuk mocuk? Neler duyuyorum? Selen'in haberi var mı bu projenden?"

YILDIZLARA DOKUNMAK (2)Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora