38. BÖLÜM - FİNAL

5.5K 282 92
                                    

İyi okumalar ✨

*****

Bulut,

Utanç... şu an iliklerime kadar hissediyordum o duyguyu. Hatta keşke yer yarılsada dibine girsem, diyorum. Neyden mi bahsediyordum? Tabii ki de Mert'in babasının imalı soru ve bakışlarından. Sanırım anlamıştı Mert ile aramızda ki ilişkiyi. Ehh, zaten anlamaması işten değildi. Dün gece resmen evi inletmiştik. Ayrıca daha utanç verici olan şey, Mert'in şu an duş alıyor olmasıydı. Seviştikten sonra onun da duş alması konusunda dün gece epey ısrar etmiştim, ama çok uykusu olduğunu ve sabah banyoya gireceğini söylemişti. Babasının karşısında resmen yalnız kalmıştım. Tabii Sedef Hanımı saymazsak. Kesinlikle Mert'in beni ayartmasına izin vermemeliydim.

"Sabahın köründe, nedir Mert'in şu duşa girme acelesi? Hayır yani hocasını da yalnız bıraktı." Bunları özel tarifi olduğunu iddia ettiği omleti yaparken kendi kendine mırıldanarak söylüyordu. Lakin ben de Sedef Hanım'da duymuştuk.

Sedef Hanım, bıyık altından sırıtıp, bana imalı bir bakış attı. Ben ise utançla kaçırdım gözlerimi. Kelimenin tam anlamıyla rezil olmuştum. Neden artık Mert gelmiyor, diye düşündüğüm sırada henüz ergenlikten çıkmadığını belli eden çatallı sesi doldurdu mutfağın içini.

"Günaydın, herkese!" Mis gibi kokusu yayıldı etrafa, sabah sabah gözlerim bayram etti. Yeni duştan çıkmış hâli, fazlasıyla çekici geliyordu gözüme.

"Sana da günaydın oğlum." Dedi, Sedef Hanım. Henüz babası bir şey dememişti. Alnına düşen nemli saçlarını arkaya doğru özensizce tarayıp, yanıma oturdu. Ve beni hepten yerin dibine sokacak bir şey yaptı. Resmen hiç beklemediğim bir anda annesinin ve babasının yanında, beni kolunun altına alıp, yanağımı öptü şap diye. Bir de yetmezmiş gibi, "sana ayrı günaydın bebeğim." Dedi. Tabii bunu bir anlık dalgınlıkla yapmıştı. Aklı başına geldiğinde de çok geçti. Çünkü şu an babası uzaylı görmüş gibi şoklar içerisinde bize bakıyordu.

"Sen az önce ne dedin?" Diye sordu Mert'e. Öyle çok gerilmiştim ki ne yapacağımı şaşırmıştım. Şu an Mert'in o güzel suratını bir güzel dağıtmak istiyordum. Bu sorumsuzluğu canıma tak etmişti artık. "Bebeğim diye mi hitap ettin yoksa ben mi yanlış anladım?"

"Yok artık!" Dedi, Mert şaşırmış bir şekilde. "Olur mu öyle şey?"

"Kendi kulaklarımla duydum." Elinde ki bıçağı sallayarak konuşuyordu ve iyice tedirgin olmuştum. Umarım kötü bir şey yaşanmazdı.

"Öyle bir şey demedi, Efendim. Yanlış duymuşsunuzdur kesin." Dedim, belki durumu kurtarırım diye. Mert'in yüzünde ki bakışları konuşmamla birlikte bana döndü.

"Beni aptal yerine mi koyuyorsunuz?" Diye bağırdığında, böyle bir çıkış beklemediğim için irkildim.

"Hayatım istersen çok abartma." Diye araya girdi Sedef Hanım, ardından Mert kahkahayı patlattı.

"Yeterince gerçekçi değil miydi yoksa?" Diye sordu, Mert'in babası yani Ali Bey. Az önceki halinin aksine yumuşak bir sesle konuşmuştu. Ortada ne döndüğü hakkında en ufak bir fikrim yoktu ve öylece bakıyordum mal mal herkese.

"Sanki hayatın boyunca bu anı beklemiş gibisin baba." Dedi, Mert kıkır kıkır gülerek. "Ama istersen çok uzatma, Bulut'u ürkütüyorsun. Ayrıca lütfen elinde ki bıçağı da güvenli bir yere bırak."

"Küçükken en büyük hayalim oyuncu olmaktı, bende fırsatı yakalayınca bir an kaptırmış bulundum kendimi. Ama eğer korkuttuysam özür dilerim, damat." Damat mı? Sanırım çok fena oyuna gelmiştim.

BULUT (BXB)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt